Bak şu konuşana

GENELLİKLE bir konuda bugünkü kadar uzun yazı yazmam. Ancak bugün bir istisna yapacağım. Zorunlu olarak. Canınızı sıkarsam şimdiden özür.

‘Türk Solu’ dergisinde Gökçe Fırat normal aklın yazamayacağı son derece kışkırtıcı düşüncelere yer vermiş:

‘Her Türk, alışverişini Türk’ten yapmalı. Kürt’e aktarılan para PKK’ya gider.

Her Türk, Türkçe konuşmalıdır. Şehri istila eden Kürtler, kendi dillerini hakim kılmaktadırlar.

Türk, ancak modern şehir hayatında kendini ifade edebilir. Türk medeniyeti, köyden gelen etkilere kapatılmalıdır. Köy, her halükarda Kürtçülüğün yaşam alanıdır.

Türkler, yemeklerine sahip çıkmalıdır. Türk’ün damak tadı, Kürt yemekleri ile yer değiştirmektedir. Türk’ü kebaba, lahmacuna mahkum eden anlayışla mücadele edilmelidir.

Her şeyden önce Türk üremelidir. Artan her bir Türk bebesi, bizi Ergenokan ’dan çıkartacak bir kurtarıcıdır’

Ahmet Hakan
bu yazı için ‘meczup abuklaması’ diyor ve soruyor: Vatanını seven, kardeşliği gözeten, sorumluluk sahibi bir insanın aklına şunları yazmak gelir mi?

Daha sonra da Ahmet Hakan savcıları göreve çağırıyor ve bir öneride bulunuyor: ‘Bu topraklarda bir daha hiç kimse, milleti birbirine kırdırmayı amaçlayan kaba tahrikçilik işine soyunmasın.’

Gökçe Fırat’ın kışkırtıcı rolü üstlendiği, akıllara kışkırtıcı virüsler gönderdiği o kadar açık ki ilk bakışta Ahmet Hakan’a helal olsun diyorsunuz. Ama sonra düşünüyorsunuz..

1970’lerden bu yana radikal dinci gazete ve dergilerde ‘sadece dindarlardan alışveriş yapın, içki satan kafirlerden alışveriş yapmayın, dindar dershaneleri, okulları, üniversiteleri, bankaları türbanlıları çalıştıranları tercih edin, çok çoğalın Müslüman yetiştirin diyen ve demeye getiren çok sayıda ‘kışkırtıcı’ yazı okudum..

Gelin sonuca bakalım..

Perakende de Kiler, Yimpaş, Çağrı, Mopaş, Kopuzlar, Hatipoğlu, Beğendik, Adese, Afra. Hiçbiri içki satmıyor. Bölümlü mağazada Çetinkaya, Ender, Huzur. Otelde Caprice. Gazetede Zaman, Türkiye, Vakit, Yeni Şafak, Milli, Yeniaysa. Televizyonda Kanal 7, STV, TGRT, Mesaj. Dergide Aksiyon. Radyoda Moral FM. Dershanede Fem, Zirve. Lisede İmam Hatipler, Fethullah Liseleri. Üniversitede Fatih. Finansta Al Baraka Türk, Famiy Finans, Asya Finans. İş ve holding dünyasında MÜSİAD, İhlas, Kombassan.

Daha saymamı ister misiniz? İsterseniz din çağrışımlı yerel markalara da geçelim 32 kısım tekmili birden yazı dizisi olsun..

‘Aaa olur mu, bu yazılarla böyle bir dünya ortaya çıkar mı?’ demeyin. Eğer söylediğim yazılar çizgiler ‘Müslüman tüketim dünyasının’ doğmasında etkili olmamışsa Türk Solu dergisini ne diye savcılığa şikayet ediyoruz? Eğer etkili olduysa o günlerde bu tür ‘kışkırtıcı’ yazılar yayınlanırken neredeydiniz?

Şimdi diyebilirsiniz ki bu markaların hepsi ‘dinci mi?’ Bugünün paradigmaları içinde değil..Bazıları dindar, bazıları muhazakar bazılarının ise, bilerek-bilmeyerek sadece algılanması öyle. Çünkü islami hareket ittire kaktıra zemin kazandı, dindar güdülerle kitle satın alma davranışı yaratıldı ve çeşitlendirildi. Sermaye karlı gördüğü yere akıyor..Sen yeter ki ona karlı alan yarat..

