Paylaş
DUYMUŞSUNUZDUR muhakkak; TÜSİAD’ı, Doğan Grubu, faiz lobisi, İsrail lobisi, üst aklı, alt aklı vesair hep bir araya gelmiş, el ele verip bir AK Parti+CHP koalisyonunu pişiriyorlarmış. Son projeleri buymuş, kolları sıvayıp dört bir yandan dalmışlar mutfağa, mercimeği fırına verip harala gürele kadayıfın altını kızartıyorlarmış...
Neyse ki AK Parti’nin güçlü tek başına iktidarıyla geçen son 13 yılda, ileri demokrasiye yaraşır bir fedailik anlayışı yetişti. Çok hassas bir eski Türkiye dedektörü ve ona layık bir analiz kabiliyeti, bir kül yutmama kapasitesi de gelişti. Yer mi sanıyorsunuz bu eski vesayet cinliklerini!
Siyaseti, vesayetten kurtarma mücadelesinin bir yan etkisi olarak türedi bu bilinç. Korumacı, bekçi, halka rağmen halkçı, sandığa rağmen sandıkçı bir bilinç. İktidarı halktan bile korumaya soyunacak kadar bekçilik rolüne kendini kaptırmış bir siyaset muhafızlığı. İşte onun hezeyanı bu.
AK+CHP’yi sandıkta seçmen sipariş etmemiş, 7 Haziran’da paketleyip siyasetçilerin önüne koymamış. Özel çıkar grupları, esrarengiz lobiler, içimizi karıştırmak isteyen birtakım gizli eller ‘grand koalisyon’ diye bunu allayıp pullayıp servise hazırlıyorlarmış.
* * *
Aşırı siyasi yükleme nedeniyle, bu akıl terazisinin bu sıkleti çekmemesinden peyda olmuş bir defolu ürünle karşı karşıyayız. Vesayetle mücadelenin bir tür yan mahsulü. ‘Düşman’la işi bitince kendi kendini imhaya başlayan, intihara ayarlı bir bilinç canavarı.
İşte bu kemirgen terminatör, olası bir AK Parti+CHP koalisyonunu proje diye mimliyor. Kötü huylu bir projeymiş, siyasi mühendislik işiymiş falan festekiz...
Sanki sandıktan bir tek başına iktidar çıkmış, milletin iradesi öyle tecelli etmiş. Ama vesayet odakları hemen devreye girip de siyasi partileri, dişlerine göre bir koalisyon kurmaya zorluyor. İktidarın hür seçimlerle sandıkta oluşmasını engelleyen, sandık sonucunu Ankara’nın karanlık labirentlerinde, kapalı kapılar ardında tepetaklak etmek için bastıran birileri var sanki ortada.
Beni alın... Seçmenin, en kötü tek başına iktidarı bile en iyi koalisyona tercih edeceğini düşünüyordum. Türkiye az çekmemişti, bütün koalisyon denemelerimiz hüsranla sonuçlanmıştı çünkü. Önümüzde bir de koalisyonların elinde duman olmuş tüten İtalya örneği duruyordu ki... İllallah etmiş bu koalisyonzede halka bir daha koalisyon sevdirilemez diyordum.
“Vesayetçiler koalisyon sever” başlığını atan, “Çünkü kolay lokmadırlar” diye yazan da bendim.
Seçimden önce koalisyon fikrini cilalayıp pazarlayanlara az çatmadım değil. Fakat o 7 Haziran’dan önceydi. Bir de 7 Haziran’dan sonrası var artık.
Bir daha satın almaz dediğim seçmen, tercihini çatır çatır koalisyon hükümetinden yana yapmasın mı! Açığa düştüğümle kaldım.
Karar milletinse, milletin kararı bu. ‘Yeter söz milletindir’se, milletin sözü bu. Hani sandıktan ne çıkarsa oydu, hani milletin sözü üstüne söz söylenemezdi!
* * *
Seçim sonuçlarını dikkate aldığımızda, AK+CHP hükümeti bir projeyse bile çok iyi bir projedir, çok doğru bir projedir, mevcut şartlarda ilaç gibi süper faydalı bir projedir. Tüm projecilerini tek tek kutlarım, ellerine sağlık.
Çünkü bir kere milletin bir numaralı projesidir. Oy dağılımı itibariyle milletin ikinci en iyi projesi de bir AK-MHP hükümetidir. Bir siyaset mühendisliği işi olduğundan mı kuşkulanıyorsunuz? Mühendislik hesaplarını bizzat milli irade yaptı. Öyleyse bile, doğal bir siyaset mühendisliği harikası bu.
Sandıkta böyle şekillendi iktidar seçenekleri. Halk, sırayla hangi koalisyon seçeneklerinin denenmesini istediğini gösterdi.
AK Parti birinci, CHP ikinci gelmiş. Bu tabloda bir AK-CHP koalisyonunu savunmaktan daha doğal ne olabilir?
Asıl siyaset mühendisliği, AK Parti’siz seçeneklerden başlayarak yapay bir iktidar oluşumunu zorlamaktır. Projeciliğin hası odur, vesayetçiliğin ta kendisi, dik âlâsıdır.
İktidarı sandıktan bile korumaya çalışan türedi bekçilik bilincinin de, halka rağmen ‘demokratik siyaset’ muhafızlığına soyunan defolu şuurun da ondan aşağı kalır bir yanı yoktur. Anti-vesayetçiliğin vesayetçilikle buluştuğu Cebelivesayet boğazına hoş geldiniz.
Paylaş