Biraz sıkıntılıydım, kafamı dağıtmak için gidip bir kere daha Cem Yılmaz’ı izleyeyim dedim.
BKM’ye gittim, izledim, güldüm, güldüm, güldüm, çok iyi geldi. Cem’in performansı her zamanki gibi süperdi. Bir kere espri zamanlaması müthiş. Vücut hareketini, mimik ve espri eşlemesini çok iyi yapıyor. Yeri geldiğinde iyi soğutuyor, peşinden hızlı çıkışlarla vurdukça vuruyor, bazen patlayana kadar gülüyorsunuz ve 3-5 saati nasıl geçirdiğinizi anlamıyorsunuz. Cem Yılmaz, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi komedyeni. Çok zeki, yaratıcı, samimi ve kompleksli değil.
O gün Yılmaz Erdoğan da Cem Yılmaz’ı izlemeye gelmişti. Ara sıra paslaşıp birlikte espri ürettiler. Cem için söylediğim özellikler Yılmaz’da da var. O da süper zeki, yaratıcı, samimi ve komplekslerinden arınmış biri. İkisini de bu yüzden çok seviyorum. Yaptıkları yaratıcı üretime burun kıvıranlara da gerçekten çok gülüyorum. Bazıları, Türkiye’de birçok Cem Yılmaz, birçok Yılmaz Erdoğan var da kimi nasıl eleyeceklerini bilmiyor sanki!
Türkiye’de güldüren adam mı kaldı? Televizyona bakın. Yasemin Yalçın, Levent Kırca, Hamdi Alkan’dan eser yok. Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan ise kendilerini doğru konumlamanın, doğru yere odaklanmanın, doğru işler yapmanın hálá ‘güldürüyor’ olmanın iktidarını yaşıyorlar. Kıymetlerini bilmek lazım. Ben biliyorum. Çok yaşa sen Cem, çok yaşa sen Yılmaz!
Not: Gitmediyseniz Cem Yılmaz’ı kaçırmayın. BKM’de...
Zeynep Tokuş yama gibi duruyor
Birol Güven’in hata yaptığını daha önce yazmıştım. Pınar Altuğ’u özel yaşamındaki olaylar nedeniyle Çocuklar Duymasın’dan aforoz etmek hataydı. Hadi yaptık bir hata hiç olmazsa ikincisini yapmasaydık. Pınar Altuğ’un yerine gelen Zeynep Tokuş tam anlamıyla yama gibi duruyor. Zeynep Tokuş daha önce bu role uygun ne yaptı da, neyi başardı da Pınar Altuğ’un yerine seçildi anlamak güç. Zeynep Tokuş, Vizontele’de ve Deliyürek dizilerinde sevgili rollerinde belki tutulmuş olabilir ama Çocuklar Duymasın’da Pınar Altuğ’un yarattığı çağdaş anne tipini ‘silik’ anneye çevirmek için birebir. Sizi bilmem ama benim için dizinin tadı kaçtı.
Çatı: Adaletsizlik yok, kural var
Çatı Restoran’a gitmiş, deneyimlerimi yazmıştım. Daha sonra Ümit Gür isimli okurum, aynı restoranla ilgili şikayetini bildirmişti. Şimdi de Çatı’nın sahibi Hasan Özen’den yanıt var: ’16 Nisan günü yayınladığınız, ‘Çatı’daki ÇATLAK’ yazınızla ilgili olarak yazıyorum.
1) Sayın Ümit GÜR önce 30-35 kişilik yer ayırttılar. Biz kendilerinden faksla teyit isteyince, 30 kişilik faks çektiler. Randevularına 30 dakika kala sözlü olarak sorunca ‘32-28 olabiliriz’ dediler ve ‘Bunun için neden bizi rahatsız ediyorsunuz!’ gibi ifadeli tavır takındılar. Halbuki biz iki tarafın da mağdur olmaması için iki masada otuz iki sandalyelik yer ayırdık.
2) Hizmetimizden memnun olup olmadıklarını, masalarını dolaşıp tek tek iki defa sordum, herkes son derece memnundu. 32 kişilik masada boş kalan dokuz veya yedi kişilik yer için ‘Ayrılan sandalye sayısının toplamının ücreti alınır!’ uluslararası kuralını uyguladık! Yurtdışında örneğin (100 kişilik) rezerve yapıp, hiç kimse gitmese de, alacağın tamamı tahsil edilir. Ümit Bey’den eksiklerin tamamını kesinlikle talep etmedim. Kesinlikle böyle bir ısrarım olmadı. Böyle bir kuralı hatırlatmak ve öğretmek amaçlı, bizden sonrakileri düşünmek adına yaptım. Adı geçen bu kuralı büyük otellerin tamamı Hilton’la birlikte 50 yıla yakın bir süredir, Seyahat Acenteleri Birliği TÜRSAB da en az 20 senedir uygulamaktadır. Lokantacılarımızın pek çoğu eksik ve bilgisiz ve de sahipsiz oldukları için ezilmektedir. Bu sonuç lokantacılarımızın olduğu kadar, lokantalardan hizmet alanların da aleyhine işlemektedir!
Geçtiğimiz cuma ve cumartesi günü, yazınız nedeniyle 50 civarında Çatı dostundan telefon aldım. Çatı’nın tarihinde misafirlerine adaletsiz davranma diye bir kural söz konusu olmamıştır! Hasan Özen olarak, çocukluğumdan beri adaletin baş savunucularından biri olduğumu göğsümü gererek söyleyebilirim.
Sayın Hocam köşenizde konuya yer vererek, işlemenizi hassasiyetle üzerinde durmanızı, iletişimci bir hocamız olarak, sizden bekleme hakkını kendimde görüyorum. Bizde ÇATLAK olmadığını bilmenizi istiyorum. (Hasan Özen).
Bu konuyu burada kapatalım. Bir yere yer ayırtıp giden de önceden ‘Eksik gelirsek para alır mısınız?’ diye sorsun. Tamam mı?
Cuma ALINTISI
Erkek sessiz
kaldığı zaman, kadının sevilmediğini hissetmeye başlaması an meselesidir.
(Allan&Barbara Peace)
Cuma TAKINTISI
Divan, çikolatalı gofret çıkarıp Nestle’ye, Eti’ye, Ülker’e rakip olmuş. Ama ne gofret biliyor musunuz! Yeme de yanında yat. Divan, gofretçiyim diyen markaları ezmiş ezmiş. Mutlaka bu hafta sonu yiyin, ağzınız çikolatalı gofret görsün!