Paylaş
Her yanımız şiddet doldu.
Biz kadına şiddeti önlemeye çalışırken, çocuğa şiddet bir yerden hortluyor.
Bir cani çıkıp kundaktaki bebeği fare zehiri verip öldürüyorsa...
Üzerine benzin döküp yakıyorsa...
Çocuklara tecavüz ediyorsa...
Yeni doğmuş bebeğini çöp kutusuna atıyorsa...
Bir şeyler var ki yürümüyor demektir.
Bunlar haber olanlar, bir de olmayanlar, duymadıklarımız var...
Bu kadar sevgisizlik, insanın umutlarını azaltıyor.
Her sabah bu haberleri gazetelerde okudukça kendi kendime hep aynı soruyu soruyorum:
Bu kadar canavarı nasıl yetiştirdik biz?..
Biraz da sevgi dolu kuşaklar yetiştirsek ya...
Bu yüzden okullara sevgi dersleri konmalı.
İnsan sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisi anlatılmalı çocuklara bu derslerde...
Hiçbir canlıya zarar vermemek öğretilmeli.
Şiddetin çözüm olmadığı gösterilmeli.
Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi Avcı’dan rica ediyorum, ilköğretime sevgi dersleri koyun lütfen.
Derslere gönüllü katılmaya hazır ilk aday benim.
Ah Angelina!
Angelina Jolie iki göğsünü birden aldırdı, kimi alkışlıyor cesurca açıkladığı için, kimi eleştiriyor oyuncuyu.
Bu hareketinin kadınlara örnek olması açısından önemli olduğunu söyleyenler de var.
Böyle örnek mi olur canım! Hangi kadın göğüslerini aldırmak ister?
Allah kimseyi böyle zor seçimlerle karşı karşıya bırakmasın.
Sağlık gibi hassas bir konuda kim kime örnek olabilir?
Bu burun ameliyatı yaptırmak değil.
Angelina Jolie de mecbur kaldığı için yapmıştır herhalde.
Bundan dolayı ne kimse alkışlanır ne eleştirilir. Sadece “Geçmiş olsun, Allah kimsenin başına vermesin” denir.
İmambayıldı değil Ajda bayıldı
Türk Hava Yolları sürekli gündemde. Kıyafetleri, ruju, grevi yazılıp çiziliyor.
Benim gibi THY ile çok uçan birinin gündeminde olmaz mı...
Benim de yemeklerine bir itirazım var.
İç hatlarda çok sık uçan biri olarak neredeyse haftada iki gün patlıcan, füme tavuk yemek zorundayım.
Uzun süredir hep aynı mönü.
Öğlen 12’de imambayıldı, gece bin imambayıldı...
Haftada 4 gün uçtuğum oluyor bazen.
Vallahi Ajda bayıldı!
Asla değiştirmiyorlar mönülerini.
Çeşitlilik yaratmıyorlar.
Eskiden güzel bir tereyağı koyarlardı yanına, brie peyniri servis ederlerdi, minicik bir meyve koyarlardı.
Hepsini yok ettiler yavaş yavaş.
Diğer yandan çok eski uçakları kullanıyorlar iç hatlara, tuvaletler pis ve kokuyor...
Hostesler çok nazik, pilotlar centilmen ve güven verici...
Ama personelin iyi olması kurtarmıyor.
Bu söylediklerime tek bir uçuşta rastlamış olsam itiraz etmezdim. Son dönemde ne yazık ki çok sık karşılaşıyorum...
Bu oteli sevdim
O kadar çok konuşuldu, yazıldı çizildi ki, çok merak ettiğim otellerden biriydi Mardan Palace...
Bu hafta konser için Antalya’ya gittiğimde ilk kez konaklama fırsatı buldum.
Dedikleri kadar varmış.
Şaşaalı bir otel.
İlk görüşte mimarisi yorucu gelebilir ama özellikle eğitimli personelin nezaketi ve konuklara ilgisi Mardan’ı çok huzurlu bir yere dönüştürüyor.
Yemekleri lezzetli, odaları konforlu...
Bir otelden daha ne beklenir ki, ben sevdim.
Bir konser önerisi
Duyduk duymadık demeyin; Itzhak Perlman tek bir konser için İstanbul’a geliyor.
Kendisi Schindler’in Listesi filminin unutulmaz müziklerini yapan müzisyendir.
Çağımızın en üstün keman virtüözü olarak kabul ediliyor.
28 Mayıs’ta İstanbul Kongre Merkezi’nde bir konser verecek.
Perlman’ın bu konserde kullanacağı 1714 yapımı antik Stradivarius kemanının değeri ne kadar dersiniz?
20000000 dolar olduğu söyleniyor.
Sıfırları saymakla uğraşmayın, yazıyla da yazayım, 20 milyon dolar...
Böyle bir enstrümanı böyle bir müzisyenin çalması yeterince etkileyici değil mi...
İtiraf ediyorum...
İstanbul’da en çok turist olmak isterdim.
Bir şort, bir tişört, ayağımda terliklerle Sultanahmet’te dolaşmak.
Kapalıçarşı’da vitrinlere aheste aheste bakmak.
Deniz kenarına oturup vapurları izlemek.
Ne güzel olurdu kim bilir...
Paylaş