Paylaş
Mucize; tabiatüstü hadiseler, fevkalade haller, aklın alamayacağı olağanüstülükler için kulllanılır.
Darbe davaları sürecinde, ‘Hayatın olağan akışına uygunluk’ diye bir hukuk terimi de öğrenmiştik.
İki aralık arasında, Aralık 2013’le Aralık 2014 arasındaki son bir yılda, hayatın olağan akışının dışında öyle çok olağanüstülük gördük geçirdik ki... Hepsine birden ‘Paralel mucize’ diyorum.
* * *
Mucizeler yaygın olmaz, ender rastlanır, az görülür, istisnai durumlarda ortaya çıkar.
Mahsun’un afişinde boşuna yazmıyor yani “Umudun bittiği yerde mucize başlar” diye.
O yüzden kitlesel ölçekte yaşananlar fevkaladenin de fevkinde mucizelerdir.
İşte ‘Paralel dinleme’ mucizesi bunlardan biridir, fevkaladenin acayip fevkinde...
Öylesine yaygın bir uygulama ki, dinlenenler listesinde yok yok. Kimi ararsan orada. Yöntemse hiç şaşmıyor; düzmece ihbar, uydurma suç, sahte isim ve alın size mahkemeden kapı gibi bir dinleme izni.
Kandırmacalarla, yanıltmacalarla devlet gücünü kötüye kullanıp tehdit için, şantaj için, kumpas için kimi isterseniz buyurun dinleyin.
Yalnız, konunun Mahsun’la alakasını kurmak için biraz daha bekleyeceksiniz.
* * *
Yılın son günü, Hürriyet’te tam sayfa bir döküm daha yayınlandı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin arşivinden çıkan dinleme kararlarının kapsamı veriliyordu.
Bizim genel yayın müdürü Sedat Ergin mi İBDA-C’den dinlenmişti, yoksa o Hizbullah üyesiydi de İBDA-C’den dinlenen Oray Eğin miydi?...
Komşum Ertuğrul Özkök mü Türk İntikam Tugayı’ndan takılmıştı telekulağa, yahut o da benim gibi organize suçtandı da Abdülkadir Selvi mi TİT’çiydi?...
Ahmet Hakan teröristler listesinde miydi, Cüneyt Özdemir miydi ya da o?...
Hay Allah... Kim, hangi örgüttendi karıştırıyorum inanın, takip edemiyorum artık.
Paralel kulakların kapsama alanı çok geniş dedik ya, birbirlerini bile dinlemişler, Taha Akyol’u mu atlayacaklar!... Fakat hangi azılı suç teşkilatına üyelikten takibe alınmış, bilemedim doğrusu şimdi.
Defne Samyeli gibi İran casusluğu, Persliler hesabına köstebeklik, Acem uşaklığı filan değildir, ondan eminim. Çünkü o dosya İstanbul’daydı, bu Ankara’da patlatılan dinleme zulasının evrakı arasından...
Senenin son mucizesi gibi, “Ben ortada Paralel Yapı falan göremiyorum” diyen TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer’in sağından-solundan birçok meşhur sima da örgütlü suç şüphelileri listesindeymiş bu arada. Burnunun dibini mi göremedi, bir ‘Paralel körlük mucizesi’ mi gösterdi, henüz sırrı çözülemeyen olaylardandır.
Velhasıl arkadaş, eskiler birini tanımak için ‘Sen kimsin, kimlerdensin’ derdi. Şimdi uzun yıllardır tanıdığın birine bile ‘Yahu sen hangi örgüttendin’ demeden taşları yerine oturtamıyorsun.
Mahsun’un dinleme listelerinde olup olmadığını, varsa hangi suç örgütündenmiş gibi gösterildiğini bilmiyorum.
Fakat pazartesi akşamı galasına gidip son filmi ‘Mucize’yi izledikten sonra nedensiz, niçinsiz aklıma düşüverdi bu soru... Adı geçiyorsa hangi dosyadadır acaba?
* * *
Film; dertleri, töresi, şivesiyle, kaba şakalaşmaları ve iri kıyım esprileriyle bizim oraları karikatürize ediyor.
Ee halkının yabancısı mı, Bingöllü hemşerim Mahsun’dan daha iyi kim yapabilir geri kalmış, acıklı bir avamlığın sinemasını!...
En büyük başarısı da anlatım dilinde. Konuştuğu gibi çekmiş, hikâyeyi Mahsun’un sesinden dinliyorsunuz sanki.
Araya kaya parçası gibi kocaman göndermeler serpiştirmeyi ihmal eder mi, etmemiş yine. Kız bakmaya çıkan köylü kadınların, gelin adayında aradıkları olmazsa olmaz özelliklerin başında Bakara suresini hatmetmiş olması geliyor mesela...
Bakara-makara kasetini ve geride bıraktığı algının bir yasadışı dinleme icadı olduğunu da hatırlarsanız, alt metni çözülür, mesaj anında ulaşır yerine.
İşte her nasılsa Mucize filminin içinden böyle ‘Paralel mucize’ler çıkıyor. Bunlar Bakara’yla dalga geçerken ABC’den bihaber o cahil köylüler, Bakara’yı A’dan Z’ye bilmeyen kızı gelin dahi almıyorlar mesajı...
Gözüm ısırıyor bir yerden ama bak çıkaramadım yine, yahu seni hangi örgütten dinlemişlerdi Mahsun!
Paylaş