Paylaş
Havadaki zamanımı kokpitte harcasam dönmeye kalmaz pilot brövesi bile alırım. Geziden yana o derece açıldı şansım.
* * *
TUR’un müdavimi gazetecilere ‘mürettebat’ diyerek imrenenler, yerlerinde olmaya can atanlar var. Yüksek irtifalara göz diken, ‘jet seyyahlar’ kadrosuna katılmaya heves edenler için söylüyorum. Dilerim bu harika olay tez zamanda başlarına gelir. Komşum Özkök başta, en az bir tur bindirilmelerini bütün kalbimle isterim.
Ortada felaket özenilecek bir durum var zira. İştahlarının kabarmasını pekâlâ anlıyorum.
Rahmetli Ecevit’in işinin zorlaştığı günlerdeydi. Bir yandan ağırlaşan sağlık sorunlarıyla boğuşuyor, bir yandan da atılan yazar kasalar, başbakanlık önünde yakılan kamyonlar, ekonomik bunalımın tırmandırdığı protestolarla uğraşıyordu... Üzerindeki baskı giderek artıyordu. Bunalmıştı ama direniyordu. Koltuğuna yapışıp kalmakla, dünya batsa da bırakmaya niyeti olmamakla suçlanıyordu. Yine böyle bir gün gazeteciler, yeni bir istifa çağrısını hatırlattı.
Ecevit’in tepkisini hiç unutmam. Şöyle dedi: “Takdir edersiniz ki Türkiye’de başbakanlık yapmak, bugünlerde hiç de keyifli bir meşgale olmasa gerektir...”
Siz de takdir edersiniz ki iki cumartesi arasında önce Cumhurbaşkanı’yla İstanbul’dan yola çıkıp 2 gün içinde Cidde, Mekke, Cidde, Medine ve Riyad’ı dolaşıp Ankara’ya dönmek... Sonra da aynı gün, Esenboğa Havalimanı’ndan ayrılmadan aynı uçakla Başbakan’ın Lizbon seferine dahil olup, oradan New York’a devam etmek... Ve planlanan rotaya göre, ertesi cumartesi gece yarısını da devirerek Ankara üzerinden İstanbul’a, nihayet sıcak yuvamıza avdet etmek çok daha keyiflidir.
Yine takdir edersiniz ki sonuna geldiğinizde başını artık hatırlayamadığınız, Kanuni seferine benzer A330 seferlerinde seyyahlık, tıpkı aylaklık yapmak gibi tadından yenmeyecek bir şeydir.
Bir de bu uçuşlar sırasında meslektaşlarınızın çattığı keyfi canlı canlı görseniz... Onları hayal ettiğinizden daha şanslı, düşündüğünüzden çok daha ballı addederdiniz.
* * *
Mekke’den hangi rüzgârın beni Portekiz’e, başkent Lizbon’a attığını bugün yazacağımısöylemiştim size.
Başbakan, New York yolu üzerinde 24 saatten kısa bir süre için uğrayıp hükümetler arası bir zirveye iştirak etti de... O sayede, göz açıp kapayıncaya dek Lizbon gördüm ben de.
Erdoğan’la Doğu’ya, Davutoğlu’yla Batı’ya doğru 8 günlük bu bağlantılı uçuşa peş peşe çağrıldığımda, başıma nasıl eşi görülmedik bir ikbal kuşu konduğunu anlamıştım zaten. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesine en fazla “Elbistan’dan Sivas’a aheste aheste vasıl olduk” cümlesiyle geçecek uzunlukta bir süre. O arada biz 10 şehir gezip başladığımız durakta, Atatürk Havalimanı’nda tamamlamış olacağız yolculuğu. Kaçıranlar, kör talihine yansın...
* * *
Büyük gezgin İbn Battuta’nın Mağrip’ten yola düşüp Mekke’ye, hacca gittiği seferin 8 gününü düşünün. Bir handa soluklanma süresi kadar yer tutar ancak yazdığı ‘Rıhle’de. “Hicaz ülkesine müteveccihen yola revan olduk” cümlesine sığdırılacak bir zaman dilimi onun için...
Hızlandırılmış A330 TUR’larıyla henüz müşerref olamayan diğer gazetecilerin de yüzüne en az bir kez gülmeli bu 8 günde devriâlem şansı. Paylaşmayı seven, talihli bir ‘jet seyyah’ın canıgönülden arzusudur.
Paylaş