1. Davutoğlu hükümetine birinci çağrım

BAŞBAKAN Davutoğlu’na has akademik anlatım diliyle ifade edecek olursak şöyle:

Haberin Devamı

Eleştirim aslında tek maddeden oluşuyor ama aşağıda iki alt bende ayrılıyor. İkisi de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na itiraz mahiyetinde.

* * *


1. maddenin (a) bendi: Yazarlara gizli sponsorluk iyi fikir değil...
Devlet, sanatı ve sanatçıyı himaye ettiği; sinemaya, tiyatroya teşvik verdiği gibi edebiyatı da yazarı da gözetsin.
Ama mümkünse edebiyat dünyasında bir ‘Yukarıda neler dönüyor’ çalkantısına yol açmadan...
Kültür ve Turizm Bakanlığı bu sene ilk kez, başvuruları üzerine 290 yazardan 40’ına para yardımı yapıyor.
Ne ki, bu desteği memnuniyet yerine endişe ve tepkiyle karşılayan edebiyatçılar var. Haksızlar mı?
Ortada utanılacak, sıkılınacak bir şey yok. Yazı hayatını finanse etmek, yazarı koruyup kollamak bilakis iftihar edilecek bir iştir.
Kamu bütçesiyle desteklenen kitap projelerini, hangi kriterlerin uygulandığını, seçici kurulda kimlerin yer aldığını ve kime kaç paralık yardım yapıldığını saklamanın manası ne?
Hem jüriyi hem de ödüle layık görülen edebiyat eserlerini gizli tutmanın izahı olamaz. Manasız bir işgüzarlık.
Bu hizmeti şeffaflık içinde de yapabilir Bakanlık, denesin, karşılığını görecek...

* * *

Haberin Devamı


1. maddenin (b) bendi: Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kış Uykusu’nu Oscar’a aday göstermek de hiç iyi bir fikir değildi.
Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye aldı diye Yabancı Film Oscar’ını da alacağını varsayıyorsanız aman Allah!...
Ne bu varsayımı doğrulayan anlamlı bir istatistik var elde ne de Cannes jürisi ile Oscar jürisinin sanat anlayışı arasında ciddi bir paralellik.
67. Cannes ile 87. Oscar’dan söz ediyoruz. Ve benim bildiğim 66 Yabancı Film Oscar’ı içinde Cannes’da gülüp de Oscar’da yüz bulamayanların sayısı, her ikisini birden alanları havada karada birkaç tur katlar.
‘Kış Uykusu’nu bir ‘Siyah Orfe’, bir ‘Cinema Paradiso’, bir ‘Hayat Güzeldir’ ya da bir ‘Amour’ gibi sarsıcı ve istisnai sinema devrimleriyle bir tutuyorsanız o ayrı tabii. Hayal gücünüzün uçma kapasitesine bağlı...

* * *

Haberin Devamı


Neticeten...
Bakanlığın düz mantığıyla ‘Kış Uykusu’ Oscar alsın, dişimi kırarım.
Ama değil Oscar’ı alması, değil 5 aday filmin yer aldığı kısa listeye girmesi, aday adayı 9 yapımlık uzun listeye dahi girsin dişimi kırmaya razıyım, o kadar gurur duyarım.
Uzun listeye kalsaydı, Yılmaz Erdoğan’ın ‘Kelebeğin Rüyası’ kalırdı. Kostümünden ışığına görsel kalitesi, oyunculuğu, müziği ve hikâyesiyle muhteşemdi. Senaryodan, kurgudan kaybetti.
O kurgu kaybettiyse bu kurgunun kazanacağını düşünmek en hafifiyle safdilliktir.

* * *


Hatır-gönül ilişkileriyle, dostlar alışverişte görsün yaklaşımlarıyla, kolaya kaçmakla olmuyor bu işler.
“Bizim de bir Oscar aday adayımız olmuş olsun” mantığı, ipe baştan un sermektir. Yarışa sıkı asılmak lazımken parmak ucuyla tutmak niye...
Umarım Bakan Ömer Çelik, bu yanlış gidişata yeni dönemde el koyacaktır.

Haberin Devamı

Olmadı paşam

GENELKURMAY Başkanı Necdet Özel, 30 Ağustos resepsiyonunda gazeteciler üzerinden hükümete mesaj yolladı.
Konu ‘Çözüm Süreci’ydi...

* * *


Yol haritasını bilmediklerini, henüz kendilerine fikirlerinin de sorulmadığını söyledi.
Olabilir ama askerin, medya aracılığıyla bundan yakınmaya hakkı olamaz.
Kırmızı çizgilerden söz etti, ama kırmızı çizgileri ancak hükümetler çizebilir demokrasilerde. Askerin, hükümetlerden ayrı, hatta ters düşen kırmızı çizgileri olmaz, olamaz.
Olursa, başıbozukluk olur. Bunun ne demek olduğunu da en iyi asker bilir.

* * *


Özel Paşa’nın yaptığı, bir kuvvet komutanının medya üzerinden Genelkurmay başkanıyla haberleşmesine benzer.
Genelkurmay Başkanı’nın, haftalık görüşme gibi istişare mekanizmaları, kırmızı hatlı muhabere imkânları dururken bağlı olduğu hükümete açık mektup döşenmesi demokratik ordu ilkelerinin ihlalidir. Demokrasilerde sivil-asker ilişkisinin fıtratına ters...
Eskide kalmıştı bu tür akort bozuklukları, Türkiye’nin geldiği noktada ciddi kulak tırmalıyor. Bugüne kadar gösterdiğiniz özen ve duruşa da yakışmıyor paşam, bilesiniz.

Yazarın Tüm Yazıları