Kürtlerin zor seçimi: Erdoğan mı Demirtaş mı?

İKİ eğilim öne çıkıyor.

Haberin Devamı

Biri, ‘Çözüm Süreci’nin devamını, Tayyip Erdoğan’ın siyasi geleceğinde görüyor. Güçlü ve kesin bir galibiyetle ilk turda seçilmesini bu yüzden önemsiyor.
Bu akımı, İhsan Arslan temsil ediyor.
Diğeri, çözüm sürecini tehlikede görmüyor. “Nasıl olsa Tayyip Erdoğan kazanacak, bari ilk turda güçlenerek çıkmasın, ikinci tura kalsın” diye bakıyor ve Kürtlerin sayısını göstermek için bu seçimi fırsata çevirmek istiyor.
Bu akımı da AK Parti’den yeni istifa eden Dengir Mir Mehmet Fırat temsil ediyor.
Kısacası iş şuna kaldı: Cumhura başkan mı seçeceğiz, nüfus sayımı mı yapacağız, ona göre...


* * *

Kürtler kime, niye oy verecekler?
Geçen hafta, AK Parti’de siyaset yapan iki isim, net çıkışlarla saflarını seçti ve gerekçelerini deklare etti.
Biri, çözüm sürecini taçlandıracak bir cumhurbaşkanı seçmek için oy kullanacak. Diğeri, Kürt seçmenin sandıkta tam kadro sayılabilmesi için...
2 dönem Diyarbakır milletvekilliği yapan AK Partili İhsan Arslan’la uzun süre AK Parti’de yönetici olan Dengir Mir Mehmet Fırat, fikren yakın bilinirlerdi. İyi ahbaptılar.
İlk kez görüşleri alenen çatışıyor. Sadece siyaseten karşı karşıya gelmiyorlar, sadece fikren ters düşmüyorlar, kritik bir kavşakta yolları da ayrılıyor.


* * *

Haberin Devamı

Neden Demirtaş, neden Erdoğan?...
Dengir Bey’in, HDP adayı Selahattin Demirtaş’ı tercih nedeni şu:
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kürtlerin oyu çok etkin olacak, yani doğru hareket edilirse ağırlıklarını gösterebilirler.
Ben hiçbir zaman PKK’lı olmadım, yani Marksist-Leninist bir siyasete ve şiddete de inanmadım ama her şeye rağmen cumhurbaşkanı seçiminde oyum Selahattin Bey’in lehine olacak.
Çünkü bu iki turlu bir seçim. Hepimiz oy versek bile Selahattin Demirtaş’ın seçilmesi mümkün değil ama Türkiye’de yüzde 20 Kürt varlığı söz konusu ve bu seçim bu varlığı gösterme konusunda çok önemli.
İlk defa böyle bir fırsat doğuyor ve ben bir Kürt olarak her ne kadar farklı bir düşüncem olsa da oyum Selahattin Bey’den yana olacak.”
Bu da İhsan Arslan’ın kamuoyuna açık mektubundan:
“Eski Türkiye’de, Kürtçe konuşmanın ve Kürtçe şarkı dinlemenin yasaklandığı, Kürt’ün varlığının dahi inkâr edildiği, ‘Ben Kürt’üm’ demenin adeta günah ve büyük suç sayıldığı günleri hatırlıyorum...
OHAL dönemlerini, faili meçhulleri gayet iyi hatırlıyorum. Kürdistan sözcüğünü telaffuz etmenin, Kürtleri muhatap almanın, barıştan bahsetmenin vatana ihanet sayıldığı günleri de hatırlıyorum...
Doğrusu, özel hesabı olmayan herkesin de tüm bu sıraladıklarımı pekâlâ hatırladığına inanıyorum. Unutmayalım ki, halihazırda hüküm süren barış sürecinin devamı ve de başarılı biçimde tamamlanması, hem Kürtler hem Türkler için hayati bir önem arz ediyor.
Nitekim Sayın Erdoğan’ın 10 Ağustos seçimlerini güçlü bir şekilde kazanması, söz konusu barış ve kardeşlik projesinin tamamlanmasını mümkün kılacak; bunun aksi ise süreci sekteye uğratacaktır. MHP’li bir iktidar ya da gücü sınırlı bir HDP ile sürecin devam ettirilemeyeceği gün gibi ortadadır.
Bu nedenledir ki 10 Ağustos seçimlerini, bir Kürt sayımı biçiminde görme yanlışlığına düşmemek büyük önem taşıyor. Tam tersine asıl hedef, açılım ve çözüm sürecini başarı ile taçlandırabilecek bir siyasi irade ve liderliği, azami düzeyde desteklemek olmalıdır.
Bu noktada, Kürtler ve Türkler olarak ortak bir geleceği hep birlikte inşa etme kararlılığımızda gerçekten samimi isek Sayın Erdoğan’ı desteklemekten başka çaremiz bulunmuyor...”


* * *

Haberin Devamı

Erdoğan kazanacak da nasıl kazansın; eli zayıflatılsın mı, güçlendirilsin mi?...
Kürt siyasetinin, getirilip sıkıştırıldığı açmaza bakın. Nasıl akıllıca bir strateji, ne büyük siyasi hesap ama.

Yazarın Tüm Yazıları