Paylaş
Bir ilkokul arkadaşım yazmış.
İzin alamadığımdan ismini veremiyorum ama benim şarkı sözlerimle süslediği ilginç bir mektup olduğu için sizlerle paylaşmak istedim.
Sevgili Ajda,
Seninle ilkokulda tanışmıştık çocukça, Moda yolunda.
Serde gençlik yılları.
Tek yaşanır mı?
Yalnızlıktan bezdin ve bir sevgilin vardı 17 yaşında.
Kimler geldi kimler geçti ama hiçbirisi senin kadar sevilmedi.
İşte farkın bu.
Sen hür doğdun hür yaşarsın ama benim durumum farklı.
Eurovision yarışmasından sonra biraz kırıldın, uzaklaştın.
Oysa durmaz ki dünya...
Bu arada olanlar oldu bana, sokak boştu ve sensiz yıllarda sardı korkular, gelecek yıllar düşündüm sensiz nasıl yaşanacaklar.
Uykusuzdu her gece...
Şimdi artık bir kraliçesin, kalplerin, gönüllerin kraliçesi.
Sadece Türkiye’de yaşayanların değil, yurtdışında yaşayanların ve Kıbrıslı Türklerin de kraliçesi.
Benim için hâlâ ilkokuldaki Ajda Pekkan’sın.
Ev ödevin ise resepsiyona bıraktığım tüm plaklarının adıma imzalanması.
Eğer beni huzuruna kabul edersen bir Tanrı misafiri olarak sana doğru gelirim.
Hem iki yabancı gibi durmaz birlikte fotoğraf da çektiririz.
Olmazsa olmadı gitti derim.
Ama imzalar kırmızı çizgilerim.
İmzalamazsan affetmem asla seni.
Vallahi Cratos’u yakar geçerim!
Unutma, ne varsa sende var.
Göz göz değmesin sana.
Mesut ol sen.
Bu mektubu okuduktan sonra ne mi yaptım?
Fotoğraf çektiremedik ama hemen ricasını yerine getirip, resepsiyona bıraktığı bütün plakları adına imzaladım.
Bunun karşılığında da bu haftaki köşenin ilk yazısını kurtardım işte!
15 TIR’lık
büyük konser
Bu tür haberler genelde pop sanatçıları için yapılır; “Madonna şu kadar TIR’la geldi, Rihanna bu kadar TIR’la gelecek” gibi...
Ben ise bir klasik müzik sanatçısının konserinden bahsetmek istiyorum.
Klasik müziğin yaşayan en büyük icracılarından Andre Rieu, konser vermek için İstanbul’a geliyor.
300 kişilik orkestrası ve muhteşem sahne şovlarıyla Sinan Erdem Konser Salonu’nda 15 bin kişiye konser verecek.
Dünya turnesinde büyük stat ve arenalarda verdiği konserle satış rekorları kıran bir sanatçı Andre Rieu...
Teknik ekip ve sahne ekipmanları tam 15 TIR’la gelecek İstanbul’a...
Konsere daha çok var; 29 Kasım’da...
Ama benim bunu erken duyurmamın bir sebebi var; biletleri satışa çıktı...
Klasik bir klasik müzik konseri olarak bakmayın, büyük bir gösteriyi kaçırmayın derim...
Ve yaz geldi...
Geçtiğimiz hafta 23 Nisan tatilini fırsat bilip üç günlüğüne Bodrum’a gittim.
Bodrum yaza hazırlanıyordu.
Her tarafta çiçekler açmış, insanlar cıvıl cıvıl, güneş ısıtmaya başlamış.
Yaz demek aşk demek, müzik demek, eğlence demek, tatil demek...
Ama ne yazık ki Bodrum gibi dünya incisi bir yerde bu yaz başında da eksikler vardı.
Bozuk yollar, bitmeyen inşaatlar...
Yazın yerli-yabancı milyonlarca insanı ağırlayan bir belde ne yazık ki bu yükün altında eziliyor.
Oysa dünyanın en güzel sahillerine dünyanın en güzel beldesi olmak yakışıyor.
Neyse bunları bırakalım da yazın keyfini yaşamaya bakalım.
Umarım herkesin bu yazı mutlu, sağlıklı ve hayal ettiği gibi geçer...
Bu yaz köpeğinizi
sokağa atmayın
Bodrum deyince bahsetmemek olmaz, yine sokaklarda başıboş köpekler vardı.
Kimisi hâlâ sahibini bekliyor.
Kimisinin gözlerine terk edilmişliğin hüznü çökmüş.
Çoğu da cins köpekler ya da kırmalar.
Belli ki geçen yazın sonunda sahipleri tarafından terk edilmişler.
Lütfen yapmayın, hayvanları yaz eğlencesi olarak görmeyin.
Çocuklar yazın iyi vakit geçirsin diye düşünmeyin.
Terk edilmek herkes gibi onlara da acı veriyor.
Bir hayvanı sahiplenirken onunla en az 10-15 yıl geçireceğinizi düşünün. Yapamayacaksanız hiç sahiplenmeyin.
Lütfen bu yaz sonunda kedinizi/köpeğinizi tatil beldelerinde bırakıp sokağa atmayın...
Onların da canı var unutmayın!
Jüricilik oynamak!
Geçenlerde Demet Akbağ ne güzel söyledi ekranda; “Aslında jüricilik oynuyoruz biz” diyerek... Gerçekten de haklı.
Ben de televizyonda ses yarışmasında jüri oldum. Geçmiş yıllarda pek çok organizasyonda jüri üyesi olarak yer aldım...
Şu kadarını söyleyeyim; yıllar önce Kayahan, Nükhet Duru, Nilüfer’in birinci olduğu organizasyonların jürisinde de yer aldım ben...
Tam da bu yüzden “jüricilik oynamak” lafını çok sevdim işte.
Kimse kimseye otorite diye takılmamalı bu jüri işlerinde...
Jüri müthiş yeteneklere sadece yardımcı olan bir unsurdur benim gözümde.
Bu yüzden jüri olarak yer aldığım her işte ben de Demet Akbağ gibi jüricilik oynamayı tercih ettim hep.
Paylaş