Kılıçdaroğlu’nu aratacak ne var?

Kılıçdaroğlu’nu aratacak ne var?

Haberin Devamı

BAHÇELİ’nin kendi analizinden gidelim.
Erdoğan koalisyon istemiyorsa...
Davutoğlu da Erdoğan’ın telkin, tembih ve yönlendirmeleriyle ağırdan alıyor, zamana oynuyor, gün doldurmak için oyalanıyorsa...
Oyun planını böyle tespit ediyorsanız...
Temel teziniz buysa...
Kafanızda hiçbir şüpheye yer kalmamışsa, bundan adınız gibi eminseniz...
Ve bu planı bozmaya azmetmişseniz...
Erken seçimi yaptırmamaya ahdiniz varsa...
Ne yapıp ne edip Davutoğlu’nu, Erdoğan’ın yörüngesinden, AK Parti’yi sarayın çekim alanından çıkmaya zorlayacaksanız...
Bir kere bunu kafaya koymuşsanız...
Sizden ne beklenir?


* * *


İki şıklı bir strateji izlersiniz.
Birincisi; azınlık hükümeti dahil, seçim hükümeti modellerine geçit vermezseniz. Kaçış yollarını keser, tavizsiz bir tutum içine girer, ‘kapı duvar’ politikası izlersiniz.
Her ne surette olursa olsun yumuşamaya yanaşmaz, yakınlaşmanın ihtimaline bile kapı aralamaz, en ufak bir umut vermezsiniz.
MHP de bunu yaptı.
Bu uğurda AK Parti’yi CHP’ye mecbur etmesi bile anlaşılabilirdi.
‘Toplumsal yarılmaya en iyi gelecek reçete, ikisinin uzlaşmasıdır’ derdi.
Ülkenin acilen bir ‘büyük uzlaşma’ya ihtiyaç duyduğunu, bunun gerçekleşmesi için aradan çekildiğini, iktidara ortak girme fırsatından feragat ettiğini söylerdi.
Söyledi de nitekim...
Kendisinin kurmadığı koalisyonu AK Parti’yle CHP’ye kurdurmayı en birinci vazife edindi.
Sıkıştırmak için her gayreti gösterdi, her baskıyı kurdu, bütün gücüyle itekledi.
Fakat olmadı. A şıkkı gerçekleşmedi.
O halde iş başa düştü demez misiniz? Misyonu tamamlamak üzere B şıkkına geçmez misiniz?


* * *

Haberin Devamı


İşte bunu yapmıyor MHP.
Davutoğlu’nu başından beri gönülsüz davranmakla suçluyor. Ama kendisi de ‘erken seçim’i gündemden kaldıracak son role gönüllü yazılmıyor.
‘Ben ne güne duruyorum, bir ihtimal daha var, o da MHP’yle koalisyon yapmaktır, bu saatten sonra olmazsa olmazım yok, tutumumu yeni şartlara göre revize ettim, ülke menfaati söz konusuysa AK Parti’yle her başlığı konuşmaya hazırım’ demiyor, blokajını kaldırmıyor.
‘Kapım açık, fakat gelirseniz ancak bir çayımı içer kalkarsınız o kadar’ havası vurmaya devam ediyor.


* * *

Haberin Devamı


Mesele seçimi engellemekse Kılıçdaroğlu üzerine düşeni yaptı.
En fazla, süreli bir seçim koalisyonu önerildiğinde masadan kalkmak yerine neden süreyi tartışmadığını sorgularsınız.
Velev ki 3 ay vadeli bir seçim koalisyonu istedi Davutoğlu. Velev ki son teklifi buydu...
Madem “Anlaşamayacağımız başlık yoktu” diyor. Madem belli başlı reform ve icraat kalemlerinde mutabık kalmışlardı. Madem iş, hükümetin görev süresine kalmıştı, gerisi tamamdı...
Neden bunun üstüne gitmedi? Neden süreyi uzatacak bir karşı teklif getirmedi de 4 yıllık olmasında diretti?
4 yıllığına olmuyorsa bir yıllığına, ne kadarı sığarsa o kadar reform ve icraat yapacak bir ortaklık kurmayı deneyemez miydi?
Her şeyin ortasını buldular madem, bunun da ortasını bulamazlar mıydı?
Kılıçdaroğlu’na çıkarılacak tek eksiklik bu.
Uyumsa uyumlu götürdü. Geçimse geçimli bir profil çizdi.
CHP’nin Erdoğan saplantısı, MHP’ninkinden daha mı azdı? Takılmadı. Esneklik gereken yerde esnedi.
Sonuçta aralarındaki sert kavgalara, çatışma geçmişlerine, aşılmayacak siyasi farklılıklarına rağmen oldurmaya baktı. Görüş ayrılıklarını, biçilecek süreye kadar düşürdü.
‘Varsın, ihtilafları bununla’ kalsın dedirtti.
Masadan kalktıktan sonra da Davutoğlu’na sallamadı, arkasından atıp tutmadı.
Zor kurdukları o köprüyü, umduğunu bulamayınca bir hışımla kaldırıp atmadı. ‘Nasılsa anlaşma yok’ diye muhatabını sarayın yörüngesinden çıkmamakla suçlamaya başlamadı.


* * *

Haberin Devamı


Oysa MHP’yle AK Parti taban tabana zıt siyasi kutuplar da değil.
Fakat Bahçeli, AK Parti’ye Kılıçdaroğlu’nun saydırmadığı pöstekiyi saydırmakta kararlı. Hâlâ ‘Benim elime kalmayacaktınız, o konuyu CHP’yle aranızda çözecektiniz’ noktasında.
Önceliği kutuplaşmayı bitirmek, amacı seçimi engellemektiyse, Kılıçdaroğlu’nu niye aratıyor?

Yazarın Tüm Yazıları