Bir Gezi efsanesinin sonu

YILDÖNÜMÜNÜ idrak ediyoruz ama Gezi olaylarının en büyük balonu ‘Y kuşağı’ böbürlenmesiydi, o da bugünü göremedi.

Haberin Devamı

30 Mart’ta, henüz senesini çıkartamadan gümledi gitti.
Neydi ‘Y kuşağı’ şişinmesi?
-1980’le 1999 arasında doğmuş erken ve ileri yaş ergenlerinden oluşuyordu.
-Hayatı, bizim X kuşağı kadar ciddiye almıyorlardı.
-Partileri yoktu, ne sağcı ne solcuydular, hiçbirini beğenmedikleri için apolitiktiler ama itaatkâr koyun sürüsü de değil. İtirazları, isyanları, dünyanın kötü gidişatına karşı söyleyecek sözleri, çok da yüksek bir özgüvenleri vardı.
-Bireyseldiler, ama kafadengi klanlar halinde yaşamayı seviyor, sosyal medyada çok çabuk organize oluyor, felaket hınzırlıkları şakkadana düşünebiliyorlardı.
-Bir acayipti bu küçük burjuva çocukları. Makarna ve kömürle beslenmedikleri için, fukara akranları gibi akılları da kıt değildi.
-Sendikalar gücünü nasıl emekten ve üretimden, polis TOMA’dan ve gazdan alıyorsa Y kuşağı da gücünü mizahından ve alaycılığından alıyordu.
-O kudretle ‘Benim’ diyen en kral otoriteye kafa tutuyor, asık suratlı muktedirleri ti’ye alıyor, polisin TOMA’sı ve gazıyla deliler gibi eğleniyor, orantısız esprileriyle bütün önkabulleri allak bullak edip bir kenara bırakıyorlardı.
-Olemp dağındakilerin, Himalaya görmüşlerin baş edemeyeceği bambaşka bir yükseklikten, yepyeni bir Everest tepesinden bakıyorlardı hayata.
-Değil yetişmek, tevazuda yanlarına yaklaşmak dahi mümkün olabilmezdi.
-Gezi, işte onların, ‘kibir budalası ve alık muktedir’lere karşı başlattığı orantısız bir zekâ ve mizah devrimiydi.


* * *

Haberin Devamı


Bizi, ciddi bir muhalefet açığını da ortaya çıkardığına inandırmıştı Gezi.
Yeni bir nesil vardı karşımızda; kaale alınmayı, saygı görmeyi, adam yerine konmayı ve kendi fikrinin de sorulmasını isteyen bir nesil.
Talepleri, siyasette karşılık bulmadığı için sokağa fırlamışlardı.
Y kuşağını hepten misket çocuğu sanmış, politik mevzulara kafaları basmaz diye hafife alıp atlamıştık. Ve şimdi karşımıza geçmiş muzipçe nanik yapıyorlardı bize...
Bize; yani iktidarıyla muhalefetiyle bütün ağabeylerine, ablalarına. (Taksim Dayanışması’nın yaş ortalaması bu hesaba dahil değildir.)
Sadece iktidara mı? Kifayetsiz muhalefete de fena halde kızgındılar. Çünkü kendilerini, talep ve beklentilerini temsil etmekten acizdi.
Biz eski kafalılar kötü yakalanmıştık, hatta bu zehir kuşağın yükselişini ıskalayarak basbayağı çuvallamıştık.
Mahcuptuk karşılarında...
Ortada çok ciddi bir demokratik temsil noksanlığı vardı.
İktidar onlara kulak vermeli, muhalefet de bu temsil eksikliğini gidermek için derhal yenilenmeliydi.
Yoksa Y kuşağı ne yapacağını bilirdi. Kendilerine, siyasetin dengelerini altüst edecek yeni bir adres bulurlardı. Parklarda sabahlara dek süren forumlar bunun içindi...


* * *

Haberin Devamı


Derken 30 Mart yerel seçimleri geldi çattı.
Bir de ne görelim; dozerlerin önüne yatmış Gezi kahramanı Sırrı Süreyya Önder’e şu ‘Y kuşağı’ndan hava gazı çıkmasın mı! İlaç için, mevcut oylarının üstüne tek oy bile koymadılar.
Gezi’cilerin ekserisi, ‘Tatava yapma bas geç’ sloganıyla gitti, ‘Gezi kaçkını’ dedikleri Sarıgül’e oy verdi.
Bölünmemek için CHP’de toplandılar güya ama, CHP oylarında da parlak bir artış meydana gelmedi...
Anlaşıldı ki politik arayışları, siyasi bunalımları falan trip gereğiymiş, yoksa babadan, dededen CHP’li çoğu, Gezi’den sonra da hiçbir şey değişmemiş.
Çöktü mü size bir efsane daha!

Yazarın Tüm Yazıları