BİZİM Reklamcılar Derneği’nin, Kristal Elma jürilerinin hiç mi hiç eleştiriye hoşgörüleri yok.
Ne zaman onlarla ilgili bir şey eleştirsem bir torba dolusu laf işitiyorum. Hemen birileri, ‘Reklam sektörünün gelişimi ve halk arasında saygınlığı için..’ diye bir başlıyor, durdurana aşkolsun! Arkasından da internette, orada burada karalama kampanyası. Geçin sevgili arkadaşlar bunları geçin. Ne yapsanız boş. Yılmak yok! Siz yapacaksınız, biz eleştireceğiz. Nasıl siyaset, spor, ticaret, medya sahipleri, sinema, televizyon, gazete, gazeteci eleştirilecekse reklamlar ve reklamcılar da eleştirilecek, eleştire eleştire doğruya, güzele, iyiye ulaşılacak. Önemli olan iyi niyet. Niye yazdım bunları? Geçen hafta dağıtılan 16’ncı Kristal Elma ödüllerini eleştireceğim ‘yastıklama’ yapıyorum.
Önce işe basından başlayalım. 16’ncı Kristal Elma’da basın dalında büyük ödül verilmedi. Bu sonuca katılmıyorum. Basın reklamlarına gölge düşürdüğü için böyle bir ödülsüzlüğü doğru da bulmuyorum. T-box reklamları büyük ödülü almalıydı. Eğer T-box basın reklamları büyük ödülü alacak yaratıcılıkta değilse, hangi basın reklamı yaratıcı sorarım. Hem de T-box sadece basını kullandı ve ne olduğunu Sağır Sultan bile duydu. Daha ne isteniyor?
Televizyona gelince. BekoHavuz reklamı televizyon dalında büyük ödül aldı. Bence de büyük ödül bu reklamın hakkıydı, TBWA’yi kutlarım. Kampanya dalında ise büyük ödülü Shubuo kampanyası aldı. Rafineri’yi de kutlarım. Ancak Cem Yılmaz’lı Doritos reklamları dururken Shubuo gibi yaratıcılığı her şekilde sorgulanacak bir işe ödül verilmesini oldukça yadırgadım.
Shubuo’nun bugün abonelikli paket sayısı 960 bine ulaşmış olabilir. Bu sayıya ulaşmak genel pazarlama etkinlikleri açısından başarı da sayılabilir. Peki söyler misiniz, Shubuo kampanyası frekans etkisi nedeniyle isim öğretmekten ve Erol Büyükburç’u eski güzel günlerine döndürmekten başka hangi mesajı yaydı? Bir de Cem Yılmaz’lı Doritos kampanyasını düşünün. Doritostutunmuş, bir grup üçkağıtçı da zengin olmak için sahte Doritos üretiyorlar. Eğer bu fikir ödüllük fikir değilse, biz, yaratıcı reklam diye neye diyoruz allahaşkına! Doritos’un hakkının yendiğini düşünüyorum.
16’ncı Kristal Elma’da ödül alan tüm işlere bakıldığında ise, üzülerek söylüyorum, Türk reklamcılığı ‘yaratıcılık’ açısından geriye gidiyor. Ya da Ali Taran, Serdar Erener, Hulusi Derici katılmayınca bana işin ‘neşesi’ kalmadı gibi geliyor. Kusura bakmayın ama Kral Çıplak! Birinin bunu mutlaka söylemesi gerekti. Söyledim. Rahatladım.
Cem Uzan’ın reklamcısı Ali Taran ne diyor?
MAVİ Jeans’ın, Filli Boya’nın ve Cem Uzan’ın reklamcısı Ali Taran sessizliğini bozup Marketing Türkiye’ye röportaj vermiş. Önce röportajdan alıntı yapalım:
Hiç inanmadığınız ya da yalan söylediğini düşündüğünüz bir ürünün reklamını yaptınız mı?
- İnanmadığımız hiçbir ürüne reklam yapmayız..
Genç Parti. Sizin için o da bir ürün değil mi? Onunla ilgili çalışma yaparken hiç rahatsız oldunuz mu?
- Hayır olmadım. Niye olmadım? Zorla yaptırmadı ki bize. Bunu yapmazsan o zaman şunları şunları da yapmazsın denmedi. Denseydi yapmazdık zaten. Böyle çok olay var hayatımızda. Yapmadık. Bunda hiç öyle bir şey olmadı.
