En çok kimler kahroldu?

ALMAN Der Spiegel dergisini tek geçerim.

Haberin Devamı

Amerikan New York Times da, İngiliz Guardian da üzüldü Soma’daki maden faciasına. Ama
“Cehenneme kadar yolun var Erdoğan” diyecek raddede çok değil.
301 canı kaybetmenin öfkesinden, acısından, isyanından ne diyeceğini bilemedi Der Spiegel. Artık nasıl parelendiyse içi, ciğer yarası açılmış gibi “Cehenneme git Erdoğan” fırtınaları koptu dijital dünyasında...

* * *

Üzüntüsünü belli etmede başı ecnebi gazeteciler çektiyse de onları hemen peşi sıra içeridekiler takip etti.
“Katil Erdoğan” sloganını ilk kim haykırdıysa en acılı, en kederlinin kendisi olduğunu bilfiil gösterdi.
Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkmak, acılarının büyüklüğünü yüzüne haykırmak için memleketin dört bir yanından Soma yollarına düşüp “Hangi yüzle geldin buraya, defol!” diyecek denli yanmıştı bazı yürekler.
Yine de bir Der Spiegel’in “Cehenneme git”iyle kıyaslanacak ölçüde yakıcı değildi elemleri.
Cuma günü Soma şehitlerini gıyabi cenaze namazlarıyla uğurlayıp ruhlarına dua gönderenler de, pazar günü kiliselerinde dua ayinleri düzenleyen Ermeni ve Rum cemaatinden kardeşlerimiz de vakur ve sessiz gözyaşları döktü.
Gelin görün ki cenazelerin toprağa verilmesini bekleyemeyecek derecede bağrı kavrulan eylemciler kadar üzüntülü olamadı kimse. Şehitlerin anne-babası, vardiya arkadaşları, tertipleri bile yetişemedi protestocuların derin kederine.
Madenci yetimlerinin arşa yükselen feryat ve figanı, dul kalan eşlerin yaktığı ağıtlar, ellerini göğe açan dost ve akrabanın yakarışları eylemci bağrış çağrışlarının yanında cılız kaldı.
Fakat yine de ta ODTÜ’lerden kalkıp bir devrim kıvılcımı çakmaya gelmiş arkadaşların hiçbiri Der Spiegel düzeyinde bir dayanışma sergileyemedi işçi sınıfıyla.
Hani neredeyse cenaze sahiplerinden dahi fazla dokundu, DİSK’e bağlı Devrimci Maden İşçileri Sendikası’ndan katbekat daha ziyade mateme boğdu Der Spiegel’i bu elim hadise...

* * *

Haberin Devamı

Giden can bizden gitti, manşetlerde karalar bağladık, vebal taşıyanlara ah ettik vah ettik ve fakat elin gazetecisi gibi yellim yepelek kahredemedik başımızdakilere, feleğin çarkındaki yıldızların seyyarına sabitine saydıramadık.
En kötü, kahrolan meslektaşımız çok çok bayramlık ağzını bozup birkaç galiz söz savurabildi, o da ele güne karşı ayıp olmasın diye.
“301 kişi değil aslında bin kişiye mezar oldu o maden ocağı, devlet cenazelerini gizliyor, ailelerine yalan söylüyor hükümet, küllü su basıp ölülerin üstünü betonla kapattılar, gerçek rakamlar açıklanmıyor” farfarasından öteye geçmiyor bizim isyanımız.
Oysa Der Spiegel’in ciğeri parçalanmış, insanlığımızdan utandırdı bizi.
Cenaze sahibi, vakar ve metanetle acısını göğüslerken ölü evinde kendini yerden yere atan, üstünü başını paralayan, ağlayıp inlemekten bitap düşen taziyeciler kadar olamadık.
Şöyle olaylı, vaveylalı, mutantan bir yas bile tutamadık, eyvahlar olsun!

Yazarın Tüm Yazıları