Paylaş
Tek vücut olmadan atlatabilir miyiz bu terör kampanyasını?
“Teröre karşı ortak mücadele etmeliyiz, CHP olarak her türlü katkıyı vermeye hazırız” diyen anamuhalefet liderini yuhalatarak başarabilir miyiz?
Muhalefeti terör örgütüyle yan yana göstererek hakkından gelebilir miyiz bu hain bombaların?
Teröristleri silah bırakıp legalize olmaya teşvik edecekken... Siyasileri kriminalize ederek kesebilir miyiz dağa çıkışların önünü?
20 yıldan fazladır iktidar yüzü görmemiş CHP’ye faturayı keserek üstesinden gelebilir miyiz?
‘Belki’ diyorsanız, bu yolla bir sonuç alınabileceğini düşünüyorsanız, yaklaşın ve kulak verin bana.
***
AK Parti iktidarının ilk yarısında yoğun biçimde denendi bu yöntem.
Şehit cenazelerinde türlü kışkırtma ve taşkınlıklar sergilendi.
Şehit kanlarının hesabı AK Parti’den soruldu. Başbakan Erdoğan’ın çelenklerine saldırıldı. Aleyhinde sloganlar atıldı.
Bindirilmiş kıtalara ‘katil’ diye bağırtılıp çağırtıldı.
Cami avlusuna algı mühendisliği sokuldu.
Şehit cenazeleri üzerinden toplumu kamplaştırma siyaseti güdüldü.
Şehitlerin acısı siyasi çıkarlar için sömürüldü, iktidarı sıkıştırmak için kanırta kanırta istismar edildi.
Hükümet ve AK Parti yetkililerinin karşısına, gittikleri her taziyede, her cenazede bu tür planlı, organize kişiler çıkarıldı.
Ama her seferinde gazete ve TV haberlerine münferit öfkeymiş, spontane tepkiymiş, şehit yakınlarının infialiymiş gibi yansıtıldı.
Türkiye ne hayır gördü peki o psikolojik harekâtlardan?
***
Terör mü yenildi?
Yeni şehit cenazelerinin gelmesi mi önlendi?
İktidar mı devrildi?
Yapanların yanına kâr mı kaldı?
Siyaset mühendisliği mi kazandı?
Algı operasyonlarını mı yedi bu millet?
Ben size söyleyeyim; terörle mücadeleyi zaafa uğratmaktan başka hiçbir halta yaramadı.
Aynı şeyi yapanlar, bugün de farklı sonuç beklemesin.
Anamuhalefet partisini, topluma terör destekçisi gibi göstermeye dönük eylemler, terörle mücadeleyi güçlendirmez.
Çünkü birliğimizi, beraberliğimizi, teröre karşı ortak duruşumuzu güçlendirmez.
Olsa olsa toplumu bölmeye, parçalamaya, kamplaştırmaya yarar. O da terör örgütünü sevindirir.
Dağdakilerin isteyip da yapamadığı, arayıp da bulamadığı fırsattır. Ekmeklerine yağ sürüp altın tepside servis etseniz daha iyi.
***
Dün Fatih Camisi’nin avlusunda yaşanan provokasyonlar dilerim bir daha tekrarlanmasın, bu son olsun.
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı kutluyorum.
Silah arkadaşlarını toprağa verirken, en acılı anında bile sağduyuyu elden bırakmadı. Yerinde müdahalelerle taşkınlıkların büyümesinin önüne geçti.
Aynı basiret ve duyarlılığı, şehit cenazelerine nezaret eden askeriyle polisiyle bütün güvenlik bürokrasisinden, kaymakamı valisiyle bütün mülki amirlerden ve iktidarı muhalefetiyle bütün siyasetten beklemek hakkımız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık sık tekrarladığı üzere... En ‘bir olmamız, iri olmamız, diri olmamız’ gereken günde bizi bölüp parçalara ayırmak, birbirimize düşürmek isteyenlere göz açtırmasınlar.
Aramıza nifak sokmak, şehit cenazelerinde sıklaştırmamız gereken safları bozmak isteyenlere fırsat vermesinler.
Siyasi kavgalarımızın cami avlularına taşınmasına izin vermesinler.
Şehit cenazelerinde kenetlenmemize göz koyanlar, orada bile birleşmemizi istemeyenler var, bilsin ve uyanık olsunlar.
Bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük, şehitlerimizin arkasında hep birlikte saf tutamamamızdır, bunu hiç unutmasınlar.
***
Yuhalatıldıkları dönemde hep şöyle derdi AK Parti sözcüleri; terörle mücadele partiler üstü bir meseledir. Siyasi rekabet ve çekişmelerin dışında tutulması gereken bir ulusal güvenlik meselesidir.
Terörle mücadelenin siyasete alet edilmemesi gerektiğini, dilleri döndüğünce anlatmaya çalışırlardı.
Cami avlularında siyasi şovlara, şehit cenazelerinin istismarına bütün benlikleriyle karşı çıkarlardı.
Aynı duyarlılığı şimdi de beklemek hakkımız değil mi?
Paylaş