Yüzde kaçla neler yapabilirsiniz?

Haberin Devamı

‘SARAY vesayeti’ söylemi sağ olsun, sayesinde yüzde 52 ile ne yapılabileceğini biliyoruz.
Yüzde 49’la ‘tek başına iktidar’ görünümlü çoğunluk diktası kurulduğunu da geçen dönemki tartışmalardan çıkarmıştık.
Yine yüzde 49’la çoğunluk diktasının yanında sivil vesayet rejimine de geçildiğini... Üstüne, sandıktan çıkmış antidemokratik iktidar sosunun da ilave edildiğini... Paketin içinde sandık sultası ve otoriterleşmenin de bonus olarak geldiğini çözmüş bulunuyoruz.
Peki ya diğer yüzdeler, onların her biriyle neler elde edilebiliyor?

* * *


7 Haziran’dan sonra peyderpey onu da öğrenmeye başladık.
Yüzde 41 dururken yüzde 25’le başbakanlık talep edilebiliyor mesela. Demokratik bir hak...
Yüzde 25’le yüzde 60’lık blok adına konuşulabiliyor. Tersinden demokrasinin verdiği sayısal yetki hesabıyla...
Yüzde 25’le yüzde 41’e galip gelinip gayet meşru biçimde hükmedilebiliyor.
Yüzde 25’le memleket idaresine demokratik yollarla el konulabiliyor.
Yüzde 25’le, yüzde 41’e karşı koalisyonun büyük ortağı olunabiliyor...
Yine yüzde 16’yla iktidarın kilidi ele alınabiliyor.
Yüzde 16’yla ‘alayı’na gider yapılabiliyor.
Yüzde 16’yla yüzde 41’e pösteki dahi saydırılabiliyor...
Hele ki yüzde 13’e indiğinizde çarpanı astronomik artıyor. Bir kere yüzde 13’le başkan yaptırılmıyor. İkincisi ‘düzenin hükümeti’ kurdurulmuyor. Üçüncüsü ‘düzenin ülkesi’ yönettirilmiyor...
Hülasası; Kandil’de oturulup TC’de devlet bile lağvedilebiliyor yüzde 13’le.


* * *


Demek ki neymiş?
Yüzdenin kaç olduğunda değil, kimin yüzdesi olduğundaymış işin sırrı...
Bazılarının yüzdesi kendinden değersizmiş. İşgal zamanlarından kalma, beş para etmez Rus manatı gibi. Satın alma gücünden yoksun, üzerine basıldığı kâğıttan bile değersiz.
Bazılarının her yüzde biri ise en az üç siyasi banknot kuvvetindeymiş. Tersinden demokrasi hesabı...
Aramızda kalsın, tersinden demokraside mümkün, elinizdeki aşırı değerlenmiş bu yüzdelerle memlekete saltanatı bile getirebilirsiniz. Her bir şeye gücünüz yeter de bir tek uzlaşmaya yetmez. Koalisyon hariç her şeyi yapabilirsiniz.

Haberin Devamı

HDP’nin koalisyon zikzakları

Haberin Devamı

ERDOĞAN’ı başkan yaptırmadıkları gibi, AK Parti’yle koalisyon da yapmayacaklardı. Seçmenlerine söz vermişlerdi. AK Parti dışındaki her seçeneğe açıklardı. Bundan emindiler, son kararlarıydı...
Fakat Selahattin Demirtaş, dün yemin bozdu. “AK Parti ve CHP bizim ilkelerimizi de içine alacak bir koalisyon kurarsa biz dışarıdan destek sunarız” dedi.
Bu sert manevrayı hemen Kandil’in iradesine bağlayacakların önünü kesmek için de şunları söyledi: “Herkes kendi görüşünü belirtebilir, KCK yetkilileri de görüşlerini belirtebilir. Ama biz KCK’dan talimat almıyoruz. Partimiz kendi kurullarında kararlarını alır. Biz kimseden talimat almıyoruz...”
Ne yazık ki inandırıcı olma şansını burun farkıyla kaybetti. Murat Karayılan’ın son koalisyon ayarından önce konuşsaydı, yerini bulmuştu.
Ancak Karayılan’ın paparasından sonra bu çıkışı yaparak geç kaldı Demirtaş, talimat saymadıysa bile inisiyatifi kaptırdı.
7 Haziran’dan sonra, HDP ile Kandil’in gelgitleri oldu, yazdım kaçını. En son Karayılan’ın iki mesajında karar kıldılar.
Bir: “HDP’nin de bu konuda dar yaklaşımları vardır. Bir kere her şeyden önce HDP, verdiği sözün gereğini zaten barajı büyük bir ekseriyetle aşmış olmasıyla yerine getirmiştir. Yani AKP’nin de tek başına hükümet kuramama sonucuyla birlikte, ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ sözü pratikte uygulanmış oldu...”
İki: “Hâlâ ‘Ben filan kesimle koalisyona girmem’ türünden açıklama ve tutumlarda bana göre duygusallık vardır. Bu siyaseten pek doğru da değildir. Öyle kendini bazı şeylere hapsetme yerine ilkeler üzerine konuşmak önemlidir. Kaldı ki HDP bir ilkeler partisidir. İlkeleri vardır; projesi vardır...”
Demirtaş, işte bunları işittikten sonra yüzünü AK Partili seçeneğe ve ‘ilkeler’e çevirdi.
Ben de soruyorum:
Şart mıydı beklemek, Kandil’in etkisi altında yalpalamadan da bulunamaz mıydı bu yol?

Yazarın Tüm Yazıları