Emel Ağar: Geç gelmiş olsa bile yeri ayrılmalıydı

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Şemdinli’deki olaylardan sonra DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’a karşılık vererek ciddi iletişim hatası yaptığını yazmıştım.

Daha sonra Hürriyet’in ön sayfasında Bakan eşinin başka masada oturma olayı patladı. Bu ve bunun gibi konuları konuşmak üzere, geçen hafta Seray Sever’le birlikte, Mehmet Ağar ve eşi Emel Ağar’ı Cine 5’teki Başka Yerde Yok’ta ağırladık.

Dikkat etmişsinizdir, bir süredir Emel Ağar siyasi platformda eşi Mehmet Ağar’a açık açık destek veriyor. Samimiyetiyle de olumlu puan topluyor. Emel Ağar eşiyle birlikte ilk kez katıldığı canlı yayında çok heyecanlıydı, duygu yüklü konuşmalar yaptı ve yine samimiyetiyle herkesi etkiledi.

Hatta niye yalan söyleyeyim. Konuşmasının bir yerinde kamera bana yönelse göz yaşlarımı tutamadığımı görecekti.

Nerede mi çok duygulandım? İşte Mehmet Ağar-Emel Ağar’ın katıldığı programdan bazı alıntılar. Tahmin edin bakalım gözüm nerede sulanmış olabilir...

***

AAB:
Şemdinli olayına gelmek istiyorum. Çok önemli bir şey oldu ve siz arandınız. Ve daha sonra herkes ‘Niye Ağar arandı’ diye bir sorgulama içine düştü. Üç yıllık hükümetten kimse aranmıyor da siz aranıyorsunuz. Neden?

Mehmet Ağar: İnsanlar bir tedirginlik içinde, huzursuzluk içinde ve bir sahipsizlik duygusu içinde. Ve burada devletin meşru otoritesi kaybolmaya başladı. İnsanlara güven vereceksiniz, insanlara rahat vereceksiniz. Bunu vermediğiniz sürece aranır hale gelirsiniz. Bugünkü hükümet açısından söylüyorum. Ertuğrul Özkök iyi bir sual sormuştu yazısında, ‘Niye Mehmet Ağar arandı’yı sormak yerine ‘Niye bizi kimse aramadı’yı sormak gerekir dedi. Şimdi orada sıkışık vaziyette kalan insan birkaç yeri aramış, üç beş yeri aramış, gerekli yardımı bulamayınca da bizi aramış. Biz de tesadüf partideyiz, 8-10 arkadaşımla birlikteyiz. ‘Bir iki saattir burada ateş altındayız. Gelip bizim cenazemize mi sahip olacaksınız’ dedi sitemkar olarak. Dedim dur üzülme. Bakalım nedir ne değildir. Ben de doğru mu değil mi diye tereddüte düştüm. Hemen Hakkari Valisi’ni aradım, bulamadım. Emniyet müdürünü aradım, buldum. Bir takım olaylar varmış diye sordum. O da evet hemen yardım gönderiyoruz oraya dedi. Çocuğun beni araması 15:59, elektronik kayda aldık dedikodulara sebep vermeyelim diye. 16:34’te Emniyet Müdürü’nü buldum, 16:51’de de kurtuldu haberi geldi.

AAB: 22-23 yıl boyunca bürokrat olarak çalıştınız, eşinizi de yanınızda dolaştırdınız. Hiç gittiğiniz yerde ayrı oturduğunuz oldu mu?

Emel Ağar: Ne demek istediğinizi anladım. Resmi davetlerde ve resmi yerlerde asla ayrı masalarda yemek yemedik.

AAB: Ne düşündünüz o fotoğrafı görünce?

Emel Ağar: Bir vatandaş olarak konuşayım... Bir kadın olarak çok üzüldüm. Bugün daha çok üzüldüm eşinin açıklamalarına... ‘5 dakika geç geldim, ben sizi rahatsız etmeyeyim, bu tarafta oturayım’ demiş. Benim 15 dakika geciktiğim davetler de oldu. Geç gelmiş olsa bile yeri ayrılmalıydı.

AAB: Peki protokol olarak Vali’nin eşinin de orada olması gerekmez miydi? Ya da niye yoktu?

Mehmet Ağar: Keşke Sayın Bakan’ın eşinin yanında bir refakatçi, bir vali eşi veya kaymakam eşi olabilseydi, hiç olmazsa böyle hepimizin kalbini burkan bir olay olmazdı. Kadının yerinin olmadığı bir toplumun modernleşmesi mümkün olamaz. Kadının toplumda, kocasının yanıbaşında yeri olması gerekir.

Emel Ağar: Ben net bir şey söyledim. Öyle bir uygulamaya tabi tutulursam bir daha asla öyle bir yere katılmam.

AAB: Şu Susurluk olayına gelelim... Siz bir yıldır da bir şekilde Sayın Ağar’la siyasi alanlarda görülmeye başlandınız. Ne oldu, çok mu sıkıldınız bu tür dedikodulardan? Ben çıkıcam ve bunun hesabını sorucam mı dediniz?

Emel Ağar: Susurluk tabii ki yeni bir olay değil. Ve beni en çok üzen tarafı kızımızın hastalığına denk gelmesi. Ne olduğunu kavrayamamıştım açıkçası. Yolda birinin başına taş düşse Susurluk’a bağlıyorlar. Evde de çocuğumuz hasta olduğu için televizyonu açıp takip edemiyorduk. Yasemin’i kaybettik. Aradan bir zaman geçti dokunulmazlıklar kalkacak, o sırada oturduk evde TV’den izliyoruz. Ve bu arada, isim vermeyeyim, iki kişi birbirini akladı o arada. Ve bütün eller kalktı. Yani herkes aklandı. Mehmet Ağar’ın dokunulmazlığına gelince herkesin eli havada ve dokunulmazlığı kaldırıldı. Biz zaten kaldırılmasın demiyoruz. Bizim korkacak hiçbir şeyimiz yok. O benim 30 yıllık kocam. Ben ona inanmasam, güvenmesem, sevmesem bugün yanında olmam zaten. Ve o anda dedim ki demek ki çalışmayacakmışsın, başka şeyler yaparsanız o zaman çok çabuk aklanıyorsunuz. Ama vatan için bir şeyler yapan varsa demek ki tu kaka oluyormuş. Ve telefon açtım dedim ki Mehmet’e, niye sen bu kadar kahramanlığa soyundun, gerek var mıydı buna. Çünkü kimse vatan için yetkilerinizi sonuna kadar kullandığınızda size alkış tutmuyor ve inanın o gün gözümün önündeki perde kalktı ve ilk defa kendimi çok güçlü hissettim. Ve dedim ki ne yaparlarsa yapsınlar bu adamın önünü kimse kesemeyecek ve bir gün gelecek bu vatanın başbakanı olacak.

***

Tahmin edebildiniz mi?

Haydi ben söyleyeyim.. Emel Ağar ‘Vatan için bir şey yapan varsa tu kaka oluyormuş’ dedi, başladı gözüm yaşarmaya.. Göz bu.. Nerede nasıl sulanacağı belli olmuyor.

Not: Bu yazı Salı günü Kelebek’te yayınlanacaktı. Sayfaya gelen ilan nedeniyle bugüne kaldı. Bildiririm..
Yazarın Tüm Yazıları