Paylaş
Yıldız Tilbe’yle İsrail arasındaki gerilim düşürülemiyor.
Bilgisizlik eseri İsrail devletiyle Yahudi kavmini karıştırmalar, mantık sürçmesine bağlı çirkin dil uzatmalar, gaf üstüne gelen gaflar, düzeltip toparlayayım derken daha fena devrilen çamlar...
Söz düellosunda ateşkes sağlanamıyor, büyük kapışma yatıştırılamıyor.
* * *
- “Özürmüş...Siz özür dilediniz mi, ne özrü be, az bile dedim” mahiyetinde atarlanıyor tepkilere.
Güzel de, suçsuz yere nefret saldırısına uğrattığı Musevi vatandaşlarımızdı özür bekleyen, İsrail devleti değil ki...
- “Musevilere saygım sonsuz fakat beni İsrail’in Allah belasını versin...” diyerek lafı çevirmeye çabalıyor mesela. Dağınık bıraksa daha iyiydi...
Beni İsrail, İsrailoğulları demek, Musevileri farklı kimseler sanıyor ya da İsrail’in tam adını ‘beni İsrail’ mi belliyor ne...
- “Benim nefret söylemimden rahatsız olanlar, yargılanmamı isteyenler ülkelerinin eli silahlı nefret eylemlerini nerede yargılayacaklar, eylem söylemden daha mı iyi...” şeklinde taşı gediğine oturttuğu da oluyor bazen.
“Yıldız Tilbe züccaciye dükkânına dalmış filden beterse İsrail’i nereye koyacağız” dedirtiyor, öyle ya!
* * *
Bugünkü Filisinli katliamının dünkü Yahudi katliamını haklı çıkardığını düşünmesi, sadece bir bilinç düzeyi sorunu olamaz, bir muhakeme faciası.
Söylediklerine bakılırsa
bir soykırımın başka bir soykırımı mazur kılıp meşrulaştıracağını, İsrail’in Gazze’de döktüğü mazlum kanının Hitler mezalimini hoş göstereceğini zannediyor.
Bir zulüm, başka bir zulmün gerekçesi olabilir mi?
Çok kötü yanıldığı ortada.
Fakat niye patladı Yıldız Tilbe, sinirleri neden boşaldı, nevrini döndüren, sanatçıyı çileden çıkaran şey neydi?
Hınçlanıp kinlenmek için hiç mi haklı nedeni yoktu?
Öfkesini, kabul edilemez bir nefret söylemiyle dışa vurduğu doğru. Hadsizlik deyin, densizlik deyin de...
Anti-semitizmi kökten reddeden, nefret söyleminden ölesiye nefret eden kalplerde bile büyük bir nefret ve gazap duygusunun kabardığını da bilin.
“Hitler az bile yapmış” diyerek... Başka bir haklı isyana yol açmadan isyanını söze dökemediği, hıncını düzgün bir dille ifadeye dağarcığı yetmediği için Yıldız Tilbe’ye haddini bildirin.
Vurun abalıya; ne cehaletini bırakın, ne kaba sabalığını, tutup yerin dibine dahi sokun.
Ancak...
Dünyasını allak bullak eden böyle gaddarlıklar karşısında insanın kolay kolay öfkesini kontrol edemediğini, delirmeden normal tepkiler vermekte ciddi acizlik çektiğini, aklı başında doğru sözcükler bulmakta hepimizin zorlandığını, dengemizin acayip bozulduğunu da kabul edin.
* * *
Yıldız Tilbe’ye kızalım, yerelim, paylayalım, ağzına biber sürelim, o papuç gibi dilini terbiye edelim, kullandığı nefret söylemini yüz kızartacak bir utanca mahkûm edelim ama sözün karşılığı sözdür nihayet.
İsrail’in nefret katliamlarına neyle karşılık vereceğiz peki, bu cinneti hangi araçlarla durdurup uslandıracağız, nasıl bir gelişmiş zihin lügatıyla ıslah edeceğiz?...
Yıldız Tilbe’yi akıllandırmaya harcadığımız dikkat ve eforun binde biri kadar da buna kafa yorsak bari.
Paylaş