Paylaş
Saat sabaha karşı 02.00 olmuş, yüzlerce kişi ayakta.
Giderek kalabalıklaşıyor topluluk. Bayrağını kuşanan geliyor. Çoğu genç. Ama yaşlılar da, kucağında evladı analar da ilişiyor gözüme.
Dillerde tekbirler... ‘Darbeye karşı omuz omuza’ sloganları yükseliyor göğe...
Tek yürek oluyoruz. Türkiye için, demokrasi için çarpıyor kalpler.
Bir ihanet şebekesinin demokrasiyi kundaklama girişimine maalesef Almanya Frankfurt’ta, yazılara kısa tatil molası verdiğim bir aralıkta yakalanıyorum.
Başkonsolosluğa koşuyoruz arkadaşlarla, en yakın vatan kokusu orada, elden başka bir şey gelmiyor.
Şehrin en ünlü caddelerinden biri. Alman polisi yolları tutmuş, araç trafiğine kapatılmış çoktan. İnip yürüyoruz.
Frankfurt, nüfus yoğunluğu bakımından bir Türk şehri değil. Civardakilerle birlikte 40-50 bin Türk ya var ya yok.
Yine de... Kennedy Caddesi’nde neresinden baksanız gecenin o saati alçakça bir darbe teşebbüsüne direnen bin Türk var.
Dimdik ayakta millet, az değil, Frankfurt için büyük kalabalık...
Sesleri Ankara’dan, İstanbul’dan, İzmir’den arşa yükselen vatanseverlerin seslerine karışıyor.
‘Her şey vatan için’ nidalarıyla inliyor Kennedy Alle.
Dün gece darbeyi milletin topyekûn kahramanlığı önlüyor, aydınlık bir sabahın şafağı sökmeye başlıyor ufukta.
Rüzgâr ters dönerken demokrasiyi bir kez daha lekeletmeyen bu milletin ferdi olarak göğsüm kabarıyor.
Sonra kayıplarımızı düşünüyorum, art arda düşen felaket haberlerini.
Dostum, kardeşim Erol Olçok 16’lık Abdullah’ıyla birlikte vurulmuş. Boğaziçi Köprüsü’ne yürüyen vatanperverlerden başka şehitler de olmuş. Eyvah eyvah diye tutuşuyorum...
Gölbaşı’nda özel harekât polisleri şehit düşmüş, bin parça yürek...
Meclis’i bombalamış melunlar, İstiklal Harbi’nin Gazi Meclis’ini... Bunu da gördük.
Yetmiyor, ‘Cunta çetesi Doğan Medya binasını bastı’ haberi ulaşıyor.
CNN Türk, Hürriyet, Kanal D binası işgal altında, darbeci postalları çiğniyor oraları.
Eyvah ki ne eyvah, CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş’ı arıyorum, sesi telaşlı, orada da bir direniş yaşanıyor.
Frankfurt’ta bir yangın gecesi.
Mehmet Âkif’in hayat ve kabir komşusu büyük edip Süleyman Nazif’in, İstanbul’un işgal edildiği gün kaleme aldığı ‘Kara bir gün’ yazısı tekrar ediyor sanki.
‘Lütfeyle gelme ey mutluluk, olamaz bir hanede misafir misafir üstüne’ mealindeki dizelere rahmet okutan bir gece.
Yangın, yangın üstüne...
Tek tesellimiz, bu alçaklığa geçit verilmemesi...
AK Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi ve hatta HDP’lisiyle Türkiye’nin bu gözü dönmüş paralel cuntaya karşı yek vücut olabilmesi...
Şükür ki vatan başıboş değil; millet mukadderatına bir kez daha sahip çıktı, dostu düşmanı gördük.
Fakat AK Parti’nin reklamcısı olarak bilinen Erol Olçok’ın ardından bir çift mahsus kelam etmezsem olmaz, hukukumuza sığmaz.
Uğurlar olsun birader, uğurlar olsun.
Rahmetli ağabeyini musalla taşından birlikte yola koymuştuk. Affet, gelemiyorum seni ebediyete uğurlamaya.
Burada olmasam, büyük ihtimal ben de Baran’ımla birlikte sen ve Abdullah’la aynı yerde olacaktım. Takdir böyleymiş demek ki.
Zamansız gidişiniz çok ağır geldi, çok hazırlıksız yakalandım. Pak alınlarınızdan yüz kere, bin kere öperim.
Bu uğursuz gece bir gün elbet mazi olacak ama sen unutulmayacaksın birader, uğurlar olsun.
Paylaş