Vallahi bravo billahi bravo

CUMHURBAŞKANI Erdoğan, yeni Cumhurbaşkanlığı kompleksinin maliyetini yaklaşık 500 milyon dolar olarak açıklamıştı.

Haberin Devamı

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in verdiği rakam ise 1 milyar 300 milyon liraydı.
Şimşek’inki bütçede öngörülen maliyet...
Erdoğan’ın söylediği de gerçekleşen harcama...
Fakat nihai hesap henüz bağlanmadığı için kesinleşmiş rakamlardan söz edilemiyor.
Ayrıca biri dolar, diğeri lira cinsinden...
Şimdi bütün bunları aklınızda tutarak Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı’nın yaptığı şu maliyet hesabına da bir göz atın Allah’ınızı severseniz.
Bakalım aklınız kesecek mi?


* * *


Mimarlar Odası, Cumhurbaşkanı ve Maliye Bakanı’nın beyanlarıyla yetinmemiş. Bilgi edinme hakkı kapsamında TOKİ’ye de sormuş, ‘Cumhurbaşkanlığı Sarayı kaça patladı’ diye.
TOKİ de topu taca atmak için, şöyle demiş cevaben: “Ülkenin ekonomik çıkarlarına ilişkin bilgi veya belgeler başlıklı madde 17, ‘Açıklanması ya da zamanından önce açıklanması halinde, ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep olacak bilgi veya belgeler, bu kanun kapsamı dışındadır’ hükmü gereğince, idaremiz tarafından bilgi verilmesi uygun görülmemiştir.”


* * *

Haberin Devamı


Tabii Mimarlar Odası bu, yakalamış, bırakır mı TOKİ’nin yanına. ‘Kaça mal olduğu açıklanırsa koca ülke ekonomisi zarar göreceğine göre varın, savrulan deli paranın büyüklüğünü siz tahayyül edin artık’ mantığıyla tepiniyor üstünde...
Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, ‘Demek ki sarayın maliyeti 5 milyar liranın üzerine çıkacak’ katiliğinde konuşuyor.
Bu mantıksal çıkarsamanın matematik bir izahı da varmış üstelik:
“TOKİ’nin maliyeti açıklamama nedeni, ülkenin ekonomisine zarar verecek olması ise bu demektir ki kaçak sarayın maliyeti açıklandığında, borsada spekülatif bir durum yaşanacak, dudaklarımızı uçuklatacak bir maliyeti olduğu anlamına geliyor. Bu nedenle tarafımıza bilgi verilmemesi Kaçak Saray’ın maliyeti ekonomik kriz nedeni olacak boyutta olduğunu düşündürüyor...”
Nasıl hesap ama! Vallahi de bravo, billahi de bravo...
Mantık, zekâ ve matematik yarışmaları şampiyonalarında ayrı ayrı derece almazsa ben de bu işten bir cacık anlamıyorum.

Haberin Devamı


Vay Haşim Bey vay


BEN şahsen yüzde 10 seçim barajını yüksek buluyorum, yüzde 7 ya da 5 civarı olmalı. Evveliyatından beri görüşüm budur.
Ama sıfırlanmasının sakıncalarını da çıplak gözle görüyorum ve yazıyorum. Baraj öyle bir seviyede olmalı ki hem temsilde adalet sağlansın hem de yönetimde istikrar...
İkisi arasında bir denge gözetmek, en ileri Batı demokrasilerinin de yapmaya çalıştığı şeydir.
Fakat bizde mahkeme kararıyla sıfırlanması gündemde. Ve tartışmasının fitilini ateşleyen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın durumu da benimkinden biraz farklı.
Tutarlı ya da tutarsız olma ikilemiyle karşı karşıya Haşim Bey...
Yeni Şafak’ta Abdülkadir Selvi yazmasa bu tarafından bakmayacaktım. Meğer Haşim Bey, yüzde 10 barajını istikrar adına cansiperane savunmuş geçmişte...


* * *

Haberin Devamı


1991’de Mümtaz Soysal ile Bülent Ecevit’in, 1995’te de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in başvurusu üzerine seçim barajı meselesini ele almış AYM.
Ecevit ile Soysal, o günkü bölge barajı düzenlemesinin iptalini istemiş. Mahkeme de talebi yerinde bulup iptal kararı vermiş...
Peki Haşim Kılıç ne yapmış dersiniz? İptal kararı aleyhinde kullanmış oyunu, ne yapacak.
Karşı oy yazısında, “Yasa koyucunun istikrar unsuru yönünde takdir ettiği seçim bölgesi barajlarının Anayasa’ya aykırı olmadığı düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmadım” diye de şerh düşmüş üstüne basa basa...
Süleyman Demirel’in yüzde 10’luk seçim barajıyla ilgili başvurusu üzerine de Haşim Kılıç yine karşı oy kullanmış, yine istikrarı ve barajları savunmuş.
Aynı Haşim Bey, bugün barajı ve istikrarı bozacak bir kararın altına imza atacak öyle mi? Biz de o günden bugüne neyin değiştiğini sormayacağız ha!...
Vay vay vay...

Yazarın Tüm Yazıları