Yıkılacak hurafelerin sayısı kabarık

CİNCİ hoca vakalarına bakarak en çok cin, muska ve büyü hurafesi vardır güzide memleketimizde sanıyordum.

Haberin Devamı

Değilmiş aslında...

Meğer en yaygın hurafeler aile, cenaze ve sağlıkla ilgiliymiş.

Böyle bir çalışma yapıldığını bilmiyordum. Diyanet İşleri Başkanlığı, müftülüklerden topladığı verilerle Türkiye’nin hurafe istatistiğini çıkarmış.

Kabaca söylersek, halk arasında yaygın batıl inanışlara hurafe deniyor.

Kuran’da ve Peygamber’in hayatında yeri olmayan, dine sonradan girmiş yanlış inanışlar, yani İslam’ın gerçeğinden sapmalar...

FETÖ benzeri yapıların girdabına kapılmaması için halkın hurafeler konusunda aydınlatılması olmazsa olmazlardan.

Dini cemaatlerle ilgili sorgulamalar da hurafelerle mücadele ayağı olmadan başarılamaz.

Diyanet’in çalışmasını bu yüzden çok önemli buluyorum.

En azından elde, üzerinden yürünebilecek somut bir hurafe listemiz var.

İlahiyat Akademi dergisinin son sayısında rastladım.

6 ayda bir çıkan bilimsel bir yayın.

Üçüncü ve son sayısının kapağı, ‘yabancılaşma ve dindarlık’ başlığına ayrılmış. Çok da isabetli olmuş; dolu dolu bir sayı.

Meseleye kafa yoranlara mutlaka öneririm, tedarik edip okusunlar, bir kaynak olarak el altında bulundurmaya değer.

Diyanet’in hurafe verileri, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden prof. Cağfer Karadaş’ın makalesinde geçiyor.

Dine yabancılaşma aracı olarak ele alıyor hurafeleri.

Ortaya çıkış nedenleri ve müminlerin nasıl bilinçlendirileceği konularına eğilen bir makale.

Diyanet tarafından sınıflandırılan hurafelerin dökümünü şöyle veriyor:

Varlığı tespit edilen toplam hurafe adedi bin 380.

Haberin Devamı

Bunların 335’i aile, 319’u cenaze, 272’si sağlık, 78’i mezarlıklar, 49’u hıdrellez, 39’u talih, 170’i çeşitli ibadetler, 17’si misafirlik, 9’u büyü ve fal, 9’u cin ve peri, 8’i aşure, 7’si helal-haram, 6’sı muska, 2’si ise güneş tutulması hakkında...

İlginç bir dağılım.

Fal, büyü, muska, cin ve talih hurafeleri sandığımdan epey düşük.
 
Karadaş Hoca, şöyle de bir kayıt düşüyor Diyanet istatistiklerinin altına.

Hurafe, sadece İslam ve doğu dünyasına has bir sorun değil.

Bir tek şarklı zihni üretmiyor bunları.

Aksine, hurafelerin çoğu eski din ve inanışlardan Müslüman toplumlara geçen şeyler.

Ayrıca Batı’da da bugün hâlâ yaşayan birçok hurafenin varlığı biliniyor.

13 ve 17 rakamlarının uğursuz sayılması, eşeğin mafyaya karşı koruyucu olduğuna inanılması, at nalının uğurlu ve kara kedinin uğursuzluk alameti addedilmesi, baykuş ötmesinin kötülüğe işaret olarak alınması bunlara örnek.

Bazı saçmalıklar bize mahsus diye hayıflanmanın, hurafecileri oryantalist bir bakışla aşağı görmenin âlemi de yok anlayacağınız.

Sarıyer’de Telli Baba’nın çaputları ya da Urfa’da Balıklıgöl’de yüzden madeni paralar Türkiye’de bazı hurafelerin ne kadar canlı ve yerleşik olduğunu anlatmaya yeter.

Hamile kalmak için yatırlara çaput bağlayan mı ararsınız, bebek maketleri asan mı istersiniz, hastalıklardan kurtulmak için türbe türbe gezen mi...

Hepsi dini hayatın bir gerçeği olarak karşımızda duruyor. Ama gerçek dinle alakası bulunmuyor.

Halkın zihninden ve kültüründen bu uydurma itikatlar temizlenmedikçe hurafeci, kerameti kendinden menkul din hokkabazlarının tuzağından kurtuluş zor.

Diyanet ve İlahiyat Akademi dergisi iyi bir başlangıç yapmış. Umarım arkası gelir, görev en önce ilahiyat camiasına düşüyor.

Yazarın Tüm Yazıları