Paylaş
Seçilmiş Cumhurbaşkanı Çankaya’ya, seçilmiş Başbakan Kızılay’a kuruldu, maiyetleri tıkır tıkır odalarına yerleşti, bakanlıklarda bile devir-teslimler rüzgâr gibi geçti gitti ama bazılarının seçim sonuçlarıyla ilgili öfke ve kızgınlığı hâlâ geçmedi.
Nitekim, Fethullah Gülen’in hafta başı yayınlanan son sohbeti de seçmen davranışlarının zarif bir analizi üzerineydi.
* * *
Bu realite bağlamında...
Yenilen çatıcı partilerin suçu seçmene attığı bütün o anlamlı tahliller doğrultusunda...
“Seçimde rüşvet, karanlık, yalan dolan, haram ve yolsuzluk kazandı; aydınlık, doğruluk, dürüstlük ve helali-haramı gözetmek kaybetti” mealindeki tüm parlak açıklamalar ışığında...
“Çoğunluk gitti yanlışı seçti, biz ne yapalım” yalınlığındaki yüksek çözümlemelerle birlikte...
Erdoğan’a oy veren yüzde 52’ye karşı Ekmeleddin Bey’e oy veren yüzde 38’in daha büyük sayıldığı ‘değerli azınlık’ teorileri çerçevesinde...
Tercihi beğenilmeyen çoğunluğun ‘bidon kafalı’, ‘göbeğini kaşıyan adam’ ve benzeri vecizelerle takdir edildiği entelektüel seviye içinde...
AK Parti seçmeninin, bir çuval kömür ve bir koli makarnaya oyunu satan, bir çeyrek altınla kandırılıp elinden oyu alınabilen, doğruyla yanlışı ayırt edemeyecek kadar cahil ve güvenilmez bir koyun sürüsü olarak görüldüğü üstün siyasi yaklaşımlar tahtında...
Dağdaki çobanla kendi oyunu bir tutamayan manken demokratların aydınlattığı seçkin yolda...
Bir türlü istediği adayı seçmedi diye halk çoğunluğuna kızgınlığı bitmek bilmeyen bozuk sindirim sistemleri istikametinde...
Fethullah Gülen Bey’in haftalık vaazından ibretlik bir değerlendirmeyi dikkatlerinize sunuyorum.
* * *
Zaman gazetesinin internet sitesinden alınmıştır.
Buyurun, satırbaşlarını okuyun:
-Şayet izdivaçla ve çoğalmakla Rasûl-ü Ekrem’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) iftihar edeceği bir nesil hedeflenmemişse, o izdivaç ya da çoğalmanın hiçbir anlamı yoktur...
-İçi boş, başkalarının üflemesiyle öten kaval gibi nesiller yetişeceğine hiç olmaması daha iyidir...
-Sadece kemmiyyet (sayıca azlık-çokluk) planında bir genişleme söz konusuysa, öyle bir yığının sürüden farkı yoktur. Bir serkâr çıkar, üç-beş demagojiyle bir sürüsünü aldatır, arkasından sürükler götürür.
-Ümmetin üzerine bir zaman gelecek ki, onların içinde, bilmesi gerekli olan şeyleri bilmeyen nesiller yetişecek. Âlim kalmayacak içlerinde. O vakit, ilmiyle amel eden, kılı kırk yararcasına dini yaşayan kimseler kalmaz; dolayısıyla, kitleler kendilerine cahillerden başlar edinirler...
-Günümüzde bu konuda ihtimam gösterilmediğinden dolayı toplum boş insanların, hatta bomboş insanların ümidine kaldı...
-Yalanlar doğru görülüyor...
* * *
Başkaca diyecek ve ekleyecek bir sözüm yoktur, yorum sizin.
Paylaş