Durum böyleyse. Türkçülerin ve Kürtçülerin kendi cemaatlerini yaratma önerilerini niye kaygıyla karşılıyoruz? Yakında müslüman dünya nasıl kurulduysa Türkçü ve Kürtçü dünyada kurulacaktır. TÜRSİAD ve KÜSİAD iş dünyasındaki yerlerini alacaktır..

(Sakın yanlış anlamayın TÜRSİAD Türk Sanayici ve İş Adamları Derneği, KÜSİAD’da Kürt Sanayici ve İş Adamları Derneği değil. Biri Türlü Sanayici ve İş Adamları Derneği, diğeri ise Kültürlü Sanayici ve İş Adamları Derneği. MÜSİAD’ın M’si de Müslüman değil Müstakil demek ya.)

Peki vatanını seven, kardeşliği gözeten, sorumluluk sahibi bir insanın aklına topluma dine dayalı kutuplaştırmak gelir mi?

Etnik kökene dayalı ayrımcılık, kışırtıcılık ne kadar tehlikeli ise dine dayalı ayrımcılık da tehlikeli değil mi? Türkiye hem dinle hem de etnik kökenle kutuplaştırmak vatana ihanetin daniskası değil mi?

İnsanların dini tüketim gereksinimlerini karşılamak başka şey, etnik kökene dayalı gereksinimlerini karşılamak başka..İnsanları Türk Kürt, Dinli dinsiz diye kırdırmak, kutuplaştırmak başka..

Gazeteler ayrılsın sesini çıkarma, televizyonlar ayrılsın sesini çıkarma, marketler alışveriş merkezleri ayrılsın sesini çıkarma, dersaneler, okullar ayrılsın sesini çıkarma, oteller, lokantalar ayrılsın sesini çıkarma, insanlar ise alınırken namazlı namazsız diye ayrılsın sesini çıkarma. Sonra ‘Türk Solu’ Kürt-Türk ayrımcılığı yapıyor diye savcılığa şikayet et..

Amaaa. Eğer Ahmet Hakan dine dayalı kutuplaştırmanın bizi nereye getirdiğini ve götürdüğünü görüp de Gökçe Fırat’ın yazısını savcılığa şikayet ediyorsa. Çok haklı. Gökçe Fırat’ın yazısı çok tehlikeli düşünce virüsleri içeriyor. Müdahale şart!

Bambocha ne demek buldum

Mehmet Us isimli okurum Fanta reklamında yola çıkarak sorduğum ‘Bambocha ne ya?’ sorusuna yanıt göndermiş. Diyor ki: ‘İngilizce sözlüğe bakarsanız bulamazsınız. Fransızca sözlüğe bakın.’ Tahsin Saraç’ın Türk Dil Kurumu Yayını, Fransızca Türkçe Büyük Sözlüğü’ne baktım, buldum: La bamboche : eğlenti, yiyip içme, alem. Bambocher: felekten bir gün çalmak. Teşekkürler Mehmet Us.

Zeynep Leylak isimli okurum da diyor ki ’Cola- Turka reklamında Kızkulesi’ne konan gencin üzerinde koyu renkte İngilizce yazılı t-shirt var. Bu nasıl içindeki Turka’yı ortaya çıkarmak.’ Katılmıyorum Zeynep. Bir reklam içimizdeki Turkalığı ancak bu kadar iyi resmedebilir!

Onur Aksu isimli okurum ise Rock an Coke’la ilgili yazım konusunda bana hak veriyor. Diyor ki: ‘..Biz rock severler yumuşak karnımızdan vuruluyoruz. Çünkü oraya gelen grupları istesek de başka yerde izleyemeyiz. Ayrıca müzik artık bizim için Woodstock döneminde olduğu gibi savaşlara karşı, haksızlığa karşı bir duruş değil. Ancak organizasyon biraz daha iyi olmalı. Yağmur çamur olmayacak bir tarihte olmalı. Bir de pişkin pişkin Rock an Coke gazetesi çıkarıp ‘Yağmur ve Çamur’ Rock and Coke’un vazgeçilmezi başlığı atılmamalı.’ Sevgili Onur, büyük rock grupları yaz aylarında Avrupa’da Amerika’da turnede oluyor. Coca Cola ne yapsın? Sen yağmur ve çamura karşı dayanıklılık kurslarına şimdiden yazıl.

ÇEKİRGELİK

Gurur ve zayıflık siyam ikizleridir.

(Lowell)
Yazarın Tüm Yazıları