Paylaş
Şöyle işliyor:
Dokunulmazlık oylamasında ‘hayır’ oyu verdiği için CHP, HDP ile bir kefeye girdi.
HDP zaten PKK’yla aynı şeydi, aralarında bir fark yoktu.
Öyleyse CHP’nin de PKK’dan farkı kalmadı. Üçünü eş tutmak, birlermiş gibi muamele etmek haktır, hepsine terör suçlamasıyla yüklenmekte hiçbir sakınca yoktur, vurun abalıya...
***
Bu mantık düzeneğinin, terörle mücadeleye doğru hizmet edip etmeyeceğinden emin değilim.
CHP’yi de HDP-PKK kampına itmenin zararı mı dokunur, faydası mı?
Siyasi kamplaşmayı terörle mücadele eksenine oturtmak, terörle mücadelenin kendisini nasıl etkiler?
Tartışmaya açık...
Ancak yukarıdaki mantığın sonuçlarından biri de artık bu tür tereddüt ve sorgulamalardan men edilmemizdir.
***
Dokunulmazlıkların kaldırılmasına hak verebilir, HDP’lilerin bütün sınırları zorlayarak başka çare bırakmadığına inanabilirsiniz.
Yine de...
Gerekçeleri ne kadar haklı da olsa dokunulmazlıkları kaldırmanın terör örgütünün istismarına kapı açacağını, ekmeğine yağ süreceğini, eline koz vereceğini düşünemez misiniz?
Görüşlerden bir görüş olarak eskiden bu da benimsenebilecek meşru seçenekler arasında yer alıyordu.
Artık mönüden kaldırılmış bulunuyor. Bu analiz, bu düşünüş biçimi kriminalize edilmiş, meşru seçenekler arasından çıkarılmış oluyor.
Tek geçerli, tek meşru analiz var. O da dokunulmazlıkların kaldırılmasını kayıtsız şartsız savunmak. Bunun dışındaki analizler, terörseverlik kapsamında.
Tek doğru oy var, o da dokunulması yönünde verilen oy, yani lamsız cimsiz ‘evet’ oyu.
‘Hayır’ oyu vermek ya da çekimser kalmak, teröre destekle eş sayılıyor.
***
Hükümferma mantık bu.
Şayet yurt genelinde bütün akıllara bu mantıktaki tek bir aklın hâkim olmasını istiyorsak kaldırmamız gereken bir de cenaze var.
Sırası gelmişken onu da kaldırıp toprağa verelim.
HDP, daha yeni PKK’nın legal uzantısı olmadı.
HDP, Kandil’in vesayetine yeni girmedi.
HDP’nin, özyönetimini ilan edip örgütten özerkleşemediği yeni ortaya çıkmadı.
Ama bunlardan dolayı da bütün o geçmiş zamanlar boyunca HDP’yi kriminalize eden bir aklın borusu ötmedi.
Tam aksine HDP eliyle diğerlerini de legalize etmeyi öneren bir devlet aklının borusu öttü.
Çünkü eğer terör yenilecekse, legal uzantıların da yer altına itilmesiyle bunun başarılamayacağı biliniyordu.
Terörün ancak legalleşmeyi teşvik etmekle bitirilebileceğine inanan bir akıl egemendi.
İllegal unsurların dahi legal hayata geçmesinin önünü açacak düzenlemeler üzerinde çalışılıyor, eve dönüş formüllerine kafa patlatılıyordu.
Silah yerine sandığa başvurmayı, terör yerine demokrasiyle hak aramayı özendirecek yollar aranıyordu.
Siyasi uzantının, dağdakilerin boyunduruğundan kurtulması için uzun ve sabırlı çabalar gerektiği görülüyor, buna göre davranılıyordu.
HDP’yi, PKK’yla bir tutmamaya dikkat ve özen gösteriliyor, sürekli gel gel yapılıyordu.
İşte bu anlayış artık mevtadır, duyduğunuz ses onun salası yerinedir, öten boru önün ölüm ilanıdır, buyurun cenaze namazına.
***
Legal olanı küçültüp illegal cepheyi büyütme devrine geri döndük.
Siyasi uzantıyı zayıflatmanın, silahlı uzantının elini güçlendirdiğini geçmişte çokça tecrübe etmiştik.
Şimdi aynı yöntemi tekrar deneyecek devlet.
Dokunulmazlıkta ‘hayır’ oylarını kriminalize etmenin manası budur.
HDP’yi kazanmaktan umut kesilmesi bir yana... Artık CHP bile HDP ile PKK’nın yanına itiliyor. Daraltılması gereken cepheyi daha da genişletme pahasına...
Terörle mücadeleye hâkim olan mantığa eleştiri ve itiraz, imkânsızlaştırılıyor.
Başka düşünüş ve analiz biçimlerinin kafadan önü kesiliyor.
Ruhuna Fatiha.
***
İntihar bombacısının taziyesine gidenler, terör eylemlerine şanlı direniş payesi verenler, terörist cenazesini şehitlik mertebesine yükseltenler, terörü meşrulaştırıcı bir siyaset gütmekten vazgeçmeyenler bu sonu hazırladı.
Fırsatı, HDP’lilerin pervasızlığı ve fütursuzluğu heba etti.
Amenna...
Fakat dua edelim de kaybeden yalnızca hak edenler olsun, terörle mücadele zemini değil.
Paylaş