Paylaş
Ortadaki kanlı bilançonun suçlusu hükümettir. Sert dilini usulca yere bırakmalı, sokakları ve asayişi devrimci örgüt kuvvetlerine derhal terk etmelidir.
***
Dediğim gibi en yüksek sorumluluk bilincini buldum, Amerika’lardan gazel okuyorum.
“Kobani düşebilir, kurtarma önceliğimiz Kobani değil petrol rafinerileridir” diyen ABD Dışişleri Bakanlığı’nın gaflar prensesi Jen Psaki’si gibi bakıyorum kendi sokağıma...
Hani “PKK da IŞİD de terör örgütüdür ama bizim için öncelikli tehdit IŞİD’dir, PKK değil” diyen pişkin Psaki gibi...
Bir yandan IŞİD mevzilerini havadan bombalayan... Fakat bir yandan da karada Kobani’yi savunan PYD ile ‘teröristlerle direkt temas kurmama prensibi’ doğrultusunda koordine olmaktan kaçınan ABD’nin resmi ağızları gibi...
Devletin kolluk gücüyle sokakları kasıp kavuran şiddet gruplarına eşit mesafeden konuşan... 37 cana mal olmuş olaylar için “Demokratik eylemleri ve ifade özgürlüğünü destekliyoruz, tarafları karşılıklı olarak şiddet kullanmaktan uzak durmaya çağırıyoruz” diyebilen temiz kalpli, saf ve duyarlı Jen Psaki gibi...
Ferguson olaylarında Amerikan polisiyle ulusal muhafızları, şiddet kullanmadan çiçekler ve gülücükler saçarak sokakları nasıl zapturapta aldıysa... Polis ve jandarmadan da, şiddet gösterilerine öyle şirince müdahale etmesini isteyen şaşkın ABD sözcüleri gibi...
***
İsterseniz Kandil’den de biraz gazel okuyabilirim size.
“Şu andan itibaren taraflar, yani PKK ile HDP’nin ‘alan tutması için’ sokağa döktüğü militanlar ile devletin polisi ve jandarması karşılıklı olarak şiddeti derhal durdurmalı” diyen siyasetin uzman er ve erbaşları gibi...
Hükümetten, benzin istasyonlarını ateşe veren, Kızılay ambulanslarını yakan, taşla kafa ezen, diri diri insan yakan, gördüğü her sakallıyı IŞİD’çi diye kevgire çeviren, bıçakla delik deşik eden o keskin sözlerini yavaşça aşağı indirmesini isteyen HDP’nin ekran sözcüleri gibi...
Halkın boşalttığı, YPG savaşçılarından başka kimsenin kalmadığı, kalmışsa bile sınırdan tahliye imkânının her an mümkün göründüğü Kobani IŞİD’in eline düşerse kadınlara tecavüz edecek, çocukları köle pazarlarında satacak diyerek sokakları galeyana getiren çok ajite sayın eşbaşkan gibi...
37 kişinin hunharca katledildiği sokak olaylarını başlatan çağrıyı yaptıktan sonra “Kimse birbirini öldürmesin, çok endişeliyiz, aman ha kimse şiddet araçları kullanmasın” çağrısını da başkasına bırakmayan pek sağduyulu HDP ağızları gibi...
‘Sivil grupların (yani canına, malına kast edilenlerin) halka (yani şiddet eylemlerini yapanlara) dönük saldırılarının (yani fiziki tepkilerinin) mutlaka önlenmesini’ haklı olarak buyuran ama tersini ne hikmetse dobra dobra buyuramayan... ‘Basına da, partilerine ve yöneticilerine dönük hakaret ve tehdit dili yerine daha mutedil bir dille meselelere yaklaşmasını’ salık veren çok hassas, bir o kadar alıngan ve üstelik mağdur HDP sözcüleri gibi...
***
İran gibi, Rusya gibi bir şey daha istiyorum. Esad’la didişmekten vazgeçsin, IŞİD’e karşı derhal Şam rejimiyle işbirliğine geçsin hükümet...
Bıraksın artık laga lugayı, işler daha fena sarpa sarmadan Suriye politikasını da teslim etsin harfiyen.
Bizim devrimci münevverler tribünü de daha nice böyle kanlı ‘Serhildan’ları Washington’lardan, Moskova’lardan, Tahran’lardan, Kandil’lerden maç izler gibi kurularak izlemeye devam etsin.
Paylaş