Solun kurbanla barışması

Haberin Devamı

Solun kurbanla barışması



HALKEVLERİ’nin kurban derisi toplama işine girdiğini görmek beni sevindirdi. Solun en antipatik bayramıdır çünkü kurban.
Haksızlık etmeyelim, sol fikriyatımızın genelde dinle de, dini bayramlarla da arası iyi değildir. Ama özellikle Kurban Bayramı’yla arası çok daha açıktır.
Tersi olmalı değil miydi oysa?
Yardımlaşma, dayanışma, paylaşımcılık, sosyal adaletçilik bakımından sosyalist ideallere en yatkın bayramdır. Yine de oldum olası kurbanın her şeyinden kıl kapar solumuz.
Hayvan boğazlama ritüeline barbarca bir katliam olarak bakma eğilimindedir.
Kesimin yol açtığı kirlilikten şikâyet eder.
Kurban etinin dağıtılma biçiminden hoşlanmaz.
Özellikle de kurban derisindeki paylaşım kavgasına ciddi alerjisi vardır.
Cami yapma ve yaşatma derneklerinin, Kuran kurslarının, dini vakıfların, cemaat ve tarikatların, kısaca ‘irtica ve yobazlık’ diye bildiği ne varsa hepsinin başta gelen geçim kaynaklarından biri saydığı için.
Kurban derisi toplamada Türk Hava Kurumu’nun tekel olmasını, başka kimsenin legal yoldan makbuz karşılığı deri toplayamamasını yıllarca bu nedenle desteklemiştir sol kesimler.
Kurban Bayramı’na İslam karşıtlığından değil de hümanist bilinçle, hayvanseverlik hisleriyle, çevreci hassasiyetlerle mesafe koyuyor görünürken... Kurban derisine de laikliğe sahip çıkma şuuru, rejim elden gitmesin duyarlılığı ve diğer klişe kaygılarla yaklaşmışlardır.
Şimdi ilk kez Halkevleri örneğinde önyargılarını kırıyor sol, bir gelir kalemi olarak ele alıyor kurbanı ve deri pazarına yelken açıyor.
Nafile bir istismar teşebbüsü diye küçümseyenler, yadırgayanlar, rahatsızlık duyanlar çıktı. Ben teşvik edilmesi gereken olumlu bir gelişme, doğru yönde küçümsenemeyecek bir ilerleme olarak değerlendirmek taraftarıyım.


* * *

Haberin Devamı


Düşünün ki bu anlayış, ‘kaçak’ deri toplama faaliyetlerine göz açtırılmamasını savunmuş yıllarca...
Vatandaşın kurban derisini kime bağışlayacağına devletin karışmasından yana olmuş...
Kafasına göre deri alıp verenlerin kriminal bir iş yaptığına inanmış...
Sokaklarda kaçak deri toplamaya çıkanları kovalamayan polisi suçlamış, kaymakamı, valiyi sıkıştırmış, kendine dava edinip merdiven altlarında o derilerin izini sürmüş, kimin ne kadar kazandığının peşine düşmüş, yıllarca takipçiliğini yapmış meselenin...
Hem deri toplamayı yeraltına iten tarafta olmuş hem de son derece tehlikeli bir suç eylemi gibi karşısında mücadele etmiş...
Ve bir bayram karar değiştiriyor, birden kurbana göz kırpmaya başlıyor.
Neyin değiştiğini söylememiş, özeleştirilerini vermemiş olabilirler, kabul.
Fakat siz söyleyin; bu mutevazı giriş manevrası, kurban pazarı için küçük olsa bile Halkevleri için büyük bir adım sayılmaz mı?


* * *

Haberin Devamı


Bu yıl küçük ve büyükbaş olmak üzere toplamda 2 buçuk ila 3 milyon arası kurban kesilmesi bekleniyor. Bu da sakatatı, derisi ve kesim masraflarıyla birlikte kabaca 10 milyar liralık bir ekonomi demek.
Rakamlara vurunca Halkevleri’nin iştahını neyin kabarttığı daha iyi anlaşılıyor. Gözünün önünde deli rakamlar dönerken böyle bir pazardan pay kapmak için kim seferber olmaz?
Üstelik, Gülen Cemaati gibi koca bir rakibin baskılandığı, neredeyse pazardan diskalifiye edildiği bir zamanda. Yani hatırı sayılır bir boşluk doğmuşken harekete geçiyor Halkevleri.
Cemaatin yerini dolduracak kadar cevval ve başarılı bir deri toplayıcısı olabilir mi? Sanmam. İşin inceliklerini öğrenip ustalaşmaları, kendilerini tanıtıp kabul ettirmeleri zaman alacaktır.
Ancak bu alışverişin getireceği zorunlu temas, Halkevleri’nin kurban kesen halkla seri bir şekilde yakınlık kurmasını, zıtlaştığı İslami pratiklerle daha yakından müşerref olmasını ve aralarında hızla bir yakınlaşma yaşanmasını sağlayabilir.
Bakarsınız kurban derisiyle barışmaları, Kurban Bayramı’yla barışmalarına da vesile olur.
Dine ve dindarlığa küslükleri de bayram münasebetiyle değilse bile en azından deri münasebetiyle aradan kalkar, fena mı!

Yazarın Tüm Yazıları