Paylaş
Buyurun puanlayalım.
Çalışkanlığı: Gecesi-gündüzü yok...
Koltuğu doldurma: Boşluk bırakmıyor, göz doldurduğu kesin...
Konu hâkimiyeti: Çabuk öğreniyor; yol, köprü, tünel inşaatı gibi birikimine en uzak konulara bile kısa zamanda vâkıf oldu. Misal, kâğıda bakmadan yaptığı Boğaz’a 3 katlı tüp geçit sunumu...
Miting hatipliği: Hocalıktan geliyor, kürsü hatipliği iyiydi zaten. Kongre hitaplarında kısa ve vurucu cümleler kurmaya başladı. Mitinglerde tekdüze konuşmuyor artık; renkli anlatıyor, diyaloğa giriyor, coşku vermek için sesini nerede yükseltip nerede düşüreceğini iyi ayarlıyor.
Anlatımı akademik monotonluktan çıktı, uzun ve sıkıcı monologlardan da kurtuldu; tonlamalar oturdu, artikülasyondan pekâlâ geçer not alır.
Özetle; profesör havasını attı üstünden, dışişleri bakanı imajından da sıyrıldı, hızla sürükleyici bir siyasi hatibe dönüştüğünü söyleyebiliriz...
* * *
Ama hiçbiri zor sınavı değildi. Ahmet Davutoğlu’nu bekleyen en büyük sınav, Tayyip Erdoğan gibi bir siyaset ustasından sonra gelip onunla kıyaslanma kompleksine kapılmama sınavıydı.
Davutoğlu, bunu da aştı. Erdoğan’ın gücü, şöhreti ve popülaritesiyle yarışmaya kalkmadı. Bilakis onun itibarını yüksekte tutmaya özen ve dikkat sarf etti...
Saray’da kabine toplantısıysa kabine toplantısı, Erdoğan’ın çözüm süreci konusundaki eleştiri ve çekincelerini gidermekse birebir görüşerek gidermek... Siyasi rakipleri, medyadaki muhalifleri ‘Nerede saklanıyor Başbakan, neden susuyor, Cumhurbaşkanı’na niye cevap yetiştirmiyor’ diye fişteklese de kulak asmadı. Oralı olmadan doğru bildiğini yaptı. Birebir görüşmelerle üstüne gitti sorunların, Cumhurbaşkanı’yla aralarının açılmasına, soğukluklar filan girmesine fırsat vermedi.
Örnek; Hakan Fidan olayında kim geri, kim ileri adım attı diye bakmadı...
Örnek; Merkez Bankası tartışmasında ‘Bakanlarımı, bürokratlarımı ezdirmem’ diye ortalara atmadı kendini...
Örnek; Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nun tüm kışkırtmalarına rağmen Erdoğan’a karşı rüştünü ispat etme kompleksine girmedi...
En son İzleme Heyeti krizinde, yine ne yârdan ne serden geçti. Erdoğan’ın iradesini gözetmek konusunda da, çözüm sürecine bağlılık noktasında da tereddüt göstermedi.
Kararlı ve komplekssiz hareket etmese, bu üç krizin üçü de derinleşirdi... Onun ‘başbakanlık ego’sunu tatmin etmesinin faturasını da partisi, hükümeti ve milleti öderdi.
Kriz ve ego yönetiminden de tam puan çeker velhasıl...
* * *
Toparlarsak...
Teşkilatçılık ve partisini yönetmedeki başarı notu, 7 Haziran akşamı seçmen tarafından verilecek.
Başbakanlık ve hükümetini yönetmedeki başarı derecesini de hakeza millet, sandıkta takdir edecek.
Cumhurbaşkanı’yla münasebetlerini yönetmeye gelince: Erdoğan’a karşı otoritesini ispat etmesini bekleyenlere inat, Erdoğan’la ilişkisini iyi yönetebileceğini ispat etti.
Eğilip bükülerek kendini herkese beğendirmeye çalışmadı; Erdoğan’ın itibarını yukarıda tuttukça küçülmedi, büyüdü. Seçimi beklemeye gerek yok, şimdiden ölçülebilir bir başarıdır.
* * *
Fakat siyaset ilmi ve yönetme becerisi hanelerine her ne kadar artı puan yazdırsa da, ‘iyi idareci’liğin bir de riski vardır.
Zayıf, dirayetsiz ve silik bir profil verme riski...
Arınç-Gökçek kapışmasında topa öyle sert bastı ki... Muhalifleri yakıştırsa bile bundan önce konduramadıkları ‘pısırık’ profili, bundan sonra hiç yapışmaz üstüne.
Arınç deseniz eli ağır, feriştahını iki dakikada haşat eder bırakır...
Gökçek deseniz kendi klasmanında deve dişi gibi adam, az buz cin değil, ‘benim’ diyeni ayaküstü harcar...
Düdüğü çaldı ve kavga durdu.
Otorite tesisi, racon kesme ve sözünü dinletme bahislerinde 10 üzerinden kaçtır Davutoğlu’nun hakkı, siz söyleyin.
* * *
Peki hiç mi eksiği, gediği yok bu Davutoğlu’nun?
Gökçek-Arınç kavgasını, Şişli’de patlayan Sarıgül-İnönü rezaletiyle kıyaslıyorlar ya..
Kılıçdaroğlu Şişli’ye müdahalede ne kadar yetersiz ve zayıf kaldıysa Davutoğlu Ankara’da o kadar atik ve etkili oldu.
Fakat...
Kılıçdaroğlu, Şişli’de ayyuka çıkan yolsuzluk ve çete şaibelerinin üstüne gitmedi.
Davutoğlu da, Gökçek’in paralel yapıya rant sağladığı imalarının üstüne gitmezse işte o zaman çentiği yer.
Paylaş