Paylaş
Güzel not defterlerim, güzel kalemlerim olsun hep hoşuma gitmiştir.
Her zaman da bir akıl defterim olmuştur.
İşte buyrun en son elimden düşürmediğim not defterim de bu...
“Bakkal defteri” diyorum ben ona... Yapılacak işler, telefon numaraları, toplantı notları, albüm, konser dışında gündelik işler...
Hepsi ama hepsi yazılıdır bu bakkal defterinde! Her şeyi not alırım. Bazen büyük harfle not alıyorum ki, aklımdan hiç çıkmasın diye. Tekno-lojiyle de aram hiç fena değildir ama tabletlere, telefonlara not yazmaya ısınamadım. Benim için varsa yoksa defter-kalem. Önce notları yazarım, sonra biten işlerin üzerini fosforlu kalemle çizerim.
Bakkal defterimin son bir ayına bakarken ağırlıkla ev işleri ve taşınmayla ilgili notları gördüm.
Yarısı fosforlu, yarısı olduğu gibi duruyor hâlâ.
Düşünün halimi...
Tüketme sendromu
Meryem Uzerli’nin Muhteşem Yüzyıl’ı bırakmasıyla birlikte tükenmişlik sendromunu öğrenmiş olduk. Ben de yıllar önce yaşadım tükenmişlik sendromu. Adının tükenmişlik sendromu olduğunu bilmeden tabii.
İş hayatında sorunlar üst üste geliyor ve bir an her şeyi bırakıp kaçmak istiyorsun...
Ama bana kalırsa dizi sektöründe de müzik sektöründe de tükenmişlik değil, aslında tüketme sendromu var.
İnsanlar popüler olan bir ismi tüketmek, bitirmek, yıpratmak için elinden geleni yapıyorlar.
Bunu hobi haline getirenler var. Yani aslında sorun tükenende değil, tüketende...
Tüyler uçuşurken...
Nihat Odabaşı’yla geçen hafta üçüncü klibimizi çektik...
Yakar Geçerim ve Arada Sırada’dan sonra şimdi de Ara Sıcak şarkısını kliplendirdik.
Bu haftadan itibaren yayınlanmaya başlayacak kanallarda.
Üç klip ve pek çok fotoğraf çekiminden sonra anladım ki Nihat’la biz birbirimize eziyet etmeyi seviyoruz!
Her klibimiz zorluklarla çekiliyor.
Bir önceki klipte kumlar içindeydik bu sefer tüyler içinde...
Toz duman içinde çekmiştik Yakar Geçerim’i, bunu da uçuşan tüyler içinde...
Beykoz Kundura Fabrikası’nda çektik klibi.
Sabah 8’de çıktım evden 11.00’de başladık çekime, ertesi sabah 04.00’te çıktık oradan.
Eve geldiğimde simsiyahtı.
Ama ne zaman eziyetli bir klip çekersek ortaya çok iyi bir sonuç çıkıyor.
Umarım beğenirsiniz...
Hamile olsam poz vermezdim...
Kadının her hali estetiktir de, bazı erkeklerin beyni bunu anlayacak esneklikte değil ne yazık ki...
Kadınların hamile karnını göstermesi ahlaklı bir durum değilmiş...
Ben hamilelik yaşamadım, çocuğum olmadı ama bu durumun kadının en özel ve en güzel dönemi olduğunu biliyorum.
Bir erkek olarak senin umurunda mı acaba kadınların ne ızdırap çektiği.
Hamile karnını kadın neden gizlemek zorunda kalıyormuş?
Beden kadının bedeni, seni mi gerdi derdi?..
Anne adayları kulak asmayın bu sözlere, güzel karnınızla güzel yürüyüşler yapmak için sokağa çıkın.
Bunu ben değil sağlıklı doğum için doktorlar söylüyor.
Yalnız konu hazır hamilelikten açılmışken bu konuyla ilgili bir itirazımı da aktarayım...
Ünlü kadınların karnı burnunda dergilere poz vermelerine hiçbir zaman anlamadım...
Fetiş bir durum olarak baktım bu duruma.
Ne gerek var en mahrem anını, karnı burnunda görüntünü dergilere poz verip milyonlarla paylaşmaya?
Çektirmek istiyorsan kendin ve ailen için çektir.
Ben hamilelik yaşamış olsaydım, asla karnı burnunda poz vermezdim.
Tabii bu benim bedenim, kendi fikrim...
Sonuçta her kadın kendi bedeni üzerinde tek karar verici olmalıdır.
Paylaş