Paylaş
Kemal Kılıçdaroğlu, tam da bunu söylüyor. Ne eksik ne fazla...
Kendisinin ve partisinin adım adım izlendiğini, her an tekinsiz gözlerin takibi altında olduklarını kimi bulsa anlatıyor. Denk gelen herkese şikâyet ediyor etrafta dönen esrarengizlikleri.
Gizemini hâlâ korusa da kayıtsız kalınamayacak bir boyuta ulaştı hadise.
Korkarım; çatı arasından gelen tıkırtılardan, çalılıklardan çıkan hışırtılardan bile huylanacak yakında, ramak kaldı.
En son, dün Radikal’den Ezgi Başaran yazdı aralarında geçen konuşmayı. Vahim ötesi...
* * *
Kim tarafından dinlenip izlendiğini düşünüyor acaba?
“Tam olarak MİT diyemem” diyor.
Peki kim öyleyse?
“MİT değil de diyemem” gibi bir cevap veriyor buna da. Motamot şöyle:
“MİT’in içinde ya da MİT’e bağlı ama AKP’ye hizmet eden bir birim tarafından dinlendiğimizi düşünüyorum...”
O da neyin nesidir ki?
“Burada farklı bir oluşumdan söz ediyorum. Bir siyasi partiye hizmet veren bir istihbarat birimi oluşturulmuş. Bunun Almanya’daki versiyonuna Gestapo deniyor.”
Gestapo mu?... Şu, Hitler’in 1945’te lağvedilen gizli polis teşkilatı gibi bir yeraltı şebekesi mi kurdu yani AK Parti, CHP’yi bir gölge gibi izlesin diye?
Hem ‘Evet’ hem ‘Hayır’ anlamına gelen, ağızda boğulan, karından konuşmaları andıran bir cevabı var bu sorunun, ‘Havet’imsi ama ‘Havet’ de değil...
* * *
Macera devam ediyor. Zehir hafiye Sherlock Holmes karakterini kuran Sir A. C. Doyle duysa kıskanırdı bu kuruntuların gerisini...
Ne tür tuhaflıklara bulaşıyor mesela bu karanlık herifler?
“Vekillerimizi fişlediler, tüm telefonlarımız dinleniyor. Bana yumruk atılması ve ayakkabı fırlatılması olayları da onların işi...”
Haa... Kesin bilgi mi, yayalım mı Kemal Bey?
“Ezgi Hanım ciddi bir sıkıntımız var, elimizde somut bir veri yok. Çünkü bu tür kuruluşlar düz beyaz kâğıda karalanmış bir takım görevleri icra ederler. Yani iz bırakmazlar...”
Eyvahlar olsun, kaçırdık mı yani elden... Nereden musallat oldu ki bunlar size Kemal Bey, ne istediler CHP’den?
“Amaçları bizim ne düşündüğümüzü, projelerimizi ve stratejilerimizi öğrenmek. Elimizden geldiğince önlem alıyoruz açıkçası. Dikkat ediyoruz. Ama takdir edersiniz ki tek başına mücadele etmek kolay değil. Karşımızda devletin tüm imkânlarını kullanan bir yapı var...”
* * *
Durup bir bakalım şimdi elimizde ne var...
MİT’e benziyor ama MİT değil...
MİT değil ama MİT’ten ayrı da değil...
Gestapo gibi bir şey. Ama o da değil...
Ne peki?
Kuşa benziyor fakat kuş cinsi değil.
Deveye benziyor, lakin devegillerden de değil. Devekuşu gibi bir şey...
CHP’nin parti toplantılarına kulak kabartıyor, stratejilerini önceden öğrenmeye, projelerini ele geçirmeye çalışıyor...
Gizli komita merkezi gibi bir yer mi afedersiniz bu CHP? Kriptoyla çalışıyor, karışık işler çeviriyor, halka açıklayamadığı sırları var, onların çalınıp seçmene ifşa edilmesinden filan mı korkuyor...
Saklayacağı ne planı-projesi olur ki bir partinin?...
De, öyle de değil...
* * *
Yoksa komita hücresi değil de ona benzer bir şey mi? Biraz Beyaz Saray’ın bodrum katındaki ‘kriz odası’, biraz CIA merkez karargâhının ‘operasyon üssü’, biraz da Ulusal Güvenlik Ajansı NSA’nın bütün dinlemeleri depoladığı ‘kozmik oda’ gibi bir şey...
Hiçbiri değil de hepsinin arası bir şey, NASA gibi mi ya da?...
Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi değil miydi fakat o? Hay aksi, tutturamadık mı yine?...
Bu esrarengiz karartıların üstüne gidelim mutlaka gitmesine de, nasıl kıstıracağız Gestapoları, neresinden tutarak başlayacağız, ele avuca gelmiyor ki evham.
Paylaş