Kod adı ‘bayrak’

“KENDİM için bir şey istiyorsam namerdim” derdi Süleyman Demirel.

Haberin Devamı

Her seferinde de ahaliden, en aşağı bir başbakanlık isterdi.
Siyasi mizah, hazırcevaplıkta aşağı kalır mı? Demirel’in cerbezeli ağzına repliği cuk diye oturtmuştu: “Kendim için bir şey istiyorsam namerdim’ diyen adam ne istiyor?..”
Kim konuşsa, ‘milli değer’ ve ‘ortak sembol’ diyerek başlıyor lafa.
Öcalan ve Sebahat Tuncel bile bayrağa saldırıyı kınıyor, kabul edilemez buluyor.
Çözüm Süreci’ni sabote etmeye dönük bir provokasyon olduğu ortada. Öyleyse neden her kafadan ayrı bir tepki çıkıyor?
Hülasası, ‘bayrak’ diyen ne istiyor yahu?

***

Sorsan, maşallah kimse barıştan başka bir şey istemiyor. Barış ve demokrasi, muhalefetinden iktidarına tüm kesimlerin ortak talebi.
Fakat ne hikmetse her provokasyon girişimi, her sabotaj kolayca bitme noktasına getirebiliyor süreci. An meselesi, ipler koptu kopacak... Tüm aktörler, her an silahına davranabilirmiş gibi el tetikte bekliyor.
Aksini dileyen yok, ama ‘barış’ iradesi pamuk ipliğine bağlı, ‘demokrasi’ talebi namlunun ucunda sanki.

***

Dün partilerin grup toplantıları vardı. Başbakan’dan Kılıçdaroğlu’na, Devlet Bahçeli’den Sebahat Tuncel’e hepsi konuştu.
Genelkurmay’ın izahatıyla birlikte buyurun söylediklerine bakın, acaba ne istiyorlar?

“Savaşta ne çıkarımız var, biz barıştan başka bir şey istemiyoruz” diyen, ne murat ediyor mesela?
İpucu: Aynı zamanda yol kesme, araç yakma ve dağa adam kaçırma eylemlerini de savunuyor mu, yoklayın. Terör ve şiddete bahane uydurup uydurmadığı hemen çözülsün.

Öcalan başta, HDP ve Kandil cenahı ‘bayrağa saldırı’yı reddederken askeri nizamiye direğine çıkıp gönderden bayrak indiren PKK’lı ne istiyor?
İpucu: Çözümün arkasındaki siyasi iradeyi sıkıştırmak adına cesaretlendirilmiş ama ters tepince inkâr edilen tehlikeli bir provokasyon mu kokuyor, ona yoğunlaşın.

“Sayın paşa sizler başbakanın peşinden sürüklenirken vatan elden gidiyor farkında mısınız?” diyen, neyin peşinde koşuyor?
İpucu: Sayın paşaların sivil otoriteye tabi olmadığı düzene ‘askeri vesayet’ dendiğini... Ve kimsenin açıkça ondan yana olmayı göze almadığını aklınızda tutun, tamamdır.

“Aman Çözüm Süreci’ne bir şey olmasın da ne olursa olsunmuş... Silahlar sussun, insanlar konuşsunmuş... Çocukmuş, provokasyonmuş...
Şayet devlet yaşayacaksa, bayrak direğine çıkan had bilmezin alın çatından devrilmesi de haktır, hukuktur, şaşmaz adalettir” diyenin muradı ne ola ki?
İpucu: Barış ve çözüme kuşkuyla yaklaşan kitleleri kızıştırma ve kışkırtma söylemlerini hatırınıza getirmeyi deneyin.

“Bayrak inecek, bunların hepsi seyredecek. Şimdi bugün grup toplantısında celallenmiş. Bayrak nasıl inermiş, asker hesabını verecekmiş. O bayrağı oradan sen indirdin sen” diyenin temel içgüdüsü ne peki?
İpucu: Çözüm Süreci’ne destek atan dürtülerle karşılaştırın, benziyor mu?

“Neymiş? Çözüm Süreci’ni sekteye uğratmayalım. Ne demek ya? O bayrağı indireni, neyse alacaksın indireceksin gereğini de yapacaksın. Yapmıyorsan da sorumlusun” demenin kaba tercümesi nedir?
İpucu: Çözüm Süreci’nin üstüne titriyor gibi bir izlenim verip vermediğine dikkat kesilin.

“Çocuklar ve kadınlar kullanılarak provokatif maksatlı yapıldığı, sivil ölümlerin amaçlandığı ve böylelikle kitlesel eylemlere zemin hazırlanması istendiği değerlendirilen ve tahammül sınırlarını zorlayan bu tür eylemlere karşı serinkanlı davranılmaya gayret sarf edilmektedir” diyenin eksik koyduğu ne olabilir?
İpucu: Süreci provokasyonlara açık tutmanın sahadaki sorumluluğu kimdeydi, unutturuluyor olmasın!

Yazarın Tüm Yazıları