Paylaş
Ama tesiri yok, yankısı yok; alaka görmüyor, karşılık bulmuyor söyledikleri.
Salı günkü grup toplantısında bu manidar sessizliğin nedenini şöyle açıklıyordu Demirtaş:
“Türkiye Cizre’deki duruma inanmak istemiyor. Çünkü bu çağda hükümetin böyle vicdansız olabileceğine inanılmıyor.”
Bakalım öyle mi?
* * *
Demirtaş, sorunu doğru tespit ediyor. Demek ki kopardıkları onca cayırtıya rağmen Cizre iddialarına kimsenin inanmadığının çok iyi farkında.
Fakat nedenini aynı başarıyla isabet ettirdiği pek söylenemez.
Hayır saptırıyor, insanların inanmakta zorlandığı şey, bu çağda hükümetin bu derece vicdansızlaşıp vicdansızlaşamayacağı değil.
Önlerinde geceyle gündüz kadar aşikar bir uyuşmazlık var.
Gözlerin gördüğüyle HDP’lilerin anlattığı birbirini tutmuyor. İnsanlar da kendi müşahadelerine inanmayı seçiyor.
Öyle alengirli çözümlemelerle derinlere inmeye çalışmayın, her şey yüzeyde.
Hendekleri, bomba düzeneklerini, roketatarları, polis ve askerle çatışmaya giren eli silahlı teröristleri yok sayarsanız, kimse ondan sonra ne dediğinize bakar mı?
Sizi dinleyip gerçeğe gözlerini kapamalarını, apaçık olguları inkâr etmelerini, devlet aslında var olmayan bir terörle mücadele adına halkını bombalıyormuş gibi yapmalarını bekleyebilir misiniz?
* * *
Söze şöyle giriyor Demirtaş: “Cizre’deki durum şudur; o bodrumun civarındaki birkaç binada toplam 70-90 kadar insan var. Çatışma yok, tankla topla atış var...”
Peki ya aleni gerçekler ne olacak? Çatışma yoksa askere, polise o kurşunları kim sıktı, o roketlerikim ateşledi?
Bütün inandırıcılığı bir kalemde gidiyor, sözünün bir muteberliği kalmıyor. Basit bir soru, yerle bir ediyor doğru söylediğine duyulacak güveni.
Sonra en mutemet, en güvenilir, en dürüst ağızlardan bile çıksa inanılası gelmeyecek savlarını gümbür gümbür patlatıyor.
“Cizre’de toplu katliam yaptılar, açıklayamıyorlar. Cenazeleri sokaklara, yıkık evlere dağıtıyorlar. O cenazeler oradaymış gibi” diye konuşuyor.
Toplu infaz suçlamaları, katliam feryatları birden sıradanlaşıyor.
‘Toplu infaz’ diyor, yer yerinden oynamıyor.
‘Katliam’ diyor, kıyametler kopmuyor.
‘Karartma var, devlet işlediği korkunç suçu örtbas etme peşinde’ diye avaz avaz bağırıyor. Tınmıyor, dönüp bakmıyor kimse.
‘Bir bodrum katında sıkıştırılan sivil yaralılar diri diri yakıldı, vahşice katledildi’ gibi şok edici şayialar çıkarılıyor. O bile infial uyandırmıyor, millet ayağa kalkmıyor.
* * *
HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız Twitter’dan veryansın ediyor. “İşledikleri insanlık suçundan sıyrılmak için farklı yerlerde ölmüşler gibi yansıtmaya çalışacaklar” diyor...
‘Cizre’deki bodrumda mahsur kalan 30 ila 60 yaralının bir baskınla topluca öldürüldükleri’ söylentisine dikkatleri çekmeye bile yetmiyor feveranı.
Sarsamıyor, silkeleyemiyor toplumu. Değil infial, orada ne yaşandığına dair esaslı bir merak dahi uyandıramıyor.
Çatışma kurgusuyla o bodruma girildiğini, onlarca kişinin katledildiğini ve cesetlerinin başka binalara taşınarak orada öldürülmüş gibi gösterileceğini yazıyor. Üstünü başını paralıyor. Yine de kalabalık toplayamıyor.
Aslında çatışma falan çıkmadığını, devletin bir infaz operasyonu sahnelediğini söylüyor. Ayrıca katliamı gizlemek için çatışma mizanseniyle onlarca ölünün parça parça açıklanacağını, böylece gerçeğin üstünün örtüleceğini bas bas haykırıyor. Sesini duyan, ciddiye alan nerede.
* * *
İnandırıcılık bir kere harcanmayagörsün. Yıkıcı şiddette zelzeleye yol açacak ateşli imdat çağrıları, sağır duvarlara çarpıp parladığı gibi sönüyor.
Alelade siyasi propaganda bile daha yüksek ikna gücüne sahip.
Kaale alıp dolduruşa gelmediği için toplumu suçlayabilir misiniz peki? Duyarsızlaşmaya, vurdumduymazlığa, kayıtsızlığa, vicdanların taşlaşmasına, insanlığın ölmesine falan bağlayabilir misiniz?
İnsanlar katliamları, toplu infazları kanıksamadı, hayır. Ama her yalan çıktığında, katliam ve toplu infaz çığlıklarına karşı biraz daha bağışıklık kazandı, biraz daha şerbetlendi.
Suçu hiç başka yerde aramasın HDP, dönüp kendisine baksın. Alet olduğu ajitasyonların hangi duyarlılıkları aşındırdığını, tahriklerinin neleri yıpratıp kirletmeye mal olduğunu belki görür.
Paylaş