Paylaş
Bence kendisine haksızlık ediyor.
Ayrıca istediği kadar sözü ustasına havale etsin, Cumhurbaşkanı Erdoğan varken zaten başka hatibe ihtiyaç olmadığını söylesin...
AK Parti genel başkanı ve başbakan olarak her gün kürsüye çıkmaya devam edecek.
Cumhurbaşkanı’nın varlığı, bu görevi onun üstünden almıyor.
Hitabet de başbakanlık performansına dahil öyleyse, kaçış yok.
Fakat nasıl bir hitabet?
***
Binali Bey’in, gökkubbeyi titreten ateşli bir hatip olmadığı sır değil.
Sanki hatipliğin olmazsa olmaz şartlarından biriymiş, tek biçimiymiş gibi gümbür gümbür gürleyerek konuşmasını beklemiyorum.
Karşı dağları inletmese, yeri göğü çınlatmasa da olur.
Başbakanlar sohbet havasında, söyleşir gibi de konuşabilir.
Sarsıcı, dramatik bir hatip olmaları şart değil.
Binali Bey’in alamet-i farikası da sakin, dingin ve esprili mizacı.
Kürsü konuşmalarına bu mizacın sirayet etmesini yeğlerim.
Hitabette doğallık, suni ve zorlama formlara kıyasla çok daha etkileyicidir.
Peki bu hamasetten uzak tarz, meydan konuşmalarına gider mi?
***
Kitleleri heyecana getirecek, peşine takıp sürükleyecek tek yol, ateşli konuşmalar değildir.
Kalabalıkları, hararet yaptırmadan da motive etmeyi başarabilirsiniz.
Haftalardır Tunus Nahda Partisi’nin lideri Gannuşi’yi cesur çıkışlarıyla tartışmıyor muyuz?
Ateşli bir hatip değil o da. Fakat hiç gürlemeden ne kıvılcımlar çakıyor.
Bir düşünür, bir fikir adamı sorumluluğuyla konuşuyor.
Yine de sıkıcı bulup ona arkasını dönmüyor kimse.
Can kulağıyla dinletiyor kendisini.
Gırtlak şişirmeden de hançere çatlatmadan da aksiyon adamı olunabileceğini gösteriyor.
Dini, siyasi mücadele ve çekişmelere bulaştırmayacaklarını pes tonlamalarla, kafa sesine çıkmadan söylüyor.
Siyasi İslamcılığı bırakıp demokratik Müslümanlığa geçtiklerini, ağzında şeker ezercesine, tatlı tatlı, yumuşak vurgulamalarla anlatıyor. Üstüne basa basa, marş notalarıyla değil.
Ve dünyada yankılanıyor sesi.
***
Başka bir yol tutturabilirdi oysa Gannuşi.
Bin Ali’nin despot rejimi silindir gibi geçmişti üstlerinden.
İdamdan dönmüştü. Hayatının en güzel yıllarını sürgünde geçirmişti.
Dava arkadaşlarının binlercesi ezilmiş, ömürleri hapislerde çürütülmüştü.
Yasaklanmıştılar, hakları gasp edilmişti, seçimlere sokulmamıştılar.
Büyük bir öfke birikmişti. Arap Baharı, o öfkenin kıvılcım almasıyla patlamıştı Tunus’ta.
Ama Gannuşi, öfkesiz konuşmayı seçti. Rövanş çığlıkları atmadan. Hıncını, hırsını mikrofonlardan çıkarmadan...
Geçen cuma, yaz molası vermeden önce CNN Türk’teki son programımda Mısırlı bir konuğum vardı. Devrik Cumhurbaşkanı Mursi’nin bakanlarından Prof. Amr Darrag...
Öfkeli olmak için her nedene sahipti.
Aradığı adaleti Kral Faruk’un koynunda yakalayan Mısırlı vaizler gibi feryat figan konuşmadı fakat.
Müslüman Kardeşler içinde neden bir yenilikçi hareket başlattıklarını, nasıl bir değişim istediklerini yana yakıla haykırmadan, Gannuşi sakinliğiyle açıklamaya çalıştı.
***
İslam dünyasında bir zihniyet depremi yaşanıyor. Sessiz sedasız değil ama çığırtkanlıksız. Hitabet devrimi gibi...
Yeni bir model doğuyor. Ve bunun rol modeli Gannuşi. Heyecanlı, sürükleyici, hamasi nutuklar atmıyor ama parlak şeyler söylüyor.
Sönük değil, yıldızı parlayan vizyoner bir lider, bir fenomen.
Onunla bilgece konuşmanın gücünü yeniden keşfediyor dünyanın bu yakası. Tesirini, uyandırdığı saygınlıktan alan bir hatip.
***
Üslup her şey değildir. Ne söylediğiniz, nasıl söylediğinizden daha önemli.
Binali Bey, hitabet konusunda iddia koymuyor, o alanı Cumhurbaşkanı’na terk ediyor.
Fakat içerik konusunda hiç de iddiasız değil.
Demir leblebi gibi iddialı laflar etmekten kaçınmıyor.
“Anayasa ne söylerse söylesin, Cumhurbaşkanımızın fiili siyasi sorumluluğu doğmuştur” diyebiliyor.
Seçimle gelecek her lidere, Anayasa’yı fiilen rafa kaldırma hakkı doğurmasa etkili hitabete örnek bile sayılırdı.
Ancak etkili bir hatip, sadece gündem oluşturan değil iki düşünüp bir konuşandır.
Paylaş