Terör mü otoriterleştiriyor operasyonlar mı?

YİNE melun bir saldırı, yine kaybettiğimiz canlar, yine kahır dolu kınamalar ve yine ‘karanlık eller demokrasimize kastetmiştir, özgürlüklerimizi hedef almıştır’ mesajları...

Haberin Devamı

Kuru laf değil. Her terör darbesiyle demokratikleşmemiz biraz daha geciktiriliyor, hatta geri gidiyor, bu gerçek.


Üstümüzdeki terörle mücadele baskısı olmasa bugün özgürce neleri konuşuyor olurduk diye bir bakın... Terörün, kurbanlarımız yanında nasıl demokratik hoşgörü, uzlaşı ve tahammül ortamını da bizden aldığını ayan beyan görürsünüz.


* * *


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013 Mart’ında Kanal D’de, eyalet sistemiyle ilgili fikirlerini tartışmaya açmıştı.

Diyordu ki:

Dünyada gelişmiş güçlü ülkelerin hiçbirinde, eyalet korkusu diye, eyalet endişesi diye bir şey yoktur. Tam aksine eyalet yapılanmaları o güçlü ülkelerde çok daha süratle kalkınmayı getirir ve demokraside özellikle siyasi rekabeti getirir. Bu bir güçlenme alametidir...”

Diyordu ki:

“Gelelim bizim şanlı tarihimize. Osmanlı’ya baktığımız zaman o güçlü Osmanlı’da mesela Lazistan eyaleti var, Kürdistan eyaleti var... Niye? Osmanlı güçlü, oralarda çekinmeden rahatlıkla bunları vermiş...”

Diyordu ki:

“Güçlü bir Türkiye asla eyalet sisteminden korkmamalıdır...”

Diyordu ki:

“Üniter yapı noktasındaki yaklaşım tarzı aslında bununla alakalı bir şey değil. Siz eyalet sisteminde de üniter yapıyı muhafaza edebilirsiniz. Tamamıyla bunu atıp götürme diye bir şey yok. ‘Federal yapı’ diyoruz. Federal yapı nedir?

Orada geliyor toplanıyor zaten...”


* * *

Haberin Devamı


3 sene önce, başbakanken diyordu bunları.

Şimdi ise cumhurbaşkanı ve üniter yapı hassasiyeti had safhada. Başkanlık sisteminde de üniter yapıyı koruyabileceğimizi her fırsatta vurgulama ihtiyacı hissediyor.

Çünkü ‘özyönetim’ terörü, bölünme korkusunu tetikledi.

Değil federalizmi, değil eyalet sistemini, AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı bile konuşamıyoruz artık. Ortam namüsait.


* * *


Ivır zıvır yetkileri de kendinde toplayan, güce doymayan, hükmetme oburu, iktidar obezi bir merkezi yönetim sisteminden yakınırdı hep Türkiye.

Yetkilerini belediyelerden kıskanıyor, iktidarı paylaşmakta cimri, yerel yönetimlere güvenmiyor, müdahaleci ve sıkı kontrolcü diye şikâyete konu edilirdi Ankara.

Kamu yönetimi reformu ile merkezde toplanan bu aşırı yetkileri belediyelere dağıtmayı vaat ederek gelmemiş miydi AK Parti?

Devlete karşı bireyi, hükümete karşı belediyeleri güçlendirme hedefiyle yükselen bir partiydi.

Devleti kutsayan anlayışa karşı, ‘İnsanı yücelt ki devlet yücelsin’ buyuran bir muhafazakâr siyasetin taşıyıcısıydı.

Devlete yapıcı eleştiri bile yıkıcı faaliyet, dostça uyarı bile düşmanlık sayılıyor şimdi.


* * *

Haberin Devamı


Serbest tartışma ortamı berhava oldu.

Özal ‘tartışmalıyız’ diyerek fi tarihinde yıkmıştı, bugün ‘federasyon’ yine dokunulmaz bir tabu.

Ortamın nerelere gerilediğini Beyaz’ın eğlence programından da ölçebilirsiniz.

Canlı yayının azizliği mi, cilvesi mi, gadri mi... Gafil mi avlandı, tongaya mı düştü... Artık ne derseniz...

Telefonla bağlanan bir izleyicinin provokasyonuna hazırlıksız yakalandı mı, bitti. O şov sunucusunun başına gelmeyen kalmıyor.

Kazasız belasız atlatmaya, zayiatı büyütmeden savuşturmaya çalıştığı ekran karşısından dahi hissedildiği... Şaşkınlığı, telaşı her halinden okunduğu... Hesap soranlara da efendi efendi izahatını verdiği halde...

Beyaz’ın 20 yıllık kariyeri bir kalemde silinecek neredeyse. Yakası bırakılmıyor. Saldırılar, sıkıştırmalar, tacizler kesilmiyor. Terör propagandasına alet olmaktan soruşturma geçiriyor bir de.


* * *

Haberin Devamı


O kadar kötüleşti ki ortam... Ahmet Kaya’yı linç eden atmosfere geri döndük. Hatta bin beterine.

Bölünme korkusuyla katı üniterlik arasına sıkıştı Türkiye. Tek tipçilik eleştirilerini tartışamıyoruz, dar geldiğini söyleyemiyoruz, ‘Biraz gevşetsek olmaz mı’ da diyemiyoruz.

Parlamenter rejimle başkanlık arasında bir yol ayrımına gidiyoruz. Fakat sağlıklı bir tercih için federatif mi, üniter mi, hangi model daha uygun, soramıyoruz.


* * *


Yetmezmiş gibi...

Terörün demokrasimizi canbecan nasıl katlettiğini, özerklik tartışmasının hendeklerde nasıl da mundar edildiğini bildirecekleri yerde...

Bir grup akademisyen de Türkiye’yi otoriterleşmeden kurtaracak demokrasi mücadelesi bu sanıp, teröre tek laf etmeden devletin terörle mücadelesine çatmaz mı?

Silah dayasan yayımlatamazsın demokratikleşmeye böyle kötülük bildirisi.

Yazarın Tüm Yazıları