Paylaş
Başarabilirler mi?
* * *
Erdoğan’a, 27 Ağustos’taki kongreden önce partisinden el çektirebilirlerse belki mi?
Belki o zaman ikilik çıkarabilirler mi, belki o zaman kavgayı AK Parti’nin içine taşıyabilirler mi, belki o zaman Erdoğan’la Gül’ü karşı karşıyaw getirebilirler mi, belki o zaman Bülent Arınç’la Ahmet Davutoğlu’nu kapıştırabilirler mi?
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı, bunun için mi yardıma çağrdılar; devreye girsin ve Erdoğan’ı parti yönetiminden bir an önce uzaklaştırsın ki çarşı pazar karışsın diye mi?
Bence hayır, bunun hiçbir işe yaramayacağını, ‘Hukuk dejenere ediliyor’ argümanına dört elle sarılan sözcüleri Haluk Koç da bal gibi biliyor.
Mesele, Erdoğan’ı AK Parti’den uzaklaştırmak değil...
Mesele, kapılarına dayanmış kavgayı kendilerinden uzaklaştırmak.
* * *
Tipik bir dikkatleri başka tarafa çekme taktiği...
Aldıkları ağır yenilgiyi ve sebeplerini tartışmak yerine Erdoğan’ın seçildiği günden itibaren, başbakanlık ve genel başkanlık görevlerinden düşüp düşmediğini tartıştırmak...
Böylece, yemin ederek cumhurbaşkanlığını resmen devralacağı güne kadar iktidarda boşluk yaratmak istemezler mi?
Hangi muhalefet istemez, iktidardan ne kopar ki CHP kabul etmez...
Ve ancak bunun, olmayacak duaya amin demekten farksız olduğunu bilmez mi CHP’nin siyaset esnafı?
Öyle beyhude çırpınışlar, havanda su dövmeler filan peşinde değil Kılıçdaroğlu ve hizbi, hayır...
Gayet akıllıca bir strateji izliyorlar.
* * *
Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin Bey’i emrivakiyle partisine dayattıktan sonra homurtuları “Kararın sahibi benim, liderlik riski aldım” diyerek bastırmıştı.
Mızıldanıp duranlara da yumruğunu kürsüye vurarak “Tıpış tıpış sandığa gidip oyunuzu vereceksiniz” komutuyla sert çıkmamış mıydı?
Bir lider doğuyordu gözlerimizin önünde. Baykal boşalttığından beri o kadro münhaldi, işte dediği dedik yeni bir ‘tek adam’ın CHP’ye dönüşüne tanıklık ediyordu Türkiye.
Ne ki sonuç hüsran oldu, Kılıçdaroğlu büyük bir kumar oynadı ve kaybetti, yani riski gerçekleşti.
Ne beklersiniz?
Yanlışını kabullenen, yenilgiyi üstlenen birkaç söz, partisini yanılttığı için bir mahcup özür, biraz insan içine çıkamamak, azıcık başını öne eğme hissi, yüz yüze bakmakta bir süre zorlanmak vesair...
Sittin sene düşünseniz; ‘kuşa bak’ taktiğiyle başındaki belayı savuşturmaya, partisindeki krizi hiç alttan almadan geçiştirmeye çalışacağı aklınıza gelir miydi?
* * *
Erdoğan sonrası AK Parti’yi karıştıracakken, bakın çatı hareketi birbirine düştü bile.
MHP, Ekmeleddin Bey’i içine sindiremediği için sandığa gitmeyen boykotçu CHP’lileri sorumlu tutuyor.
CHP yöneticileri ise gönlü AK Parti adayı Erdoğan’a kayan MHP seçmenini suçluyor.
Başarısızlık, bir kez daha yetim. Yenilginin sahibi de üstleneni de yok...
Kılıçdaroğlu liderlik riski aldı ve şimdi bedelini ödemek istemiyor.
Yalnız eğer stratejisi çalışırsa...
Yani seçmenini Ekmeleddin Bey’e ikna edemeyen, sandığa giderlerse kazanabileceklerine inandıramayan Kılıçdaroğlu, bu vartayı hiç acıtmamış gibi yapıp böyle ıslık çalarak atlatırsa...
Yani partisindeki isyanı ‘kuşa bak’ taktiğiyle bastırmayı başarır, bir de alacaklı gibi üste çıkarsa...
İşte o zaman kimse tutamaz; Baykal’ın boşluğunu bütün gövdesiyle dolduran, CHP’ye baş olmanın hakkını santimi santimine veren, ateşte pişmiş, testten geçmiş, rodeo binicisi gibi çetinceviz bir lider olup çıkar.
Paylaş