Paylaş
“Ördeğime kaz diyorlar
şu feleğe yaz diyorlar
kime derdimi söylesem
bu dert sana az diyorlar...”
Türkünün devamında ‘bir inişin dibinde’, ‘bir yokuşun başında’ olmaktan da yakınılıyor gerçi.
Fakat Suriye’de geldiğimiz nokta bir inişin dibine, bir yokuşun başına benzetilebilir mi, henüz karar veremedim. Orası tartışmaya açık sanırım.
Gelin görün ki ördeğimize kaz dedikleri ve bunun da canımızı fena halde acıttığı muhakkak. Bu hususta herhangi bir tartışmaya mahal bulunmuyor, gün gibi aşikâr.
Uşaklı bir felekzedenin bahtsızlığına yakılmış bu türkü, bizim dış politikadaki dertli, efkârlı halimize de tercüman oluyor.
* * *
Vaziyet ortada.
Bizim ‘terör örgütü’ dediğimize, dost ve müttefik bildiklerimiz ‘IŞİD’e karşı etkili savaşçı’ diyor.
Israrlı bastırmalarımıza, diplomasinin göbeğini çatlatarak yürüttüğümüz tüm ikna çabalarına rağmen ‘Nuh’ diyor da bir türlü ‘peygamber’ demiyorlar.
Sorsanız, terörle mücadelede kayıtsız şartsız yanımızdalar.
Sorsanız, Ankara’da kalbimizden vuran intihar saldırısına karşı bizimle sonuna kadar işbirliği ve dayanışma içindeler. Desteklerini zinhar esirgemiyorlar.
Ama canlı bombanın azmettiricisine gelince... PYD bağlantısını da PYD’nin bir terör örgütü olduğunu da mümkün değil kabule yanaşmıyorlar.
Terörle savaşta hep birlikte aynı saftayız, ortak cepheyiz sorsanız. Aramızdan en ufak bir görüş ayrılığı sızmıyor.
Fakat teröristin kimliğini tespite gelince ayrı tellerden çalıyoruz.
Bizim teröristimiz, onların Suriye’deki silah arkadaşı, IŞİD’le savaştaki güvenilir ortağı, kara harbindeki yılmaz askeri, gözü kara piyade gücü.
‘Bizimle dostluk hüviyetinizi kaybedersiniz’ bile diyoruz, ne restler çekiyoruz, yine de tınmıyor, vazgeçmiyorlar.
Ortak bir anlayış yakalayamıyoruz.
Çırpınmalarımızı gördükleri halde ıstırabımızı anlamıyorlar. Anlıyorlarsa da anlamazdan geliyorlar.
* * *
Şimdi Suriye barış görüşmeleri için yeniden masa kuruluyor.
27 Şubat’tan itibaren saldırmazlık anlaşması uygulanacak. Agresyonlar karşılıklı durdurulacak.
Çatışma yasağı, IŞİD’le Nusra’yı yine kapsamayacak. Çünkü onlar herkesin ortak teröristi, atış serbest olacak.
PYD ise ateşkesle birlikte dokunulmazlık kazanacak. Çünkü terörist diye tanıyan tek biziz.
Özetle bir çizgi çekilecek. Muhaliflerle Esad rejimi, ABD’yle Rusya gibi savaşan, çatışan tarafların hepsi aynı hizaya dizilecek.
Karşıda da sadece ortak düşmanlar IŞİD ve Nusra kalacak.
Bu içtimada bizim durduğumuz yer ise hâlâ karışık.
Kesin olarak IŞİD’e karşı taraftayız. Ama bizim tarafta toplananlarla da tam olarak aynı çizgide değiliz.
Onlar IŞİD’le Esad arasında bir temel tercih yapıyorlar.
Biz Esad’ı geçtik, IŞİD karşıtı cephe içinde PYD ile Türkiye arasında bir seçimi zorlamaya indirgedik ihtilafımızı.
Uçak düşürülmeden önce olsa, ABD’yi kızıştırmak için Rusya’yla yakınlaşma kartını oynardık.
Dengeler değişti.
Rusya seçeneği artık kapalı.
Rusya’ya gel gel yapmak için ABD’ye de yaklaşamıyoruz. Çünkü PYD girdi aramıza.
Oynayacak denge kalmadı.
* * *
ABD ne yardan ne serden, ne bizden ne PYD’den geçiyor.
Rusya, PYD’yi göstere göstere bize karşı kullanıyor.
Esad aradan sıyrıldı sıyrılacak.
Biz ise PYD engeline takıldık, aşamıyoruz.
Babil kulesi trajedisindeki dil karmaşası gibi, dostlarımızla konuşmalarımız anlaşılmaz bir kuş diline döndü.
Hem terörle mücadelede omuz omuzalar bizimle.
Hem de PYD’nin terör örgütü olarak tesciline gelince başlarını diğer tarafa çeviriyorlar.
NATO’nun ikinci, dünyanın dördüncü büyük ordusuyuz.
Bir avuç PYD savaşçısını gözden çıkarmayıp bizi yalnız bırakıyorlar.
PYD’nin ne olduğunu bildikleri halde inkar ederek, aleni bir gerçeği ispata harcatıyorlar enerjimizi.
Amaç da zaten onlar Suriye’de yol alırken zorluk çıkarmayalım diye bize patinaj çektirmek olmasın?
Ördeğimize, bizi ördek anlaşmazlığıyla oyalamak için kaz diyor olmasın yahu bunlar?
Paylaş