Mevlüt Tezel’e verdiği röportajda Fatih Ürek, "Taşıyıcı anne bulup çocuk sahibi olmayı ve babası olarak bir çocuk büyütmeyi istiyorum. Renkli kişiliğim, takılarım ve transparan gömleklerim hakkında ne düşünürse düşünsünler hiç umrumda değil" demiş..
Ne diyebiliriz.. Bizim için Ürek, ha baba ha anne ne fark eder. Önemli olan doğacak çocuğunun onu ne olarak kabul edeceği. Sizce?
Güner Ümit’in günahı
Yıllar önce Güner Ümit’in ağzından, canlı yayında, bir an boş bulunup talihsiz bir sözcük çıkmıştı.. Türkiye bir anda karıştı, Güner Ümit programını bırakmak zorunda kaldı. Bir daha da eski Güner Ümit olamadı.
Güner Ümit’in suçu neydi? Çok basit.. Sokakların yalan yanlış ürettiği bir söylemi ekranda meşrulaştırmak..
Başbakan Tayyip Erdoğan, İzmirlilerden söz ederken "İzmir’e yapılan bazı yakıştırmalar var. İlk seçimde bu yakıştırmaları üzerinizden silip atacaksınız" dedi.
Bu ne demek? Yine sokaktaki yalan yanlış bir söylemi meşrulaştırmak değil mi? Hem de meşrulaştıran bir Başbakan. Doğrudan bir il halkına, "Siz işbirlikçi Yunan tohumu gavur İzmir’siniz" demeye getiren..
Ama Başbakan öyle dememiş.. Sözcüsü Akif Beki’ye göre "solun kalesi" demiş. İlk seçimde İzmir sağın kalesi olacakmış..
Yıllar önce Akif Beki Güner Ümit’in sözcüsü olsaydı, acaba onu kurtarabilir miydi? Şimdi nasıl kurtarıyor?
Güner Ümit’in günahı neydi? Ya da Tayyip Erdoğan’a tanınan kredi, bir türlü niye bitmiyor?
Halkımız ve balık hafızası..
"Halkımız balık hafızalı" diyenleri yalancı çıkaran bir e-posta aldım. Okuyun bakalım Kerem’in yazısını da, yurdum insanı balık hafızalı mı değil mi karar verin..
"Esin Sabur isimli okuyucunuzun mektubuna yer vermişsiniz.. Kendisi gayet güzel konulara değinmiş.. Ben de bir konuya parmak basmak istiyorum..
Bundan 8 sene önce, Cem Özer henüz talk-show programını bırakmamışken, Kanal D’de yayınlanan sezonun ilk programında konuklarından biri Gönül Yazar’dı ve kendisi o gece aşırı alkollü bir şekilde çıkmıştı programa..
Hatta yayın öncesinde kafasına taktığı bir olay sonucu, nüfus kağıdını da beraberinde getirip, kameralara göstermek için epey çaba sarf etmişti.. Program bir şekilde kazasız belasız atladıldı.. Ertesi hafta programa başka bir konuk katıldı.. Bu konuk, bir önceki hafta yayınlanan "Laf Lafı Açıyor" programını seyredip hazırlıklı gelmişti programa.. Tiyatro geçmişinin verdiği profesyonellikle, eline bir Jack Daniel’s şişesi alıp, sallana sallana çıkmıştı seyircinin karşısına..
Yaklaşık bir 15 saniyelik gösteriden sonra, bunun bir oyun olduğunu ve geçen hafta yaşananları eleştirmek için hazırlanmış mizahi bir gönderme olduğunu anladık.. Bu olaydan 8 sene sonra, aynı konuk, bu sefer de kendi programında, 8 sene önce yaptığı şeyin tam aksini savunarak, sanatçıların programlara alkollü çıkmasında bir sorun olmadığını söylüyordu..
Bu arada fark ettim ki, yazıda Cem Özer’in de adı geçiyor.. Herhalde sizin için kabus gibi bir yazı oldu bu.. Allah size kolaylık versin.."
Yorum: Amin!
Baydı..
Sinan Çetin’in bitmek bilmeyen film maceraları baydı.. Çetin şimdi de Mevlana’nın hayatını filme çekmek istiyormuş. Çetin’in bu filmi çekeceği konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Ama filmi bitirir mi onu bilemem?
Çetin’in niye bu kadar çok bitmeyen filmi var? Bizim bilmediğimiz bir şeyin peşinde olabilir mi?