Anlamadım

Ben bu Federasyonu, Federasyon Başkanlığı seçiminde olanları pek anlamadım.

Niye bir spordan sorumlu devlet bakanı kalıp ortalığı teftiş kurulu raporlarıyla alevlendirdi?

Daha sonra niye Haluk Ulusoy, Başbakan Tayyip Erdoğan’la görüştü?

Başbakan Federasyon seçimlerine karışmıyorsa Haluk Ulusoy’la işi ne?

Madem siyaset futbolun içinde değil, Haluk Ulusoy ’değiştim’ diye kime söz verdi?

Federasyon seçimleri nedeniyle niye bu kadar AKP’li siyasetçinin, belediye başkanının adı geçiyor. Melih Gökçek nereden çıktı?

Seçmen Haluk Ulusoy diye direttiğine göre, AKP’liler güçlünün yanında olmaya, kontrolün kendilerinde olduğunu hissettirmeye çalışıyor olabilirler mi?

Böyle olduğu çok açık...

Kimin dediği olurdu?

Seçmenin olmasın?

Kutluyorum Beyaz

Nil Karaibrahimgil "Atıf Hoca ile Reklam ve Rekabet"e katıldığında, Sezen Aksu’nun hayatımızdaki rolüyle ilgili şu tanımlamayı yapmıştı: Ruhumuzun kumandaları onda...

Cuma gecesi bir kere daha Aksu’nun ruhumuzun kumandalarını nasıl elinde tuttuğunu gördük.

Gece yarısı mece yarısı demeden, kimse yemedi içmedi Kanal D’de Beyaz Show’a kilitlendi.

Kendi adıma söylüyorum, Beyaz Show’u nefes almadan izledim. Hatta kaydettim. Pazar gündüz kuşağında yayınlanan tekrarını da yeniden izledim, eşe dosta izlemesi için de baskı yaptım. Aksu’lu Beyaz Show tek sözcükle mükemmeldi, kimse bu muhteşem gösteriyi kaçırsın istemedim.

Beyaz’ı bir kere daha takdir ettim. Bir kere Sezen Aksu’yu ekrana çıkmaya ikna etmesi büyük bir televizyonculuk başarısı.

Program boyunca samimiyetsiz hiçbir şey olmadı, gereksiz konuşmalar yoktu, esprilerin canlı televizyon bağlantılarının, VTR’lerin, şarkıların yeri ve dozu kararındaydı.

Bir ara izlediğimin televizyon programı olduğunu unutup, Beyaz’la Sezen Aksu’yu evde konuk ediyormuşum gibi bir havaya kapıldım.

Bu arada, Sezen Aksu şarkılarını okurken bazı çekimlerde Beyaz da kadraja girdi. Ve niye üç yıldır Aksu’nun peşinden koştuğu ortaya çıktı! Beyaz tüm Sezen Aksu şarkılarını ezbere biliyor! Takdir ettim.

Terbiyesiz Mehmet Ali

Tolga Çevik, Mehmet Ali Erbil’e yersiz bir şekilde "terbiyesiz" deyince Erbil’i savunmuştum. Ama Keloğlan Kara Prense Karşı’yı beğenmediğini yazdı diye, Erbil’in Atilla Dorsay’a "beyni sulandı" demesi savunulacak bir şey değil. Çok ayıp. Dolayısıyla da büyük terbiyesizlik...

Erbil yıllardır ekranda, sinemada, sahnede. Kim ne derse desin çok iyi bir oyuncu, çok iyi bir şovmen...

Hálá eleştiriler karşısında soğukkanlılığını korumayı öğrenemediğini görmek üzücü... Erbil’e de eleştirinin gerekliliğini, eleştiri karşısında takınılacak sanatçı tavrını anlatacaksak yeniler ne yapsın!

Dün Milliyet’te Can Dündar, Erbil’den yola çıkarak sistemle hesaplaşmış... Böyle bir kurguda sorun yok. Ama Erbil’in yaptıklarını çocukluktaki sorunlarına bağlamak, sevgisizlikten kaynaklandığını söylemek aynı "beyni sulandı" demek gibi doğru değil. Böyle ’Freudyen’ bir analiz herkes için yapılabilir, her davranışın arkasında sevgisizliği kapatma, beğenilme isteği aranabilir. Can Dündar’ın kendini medyada çoğaltma isteğinin nedeni ne ola ki!

Meraktan çatladım

Digitürk’te Hidalgo isimli filmi izliyorum. Filmin ilk yarım saatinde Kızılderilice ve Arapça konuşulan yerler var. Türkçesi yok.

Daha sonra yine Arapça konuşmalar var ama bu bölümler İngilizce altyazılı olduğu için Türkçe çevirisi yapılmış...

Anladım ki Digitürkçüler tembellik yapmışlar! Olan da ekran başında meraktan çatlayan bana olmuş. Ya çevrilmeyen bölümlerde bir şey kaçırdıysam...

Yakıştı mı Digitürk titizliğine? Çok mu zor bir Kızılderili bir de Arap tercüman bulup o bölümleri de Türkçe’ye çevirmek...

Çok mu zor?

Ha pahalı? Oldu. Ben hem Arapça hem Kızılderilice öğrenirim, siz fiyatı indirmeye devam.
Yazarın Tüm Yazıları