Gökçek bir Sarıgül mü?

ARINÇ’ın ifşaatıyla rahat bir nefes aldı CHP.

Haberin Devamı

“Bizim Şişli rezaletimiz varsa sizin de artık bir Ankara fecaatiniz var” deme rahatlığına kavuştular.
Gökçek hakkındaki suçlamalarla Sarıgül’e yöneltilen suçlamalar arasında paralellik kurmalarından belli.
İkisi aynı şey mi ki bu da AK Parti’nin Şişli skandalı olsun?
Benzerliklerinden başlayalım. İki olay da bir iç iktidar kavgası, ikisinde de eteklerdeki taşlar döküldü, ikisinde de ortaya mebzul miktarda pislik saçıldı, ikisinde de parti içi çekişme çirkinleşti, ikisinde de iş kriminal bir hal aldı... Bu açılardan aralarında bir benzerlik olduğu doğru.
Fakat üç de ciddi farkları var. Kepazelik farkı, müdahale farkı ve muhtemel sonuç farkı...


* * *


Kepazelik farkı, Bülent Arınç’ın Gökçek ifşaatıyla Hayri İnönü’nün Sarıgül ifşaatı arasındaki mahiyet farkıdır.
Gökçek kısmı şöyle:
“Bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir, zengin işadamlarına okullar yaptırmıştır. İmar planlarında değişiklikler yaptırmıştır... Şimdi kanunen vermiş olduğu yerlerin hepsini iptal etme kaygısındadır. Mahkemelerde boğuşmaktadır...”
Görüldüğü üzere bu haliyle hukuki olmaktan çok siyasi suçlamalar bunlar. Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, kanuni kılıfına uydurarak paralel yapıya yurt ve okul arsaları tahsis ettiğini, imar kıyakları geçtiğini, bir takım rantlar sağladığını söylüyor Arınç.
Yani “Beni paralelci diye karalıyorsun ama paralelcinin önde gideni sensin, hatta baş paralelcisin, göz göre göre yağmalattın şehri” demeye çalışıyor.


* * *

Haberin Devamı


Bir de Sarıgül’le ilgili suçlamaları hatırlayalım. Suçlayan, bizzat Sarıgül’ün halefi, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü’nün ta kendisi.
Neler demiyordu ki? Sarıgül’le yaka paça gazetelere düştüler, karakolluk oldular, adliyelere taşındılar.
İnönü’nün her bir itirafı bin sansasyon kuvvetindeydi.
Şişli Belediyesi’nde başkanlığın babadan oğula geçeceği bir senaryo için istifaya zorlandığını... Baskı ve tehdit altında olduğunu, şantaja maruz kaldığını... Mustafa Sarıgül’ün parayla mafya tutup kendisini ve çoluk çocuğunu ölümle korkuttuğunu... Adamlarının darp edildiğini, belediyede fiziki şiddet uygulandığını... Şişli belediyesinin yeni binasına sokulmadığını, eski binada tek başına oturtulduğunu... Gözü önünde belediyenin soyulduğunu...
Ve daha pek çok dudak uçuklatan ayrıntıyı bu vesileyle öğrendik.
Seçilmiş başkan olarak kendisine belediyenin yönettirilmediğini, baba-oğul Sarıgüllerin perde arkasından yönetmeye devam ettiklerini kulaklarımızla duyduk.
Düşünün ki CHP’li Şişli belediyesi üzerinde gizli bir hanedan vesayeti kurulmuş, seçilmiş başkan memurlarına söz geçiremiyor, talimatı başkasından alıyorlar. O da gazeteler üzerinden gözdağı veriyor onlara, emrine uymazlarsa başlarını yakacağını deklare ediyor.
Kepazelik farkı işte tam da burada. Arınç’ın ifşaatı, bu haliyle Ankara belediyesinden bir Şişli skandalı, Gökçek’ten bir Sarıgül çıkarmaya yetmiyor.


* * *

Haberin Devamı


Müdahale farkına gelince...
Partisi ve genel başkanı, çığlıklarını duymadı Hayri Başkan’ın. Sarıgül’ün elinden almak için yardımına koşmadılar.
Pis kokular ayyuka çıktığında da mecburiyetten duruma vaziyet eder göründü sadece Kılıçdaroğlu. Mafya dizilerini aratmayan bu kirli kavga koptuktan ancak aylar sonra tarafları çağırıp görüştü. O da yatıştırıp uyutmak için, ortalığı temizlemek için değil.
Davutoğlu’nun Arınç-Gökçek kavgasına el koymasıyla Kılıçdaroğlu’nun Sarıgül-İnönü kavgasına el koyma biçimi bir mi şimdi?
Yumruğunu masaya hala vurmuş değil Kılıçdaroğlu. Yargıya havale etti, kapattı meseleyi.
O soruşturmalardan da şu ana dek bir şey çıkmadı, çıkacağa da benzemiyor.
Arınç’ın sözlerine dayanarak Gökçek hakkında da suç duyuruları yapıldı. Soruşturma da açıldı. Ama Şişli örneği ortadayken ne sonuç beklersiniz?
Onca vukuata karşı Sarıgül’e elle tutulur bir suç bulamayan savcılar, Arınç’ın sözlerinde mi somut delil bulacak?
Sonuç farkını ise bu aşamada göreceğiz.
‘Kriminal bir durum varsa polis yakalar’ demekle kalır ise Davutoğlu, bu kategoride bir farktan söz edemeyiz. Kılıçdaroğlu’nun yaptığını yapmış olur. İki olay arasındaki fark sayısı da 3’ten 2’ye düşer. Bakalım ortaya bir fark daha koyabilecek mi, koyamayacak mı AK Parti?

Yazarın Tüm Yazıları