Paylaş
‘Tek başına iktidar olmadı, bakın kaos oldu’ faraziyesinden mi hareket edecek?
İkisine de asılanlar var. Her iki görüş de, bir şans daha tanınırsa seçmenin 7 Haziran seçim sonuçlarını telafi edeceği inancına dayanıyor.
Her halükârda bir telafi seçimine gidiyoruz. 7 Haziran sonuçlarının ya sağlaması ya da telafisi mahiyetinde olacak.
* * *
Seçmen, yukarıdaki önermelerden ilkini esas alacaksa önümüzdeki seçim, fiilen bir başkanlık referandumuna dönüşecek.
Yok eğer ikincisine itibar edecekse koalisyon için bir referandum yerine geçecek.
Kararında direnebilir seçmen. ‘Hayır, başkanlık sistemini istemiyorum, bundan eminim’ de diyebilir. 7 Haziran’da sandıkta tecelli eden iradesini tashih yoluna da gidebilir...
Aynı durum koalisyon seçeneği için de geçerli. “Tekrar düşündüm ama kararım kesin, bir koalisyon hükümetiyle yönetilmek istediğimden eminim, son kararım budur’ diyebileceği gibi... ‘İstemeden oldu, yanlıştan dönüyorum, reyimi düzeltiyorum, son tercih hakkımı tek parti iktidarının devamından yana kullanıyorum’ da diyebilir...
* * *
Lafı Selahattin Demirtaş ortaya attı. Seçimle birlikte başkanlık sistemini de halka resmen sormayı teklif ediyor.
Bu gerçekleşmeyebilir. Pusula üzerinde açıkça sorulmayabilir seçmene.
Fakat artık fiilen bir referanduma doğru gittiğimiz muhakkak.
Çünkü Demirtaş, ‘fiili başkanlık darbe midir değil midir’ gibi neticesiz çekişmelere dolanmadan, boş polemikçilik yapmadan, ustaca bir karşı atak geliştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sistem fiilen değişmiştir” çıkışını fırsata çevirdi ve ‘referandum’ restiyle tartışmayı fiilen kendi minderine çekti.
‘Seni başkan yaptırmayacağız’ kampanyasına kaldığı yerden devam edecek demektir. Yüzde 13’lük oyunu konsolide etmek için daha garantili bir yol bulamazdı.
Başkanlık tartışmasının seçim gündemini domine etmesi, tepkileri ağız dalaşından öteye geçemeyen diğer partilerin de işine gelecektir.
Aksi takdirde, tek parti iktidarıyla koalisyon arasında bir tercihe zorlanacaktı seçmen. O da açık ara birinciliğe en yakın olana, dolayısıyla AK Parti’ye yarayacaktı.
Oysa vatandaşı ‘Erdoğan başkan olsun mu, olmasın mı’ ikilemiyle baş başa bırakmak, onlar için çok daha avantajlı, bir strateji.
Düşünsenize, istikrar açısından ideal hükümet modelinin koalisyon olduğuna kimi inandırabilirlerdi? Çoğunluğu buna ikna etmek zorunda kalacaklardı. Bu yükten kurtulmaları bile başlı başına büyük bir imkân sağlamaz mı onlara?
Kendilerini daha kolay anlatabilecekleri, seçmenin kafasını karıştırmalarına çok daha müsait bir alanda cereyan edecek şimdi yarış.
Ayrıca denenmiş ve sonuç alınmış olması da cabası.
* * *
Şöyle de bakın:
7 Haziran seçim sonuçları bir kazaydıysa...
Bir şans daha verilirse seçmen bunu telafi etmeye hazırdıysa...
Bin pişman halde, hatasını düzeltmek için sandığın yolunu gözlüyorsa...
Telafi etmeye can attığı şey nedir: AK Parti’yi tek başına iktidardan etmek mi? Başkanlık sistemine geçit vermemek mi?
Bu sorunun cevabı, tekrarlanacak seçimin ana gündemini de muhtemel sonucunu da belirleyecek.
Seçmen istemeden bir şey yaptı diyelim. Neydi o?
Soruyu doğru sormazsanız, doğru cevaba ulaşamazsınız.
Madem gayriihtiyari yanlış yaptığını düşünüyorsunuz ve teyiden son kararını soracaksınız; ortada iki sonuç var. Birinden birini seçmek zorundasınız. Neyi düzeltmesini isteyeceksiniz seçmenden? Yol açtığı sonuçlardan hangisini telafi edecek?
* * *
7 Haziran, başkanlık sisteminin fiili referandumuydu aynı zamanda.
Bu seçim, yine başkanlık sisteminin referandumu mu olacak?
Seçmenden iyi düşünmesini, bir daha değerlendirmesini, takdirini gözden geçirmesini mi talep edeceksiniz?
Öyleyse seçmenin yaptığını beğenmediği ve maksadını aştığı fikrinden yürümeniz yetmez.
Sözüm, ‘Başkanlık olmadı bakın kaos oldu’ propagandasına bel bağlayanlaradır. Fazla güvenmesinler, tek başına çalışacak gibi durmuyor.
Paylaş