Türkiye 4’ten büyüktür

İKTİDAR karşıtıysanız, ilk bakışta şöyle okuyacağınız bir ilan çıktı gazetelerde: Muhafazakâr işadamları örgütü MÜSİAD, istikrardan bahisle AK Parti’ye destek attı, böylece istikrarı da mevcut iktidarın devamına endeksledi...
Şayet iktidar yanlısıysanız, o zaman da ilk bakışta size şöyle gelecek bir ilandı: Hem de seçime bir hafta kala, bütün partilerin vaatlerini aynı kefeye koyarak AK Parti’yi diğerleriyle bir tuttu, eşit mesafede durdu...
İki okuma da yanlış değil. MÜSİAD’ın pazar günü gazetelere verdiği seçim ilanıyla ilgili her iki yaklaşımın da haklılık payı var.
Ve bu, çok ama çok iyi bir şey...
Çünkü MÜSİAD’ın seçim bildirisi, iş dünyasının seçime giren aktörlerden beklentilerine ve önceliklerine odaklı.
Çünkü particilik yapmayı, siyasi partilere bırakıyor. Kendini iktidarın da muhalefetin de yerine koymuyor, hiçbiriyle özdeşlik kurmuyor.
Çünkü ideolojik ve tarafgir değil, rasyonel bir bakış açısına sahip.
Çünkü militanlık yerine aklıselimle düşünüyor.
Çünkü şahsiyetli bir tavır takınıyor.
Çünkü normal bir demokraside durması gereken yerde duruyor.

* * *

Doğru, aynı anda iki farklı ve hatta zıt yönde anlaşılmaya müsait ilanın içeriği. Böyle bir içeriğe nasıl mı iyi ve saygın denilebilir?
Ne iktidara ne muhalefete yaranma çabası var çünkü. Herkese mavi boncuk dağıtan idareci bir yönü yok ki saygınlığına halel gelsin. İki tarafı da memnun etmeye uğraşmıyor. Aksine, hakkaniyetli davranma uğruna ikisini de memnun edememeyi göze alıyor.
Türkiye’nin başka her şeyden fazla bu duruşa ihtiyacı var.

* * *

MÜSİAD ilanından ne anladığımı bir cümleyle özetliyorum size. Diyor ki Türkiye 4’ten büyüktür. 4’ten, yani iktidarıyla, muhalefetiyle en çok oy alan ilk 4 partiden daha büyük.
Partilerin vaatlerinden örneklerle ‘Türkiye daha gerçekçi vaatleri hak ediyor’ diye ortaya karışık seslenebiliyorsa, manası budur.
Siyasilerin kullandığı dili eleştiriyor, ‘Türkiye daha saygılı, daha seviyeli, daha olgun ve daha çözümcü söylem ve üslupları hak ediyor’ diyebiliyorsa, manası budur.
Az şey mi, kıymetini bilelim.

Beceremiyorsanız gösteri yapmayın

YAŞADIĞIM macerayı birebir naklediyorum, ne eksik ne fazla:
Cuma akşamı, CNNTürk’teki yayınım için THY ile İstanbul’dan Ankara’ya gittim. Aslında önceki hafta Urfa’dan olacaktı program. Fakat bindiğim uçak, radar arızası verip yolun yarısından İstanbul’a geri dönünce gerçekleşememişti...
Her neyse, bu sefer vaktinde uçağa alındık ama bir türlü kalkmıyor. Sonunda anons duyuldu; kaptan, yukarıda gösteri uçuşu için prova yapıldığından kalkış izni verilmediğini, bir saat rötarlı havalanacağımızı söyledi. Türk Yıldızları, yarın ki ‘Fetih Şöleni’nde gösteri yapmaya hazırlanıyormuş. Tıka basa yolcu dolu kabinin içinde bir saat bekledik...
Ertesi gün Ankara’dan dönüş var. Havaalanına gittim, bir saatten fazla rötar görünüyor. Nedenini sorunca, Fetih şöleninde gösteri uçuşu yapıldığından hava trafiğinin durdurulduğunu, yolcu uçaklarına ancak gösteriden sonra iniş-kalkış izni verileceğini söylediler. Sevindik, hiç değilse salonda bekletiyorlar uçakta değil diye. Bir küsur saatin ardından kalktı, fakat o da ne, şimdi de inilecek meydana yaklaştırılmıyor uçak. İstanbul semalarında yarım saat turlayarak oyalanmaca. Gerekçe, yine gösteri uçuşu...
Sonraki gün Adana yolcumuz var, 2 saat civarı gecikmeyle kalkıyor uçak. Gerekçe, dün gösteri uçuşu sebebiyle iptal edilen bir seferle birleştirildiği için filan festekiz...
Kafanızı daha fazla şişirmeden bağlıyorum. Türk Yıldızları’nın hayranıyım, Fetih şölenine hiçbir itirazım yok, gösteri uçuşları derseniz, seyretmeye bayılırım. Fakat birader, havadaki akrobatik hareketlerin binde birini yerde göremeyecek miyiz? Günü, saati belli prova ve gösteriler için bunca sürpriz çok değil mi? Son dakika gelişmesi mi bu gösteriler, kimsenin birbirinden haberi yok mu? Planlama, koordinasyon becerisi nerede, insaf edin biraz yahu?

Günün Haiku’su

HEM çalıyor hem söylüyor
Bilet istemez oy’una güldürüyor
Siyasetin Charlie Chaplin’i maşallah adayımız
Okur dizesi: Metin Şentürk’ü de görmezden gelmeyin