Paylaş
Siyasi iktidar kaybı, başka arzu ve iktidarları da söndürüyormuş. Olay, komşumda baş gösteren seçim stresine bağlı uyku düzensizliği, cinsel isteksizlik, iştah dağınıklığı, moral çöküntü ve libido kaybından daha tehlikeli boyutlarda.
Bedbinliğin, depresyonun, göze uyku girmemesinin, sinirlerde laçkalaşmanın, ileriye odaklanamamanın... Kısacası, melankoliye eşlik eden yemeye-içmeye ve Woody Allen filmlerine vurmanın hangi seviyelerde seyrettiğini, bir komşumun hallerinden bir de ortamın şaka kaldırmamasından anlıyorum.
* * *
Bahçeli, ayrılan MHP’lilere ‘Bir dağdan kuş kalksa dağ ne kaybeder, bir dağa kuş konsa dağ ne kazanır, hem de o kuş serçeyse’ şeklinde cevaplar yetiştirmiyor mu?
Ben de eğretileme sanatının siyasi polemik edebiyatına girecek bu orijinal örneklerine gönderme ile ‘Bir dağa demokrasi gelse’ başlığı atmıştım yazıma.
Olup biteni konuşurken biraz da gevşeyelim istemiştim. Sen misin bunu isteyen, hemen ciddiye bindi.
‘O dağa bir kayyum çökse dağ ne kaybeder, o dağdan bir kayyum havalansa dağ ne kazanır, sen onu söyle bize’ diye tutturan tutturana.
Bilmeyen de AK Parti 4 yıllığına yönetme yetkisi almamış, Türkiye’yi tapusuyla üstüne almış sanacak.
AK Parti’nin önünde referandumlar ve seçimler olmaya devam edecek. O defter bir kerede ve tüm zamanlar için kapanmadı. İster Cumhurbaşkanlığı, ister başkanlık olsun; kazanmak için her birinde en az yüzde 50 artı bir oya ihtiyaç duyacak.
1 Kasım’da AK Parti’ye oy verenlerin de vermeyenlerin de en büyük güvencesi budur.
Teselli ararken Woody Allen’a sardırmaya, filmde Sam’e tekrar tekrar çaldırmaya gerek yok. Gerçek hayatta tekrarı var bunun, sandıklar er geç bir daha kurulacak, rahatlayın.
* * *
İktidara taraftarlığı suistimal ederek haraç yemeğe kalkışan, siyasi mücadeleyi kötüye kullanarak muhalifleri taciz eden ‘korku salmacı’ların rüzgârına bakmayın.
AK Parti, anayasa paketini geçirmek, başkan ya da cumhurbaşkanı adayını seçtirmek için korkutmak değil kendini daha da sevdirmek zorunda.
Eldeki avuçtaki oylarını hovardaca havaya savurmak değil, her birine pırlanta kıymeti biçmek zorunda.
Heva ve heveslerle harcaya harcaya eritmek değil, yüzde 49 buçuğa gözü gibi bakıp üstüne yenilerini katarak daha da çoğaltmak zorunda.
Adam eksiltmek değil yenilerini tavlayarak sayıyı artırmak, mevcudunu hesapsızca dağıtmak değil daha fazlasını toplamak, kalabalığını küçültmek değil büyütebildiğince büyütmek zorunda.
Saldırgan bir siyasetle sokağa atacak, etrafından kaçırtacak, ziyan edecek, gözden çıkaracak tek bir oyu bile yok.
Şımarıklığı, savurganlığı, laubaliliği, hizipçiliği, ayrımcılığı, ötekileştirmeyi tolere edecek vurdumduymaz, karnı geniş bir çoğunluğa da sahip değil AK Parti.
Kafasına göre asıp kesen, elde kara listeler bir sabah kalkıp o gazeteyi hacılayabilirmiş, bu televizyona konabilirmiş, onun bunun malına mülküne el koydurup üstlerine geçirebilirlermiş gibi tahsilatçı kolpası yapan askıntılara kanmayın. Yüksekten atan istismarcıların cazgırlıklarına aldırmayın. Hava cıvadır...
* * *
IPSOS’un CNN Türk için yaptığı ‘emanet oy’ anketi ortada. AK Parti seçmeninin yüzde 4’ü sandık başında, yüzde 5’i son hafta karar veriyor. Yüzde 9’u da son iki haftaya doğru. IPSOS’un 7 Haziran anketine kıyasla ‘oyum emanet’ diyenlerse 2 puan artarak yüzde 7’ye yükselmiş.
Yani o yüzde 49 buçuğun en az bir yüzde 9’u geldiği gibi gidebilir. Emaneten duruyor; çekincelerinin, tereddütlerinin giderilmesini bekliyor. İçinde ‘İnşallah pişman olmam’ korkusu taşıyan kırılgan oylar var.
Müsterih olun, güvenceniz bu milletin yüzde 50 artı biridir.
Nitelikli çoğunluk adaletsizlik üzerinde birleşmez, milletin yarıdan bir fazlası yanlışta uzlaşmaz, büyük konsensüs haksızlıklar etrafında oluşmaz.
Geriye yaslanın ve size bulaşan, başınıza kayyum atanmış gibi tepenizde biten, zaptiyeniz pozlarında tafra satan, nezaretçiliğinize soyunan agresif tiplere gülümseyerek şunu söyleyin; yaşasın demokrasi!
Paylaş