Paylaş
3 gün oldu, hadise esrarını koruyor.
Adamımız, magazinciler tarafından görüntülenirken “paniklemiş”.
Eldeki tek somut done, bir fotoğraf karesi. Yorumu size kalıyor artık, hayal gücünüze.
Yaratıcılığınız nispetinde döşenebilirsiniz resim altına, masa başı asparagasçılığına kadar yolu var.
“Ürkek Ceylan” başlığı, sizden evvel kullanıldı yalnız, tekrar olmasın.
* * *
Adam kaçamak yaparken mi yakalanmış, hayır.
Altyazıya göre yanındaki kadın kendisiyle aynı soyadı taşıyan nikâhlı eşi, üstelik o saklanmıyor, gayet de rahat, gözleri gülüyor, en ufak bir tedirginlik belirtisi yok üzerinde.
Adamın da saklayacağı gizli kapaklı bir işi, utanıp sıkılacağı bir durumu yok vakıa.
Ve fakat belki mahcup mizaçlıdır, belki özel hayatıyla gündeme gelmek istemiyordur, belki magazin figürü haline getirilmekten kaçıyordur, belki yüzünün tanınır bilinir olmasından hoşlanmıyor, belki çarşı pazar gezerken peşine kamera takan ünlüleri protesto ediyor, belki de onaylamadığı türden magazin haberciliğine tepkisini bu yolla gösteriyordur.
Belki de hiçbiridir, üşüdüğü için kapüşonunu başına çekmiş, o sırada yüzünü silmek için kolunu kaldırmıştır. Yüzünü kapatıyor gibi görüntülendiği o fotoğraf, belki de tamamen bir tesadüfün eseridir.
Bu ihtimallerin hepsi doğru da olabilir, yanlış da. İşin aslı nedir bilmiyoruz, magazin haberleri bu hususta bir şey demiyor.
* * *
Sinemamızın medar-ı iftiharı Nuri Bilge Ceylan, Nişantaşı dolaylarında maaile takılırken objektiflere rastgelmiş.
Magazin sayfalarındaki fotoğraf ve altındaki yazı, o anda yüzünü saklamak gibi tuhaf bir işe kalkıştığını söylüyor.
Nişantaşı’nda görülmüş olmaktan mı rahatsızdı acaba, niye telaş etti ki?
Son filmine dikkat çekebilmek için garip davranmış olabilir mi derseniz, ne münasebet! Kış Uykusu, bu ay Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye almaya en yakın aday.
E zaten, Recep İvedik’ler veya Eyyvah Eyvah’lar gibi zehir gişe filmleri de yapmıyor ki bundan ötesi olsun. Hasılat değil, ödül toplamak peşinde...
Ayrıca, iki magazin ekinde, üç-beş sitede haber olmak için böyle malzeme vermeye ihtiyacı mı vardı? Acar manken mi ki bu kabil turfalıklara tevessül etsin?
Daha çok konuşulmaksa mesele, adı yeterdi, işi yeterdi kendinden bahsettirmeye.
Dışarıda sanatıyla değer bulurken ülkesinde sadece Nişantaşı gezmesiyle mi hatırlanacaktı?
* * *
Sorular soru içinde, cevap hanesine bakıyorsunuz, koca bir hiç.
Beynelmilel festivallerde yüzümüzü ağartan adam, neden yüzünü saklıyor?
O fotoğrafı çekip altına o şaşkınlık notunu düşen arkadaşlar, arkasını getirmedi haberin. Yadırgadılar, garipsediler, afişe ettiler ama adamın sıkıntısı neydi diye merak etmediler.
Bu vaziyet, Nuri Bilge Ceylan’ın bir anlam verilmeyen hallerinden daha yadırgatıcı, daha şaşırtıcı, çok daha garip değil mi?
Paylaş