Yani inanarak mı yaptınız o çalışmaları?
- Neye inandın mı? Şimdi biz Filli Boya’nın reklamını yapıyoruz. Yaptığımız günden beri ‘bir numara olacağız’ mantığıyla reklam yapıyoruz. Boyada kaliteleriyle ilgili bir şeyler söyleniyor. Buraya baktığımız zaman, demek ki daha fazla satış için çalışıyoruz. Öbür tarafa baktığımız vakit de onun daha oy alması için çalıştık. Bana orada söyledikleri yalan mıydı? Ben bilmiyorum. Ben herhangi bir yalan olduğunu düşünmüyorum. İnanmadan yaptık, ya da tersi inanarak yaptık başka. Ama Genç Parti üyesi değilim. Ajansımda Genç Parti üyesi kimse olmadı. ‘Oyunuzu nereye verdiniz?Derseniz ne fark eder..’ Aaa bak, kendi bile vermemiş veya vermiş.. ’Bak satılmış oy’ mu diyeceksiniz?
Yani olaya ticari boyutta bakıyorsunuz. Sonuçta para kazandınız.
- Böyle bir konuya ticari bakmak reklamcıya yakışır mı? Ne var ki bunda? Sana yakışmayabilir, bize yakışmış. Biz kendimize yakıştırdık. Karar verdik burada. Buradaki insanlar, ‘Ben kötü veya iyi ne yaparsam peşimden gelecek?’ diye bir şey yok ki. Bende bu saatten sonra bu müesseseyi tehlikeli sularda yürütecek bir düşünce ve ihtiyaç da yok. Ama ‘Kardeşim niye ona yapıyorsun’ diye sorarsan. Kendin cevap ver, ben nereden bileyim! Mavi Jeans’e, Filli Boya’ya niye yapıyorsak ona da yaptık. Bu kuruluş hiç kimsenin buyruğu altına bugüne kadar girmedi, şimdiden sonra da giremez. Uzan Grubu’yla çalıştığımız için her şeyimiz oraya mı bağlandı diye bir durum yok. Böyle bir şey olamaz.
Şimdi de yorum: Emin olun Ali Taranne diyor anlamadım. Tekrar tekrar okudum anlamadım. Bir reklamcı yasal olan her türlü ürünün reklamını yapma hakkına sahiptir. Ancak yaptığını savunurken de bu kadar binbir dereden su getirmemelidir. Haksız mıyım?
Onlara Beckham bize Toroğlu
GİLLETTE, Beckham’la global bir reklam anlaşması imzaladı. Türkiye’ye bakalım. Gillette Türkiye’de kimle çalışıyor? Erman Toroğlu’yla... Ne alaka şimdi? Beckham’ın hiç, ‘Oynat Uğurcum’ dediği görülmüş mü? Beckham olsa olsa, ‘Oynat Victoriacım’ diyordur. O zaman bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Nerede kaldı marka bütünlüğü? Ya globaller Gillette markasını yanlış çözümlüyor ya da yereller... Sizce yanlış çözümleyen kim? Bu arada Erman Toroğlu’nun oynadığı reklamda ‘langırt turnuvası’ promosyonunu görünce, ‘Amma da gençliğin kapsama alanı dışına çıkmışım ha!’ diye üzülmüştüm. Kulağıma fısıldanana göre Gillette’in langırt turnuvasına sıfır başvuru olmuş. Bu iyi. Gençlik langırt düşkünü olacak da benim haberim olmayacak. Gillette’in nasıl haberi olmadı acaba?
Veysel hálá hafiften zorlanıyor
HTP’nin yapmış olduğu araştırmaya göre Arçelik geçen hafta en çok anımsanan reklam filmi. Sonra Veysel, pardon Vestel, Cola Turka ve Turkcell geliyor. Bunları Evy Baby, Polaris, Ariel, Ülker Golf, Coca-Cola izliyor. Veysel’li ikinci Vestel reklamı birinciye göre daha iyi ama ben hálá bu yaratıcı stratejinin Vestel’i üst kategoriye pozisyonlamada hafiften zorlandığını düşünüyorum.
Çekirgelik
Bir kişinin ünü arkadaşlarının, düşmanlarının ve akrabalarının onun arkasından söylediklerinin karışımıdır.