Paylaş
Keçiören Subayevleri’ndeki konutunda, Erdoğan’ın çalışma odasındayız.
Kısa bir telefon trafiğinin ardından bana döndü ve “Gerekirse tankların üstüne çıkarım” dedi.
Kendinden emin, kararlı ve sakindi.
Huzursuzluk çekmedik.
Karanlık bir geceydi, fakat nasıl bir sabaha uyanacağımızı bilmediğimiz halde mışıl mışıl uyuyarak geçirdik.
O gün tanklar kışlalarından çıkmadı, Erdoğan’ın da tankların üstüne çıkmasına hacet kalmadı.
Ama gün geldi, 15 Temmuz 2016’da Erdoğan dediğini yaptı, tankların üstüne milletle birlikte çıktı.
O gün CHP’nin başında Deniz Baykal vardı, icap etse tankların üstüne çıkar mıydı bilemiyorum.
Ama bugün CHP Lideri Kılıçdaroğlu hiç düşünmeden çıktı karşısına tankların.
O gün de bugün de MHP’nin Lideri Bahçeli. O gün ne yapacağını görmedik ama bugün bir hışımla yürüdü tankların üstüne.
***
Erdoğan, 7 Ağustos Pazar günü İstanbul Yenikapı’daki büyük final mitingine Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yi de çağırdı.
Davet, aynı zamanda konuşma yapmalarını da kapsıyor.
Darbeye karşı direnişi taçlandıracak daha iyi bir final olamazdı.
İktidarla muhalefet, darbe karşıtlarını birlikte selamlayacak, aynı sahneden hitap edecek. Tankların üstüne kol kola çıkar gibi...
İyi ki Erdoğan bu daveti yaptı.
Karşılıklı jestlerine, birbirleri aleyhinde açtıkları davaları çekmelerine bakılırsa Kılıçdaroğlu ve Bahçeli de bu davete icabet edecektir.
Çok da iyi ederler.
***
Uğursuz bir darbe girişimini püskürttükten sonra olabilecek en kötü şey, her partinin ayrı meydan kurması olurdu. Herkesin kendi darbe karşıtı mitingini toplaması, kendi kalabalığına seslenmesi olurdu...
Darbenin, fiziki olarak püskürtülmüş olsa bile ruh ve fikir olarak başarıya ulaştığı, ülkeye el koyduğu senaryo ne olurdu derseniz...
İşte budur, AK Parti ile CHP ve MHP’nin darbeye karşı ayrı ayrı meydan kurmasıdır derdim.
Tehlike şimdilik geçti. Meydanlar birleşti, tankların üstünde ortak bir final gerçekleştirilecek.
***
Aralarındaki siyasi çekişme elbette sürecek. Kepenk indirip birbirlerine iltihak etmeyecekler.
Ama bazı şeyleri siyasi rekabet üstü tutmayı başarmaları, bugüne kadar görmediğimiz bir kazanımdır.
Yapıcı katkıda bulunan Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli’ye bir vatandaş olarak teşekkürü borç biliyorum.
NOT: Maalesef Kılıçdaroğlu katılmayacak, heyet gönderecekmiş. Akşam saati geldi haber. Bence hata olur, yazık eder.
BAŞBAKAN’IN YILDIRIM MÜDAHALESİ
KILIÇDAROĞLU, söylenmeye başlamıştı...
Uzlaşmanın bozulmasından, devletin yeniden yapılandırılmasında Meclis’in ve muhalefetin baypas edilmesinden, OHAL kararnamelerinin ‘yangından mal kaçırır gibi’ çıkarılmasından dem vuruyordu...
Yakınma ve uyarılarının ayyuka çıktığı gün, Başbakan Yıldırım’ın müdahalesi geldi.
O gün hem Kılıçdaroğlu hem Bahçeli’yi parti genel merkezlerinde ziyaret etti.
Ve bir ziyaret yetti gönül almaya, mutabakat tazelemeye, güven yenilemeye...
İçeride birbirlerine söyleyeceklerini yüz yüze söylediler, dışarıda kamuoyuna diyeceklerini yan yana dediler.
Hava tekrar yumuşadı, muhalefetteki sertleşme ve kırılma eğiliminin önü alınmış oldu.
***
Toplum da rahatladı.
Anayasanın oldubittiye getirilmeyeceği, muhalefetle birlikte hareket edileceği, Meclis’te maksimum mutabakat aranacağı, zorluk anında verilen sözlerin iki günde unutulmayacağı duygusu yeniden verildi.
Kriz yönetimi açısından dört dörtlük bir inisiyatifti.
Yangın alevlenmeden söndürüldü, gerilim büyümeden kontrol altına alındı.
Üstüne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitinge davet mektubunun Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye aynı gün ulaşması arayı daha da ısıttı.
Başbakan’ın siyasi performans hanesine koca bir artı puan olarak yazılacaktır.
Teşekkürler Sayın Başbakan.
Paylaş