Paylaş
THE Uçak’ı takdim etmiştim, şimdi de yoğun talep üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’ta kaldığı The Hotel’e dair merakınıza cevap veriyorum.
İlk kez kalmıyor burada, başbakanken de Peninsula oteline karargâh kurmuşluğu var...
Garsonundan yöneticilerine birçok Türk çalışıyor, o yüzden de tercih sebebi. Sadece Tayyip Erdoğan’ın değil, Türkiye’den sair zamanlarda gelenlerin de tercihine en ziyade mazhar otellerden biri.
BM zirvelerinin kaymağını New York otelleri yiyor dense yeri...
Genel Kurul açılışı ve İklim Zirvesi için şehre akın eden devlet başkanı sayısı 90’nın üzerinde, başbakanlarsa 40’tan fazla. Prens ve bakan düzeyinde katılanları saymıyorum bile.
Trafik ana-baba günü. Ortalık VIP kartlı araç konvoylarından, eskort ve koruma araçlarından geçilmiyor...
Anlayacağınız doluluk had safhada, oteller yok satıyor, gecelik oda ücretleri tavanı deldi, rakamlar uçuk...
Ama telaş etmeyin, Cumhurbaşkanı ve resmi heyet dışındaki ‘The Uçak’ yolcuları, konaklama masraflarını kendi cebinden ödüyor. Gazetecilerin oda ücretini kurumları karşılıyor, devlete yük olmuyorlar.
Erdoğan ailesinin evden ayrılmış diğer fertleri de katıldıkları gezilerde mutat olduğu üzere kendi hesaplarını üstleniyor.
‘The Aile’nin evli barklı efradını New York’ta görenler, devlet kesesinden ağırlandıklarını düşünmesin yani...
The Uçak’ın yolcu listesinde işadamı yoktu. Fakat gözlem ve duyumlarıma göre Cumhurbaşkanı’nı New York’ta yalnız bırakmamak için pek çok işadamı gelmiş. Peninsula oteli dolup taştığı için sağda solda kalıyorlar.
Perşembe akşamı, Amerika’da kurulan Turken Vakfı, Erdoğan’ın himayesinde bir yardım gecesi düzenliyor. İşadamlarının çoğu o yemeğe davet edilenlerden...
Türkiyeli misafirler, birkaç gecelik konaklama için New York ekonomisine toplamda milyon dolar bırakmıştır desem mübalağa olmaz. Standart oda bin dolar seviyelerinde dolaşıyor, tasavvur edin.
Peninsula oteli, Manhattan’ın gözdelerinden 5. Cadde’yi kesen bir köşe başında. 5. Cadde, lüks mağazalar, indirim fırsatları ve bol alışveriş demek...
Lakin yurtdışına çıkıldığında neredeyse görev gayretiyle mağazalara saldırmak gibi bazı eski Türk milli âdetleri geçmişte kaldı. Kapış kapış gitmiyor mallar, boş bavullarla gelip dolu dönen, pahalı markaların çantalarıyla mağazadan otele mekik dokuyanlar maziye karıştı.
Kitapçılara ilgi de azalıyor. Varsa yoksa yeni Samsung Galaxy Note siparişleri, bin cefaya katlanıp girilen iPhone kuyrukları...
Artık alışverişe de, kitaba da, müze ve sanat galerileri ya da Broadway müzikallerine de doydu Türk seyyahları. Gittikleri yerlerde iyi restoran kovalıyorlar. Yeme-içme kültürüne merak arttı, damak zevki rağbet görüyor.
Bu gezide revaç bulan restoranlardan biri, Angus Club oldu mesela. Lexington Caddesi ile 55. sokağın kesiştiği yerde...
Peter Luger New York’un eskisi gerçi, yıllardır şehrin en popüler etçisi. Türk ziyaretçilerin dikkatini sonradan çekmeye başladı. Boğazına düşkün gezginlerimiz arasında reytingi giderek yükseliyor. Brooklyn’deki dükkânda Türkçe konuşan masalar çoğalıyormuş.
Lezzetin yanı sıra fiyatların makul olması da bir etken sanırım, gelen hesap bizim Etiler Nusret’in yanında bahşiş bile etmez diyorlar...
Türk ziyaretçilerin mühim bir keşfi de Kenmare Street’teki La Esquina’nın bohem ışıltısı. Bu sıra dışı bodrum katından tüten Meksika mutfağının kokusunu alanlar hemen koşuyor. Ancak rezervasyonsuz Beyaz Saray’dan içeri adam sokar da, buraya fazladan bir kişi bile sokamazmışsınız, öyle sıkıymış...
Farklı tatlar denemeyi seven, yeniliğe açık seyyahlarımız ise Meatpacking mıntıkasından şaşmıyor. Soho’nun favori uğrak yerleri hâlâ cazibesini korusa da, Meatpacking’in kafe ve restoranlarının popülaritesiyle boy ölçüşmeleri imkânsız.
Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında tarz ve fors farkı var mı diyorsanız, pek olmadığını söyleyebilirim size. Başbakanlığı sırasında da A tipi protokolle muamele görmeye alışıktı. Tek yenilik, yakın kadraja bir yaverin de girmesi...
Emine Hanım’ın özel kalem kadrosunda yenilikler var, ama kendi duruşunda herhangi bir değişiklik yok. Hanımefendi dün neyse bugün de o...
The Seyahat’ten şimdilik bu kadar vesselam...
Paylaş