Paylaş
Orada bir yer var! Orada, tam sınırda… İyiyle kötünün, güzelle çirkinin, doğruyla yanlışın sırt sırta durduğu sınırda. Tarlabaşı’nın eşiğinde. Adı; 75. Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi. Merkez, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı çalışıyor.
“Merkez ne iş yapar?” derseniz; sokakta çalışmak zorunda bırakılan çocukları kollar, sokaktan çeker, eğitir, rehberlik hizmeti verir, sportif ve sanatsal etkinlik ve atölyeler düzenleyerek gelişimlerine katkıda bulunur, gündüz öğünlerinde beslenmelerini sağlar, kırtasiye yardımı yapar ve aylık harçlık öder. Çocukların yokluk içinde yaşayan ailelerinin penceresinden bakıldığında, çoğumuzun günlük harcamasına bile yetmeyecek bu harçlık çok değerlidir. Merkezde çalışan eğitmenler ailelerin çocuklarının merkeze gitmesine rıza göstermelerinde bu harçlığın ciddi payı olduğunu söylüyor.
Çevre sakinleri yoğunlukla, göçle İstanbul’a gelen Kürt yurttaşlar. Merkez, Beyoğlu ilçesinin sosyo-ekonomik açıdan Tarlabaşı, Hacıhüsrev, Hacıahmet ve Kasımpaşa gibi riskli bölgelerle kesişme noktasında. İşlevine uygun, olağanüstü stratejik ve dramatik bir yerde konuşlandırılmış. Binanın bir cephesi metropolün kalbi Taksim’e, diğer cepheleri körpesinde sönen hayatların kibrit kutusu büyüklüğünde üçüncü sayfa haberlerine sıkıştığı geleceksiz bir dünyaya bakıyor…
SOKAKTAN ÖNCEKİ SON KALE
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) bugüne kadar, bu merkezler aracılığıyla çocukları sokaktan çekip eğitime kazandırma yolunda hatırı sayılır başarı sağlamış. Peki mesele nedir? Mesele şu: ASPB, 75. Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi’nin –başka il ve ilçelerdeki benzerlerinin de- kapatılmasına karar verdi. “Çocuklar sokaklarda heba olsun” diye değil kuşkusuz. Hizmetin niteliği ve yaygınlığıyla ilgili bir araştırma-planlama-koordinasyon çalışması yapmış, daha verimli sonuç alabilecekleri yeni düzenleme ve uygulamalara karar vermişler belli ki! Kapatma kararı; sokakta çalışan çocuk sayısının yok denecek kadar az –ya da nispeten az- olduğu Anadolu şehirlerinde çok şey değiştirmese de yoksul ailelerin çocuklarının hemen tümüyle sokakta çalıştırıldığı İstanbul’da, özellikle de suç dünyasının kucağında yaşadıkları Beyoğlu bölgesinde yakıcı sonuçlar doğurmaya aday.
75. Yıl ÇOGEM’in kapatılması demek, 15 yıldır sürdürülen ve yüzlerce yoksul çocuğa koruyucu, önleyici hizmet sağlamış başarılı bir modelden vazgeçilmesi demek. ASPB bu hizmetin bölgede faaliyet gösterecek sosyal hizmet merkezlerinde devam edeceğini öne sürse de en azından Tarlabaşı sınırındaki son kale olan 75. Yıl ÇOGEM için durum öyle olmayacak. Çünkü SHM’ler, kapatılacak çocuk ve gençlik merkezlerinden daha farklı yapılar, mevzuat ve uygulama kapsamları da farklı. SHM’ler aileler açısından cazip olmayacak, harçlık, kırtasiye yardımı ve diğer maddi destekler olmayınca çocuklarını merkeze göndermek yerine sokağa, sokakta çalışmaya yönlendirecekler. Eve giren her kuruşun hayati önem taşıdığı mevcut koşullarda başka türlü bir sonuç beklenemez. Bu da giderek daha fazla çocuğun suç dünyasının kucağına bırakılması demek!
KENT DÖNÜŞÜYOR PEKİ KENTLİ?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı toplumla sürekli ve direkt ilişki halinde olan devlet kurumlarından biri. Başında kadın ve anne olan bir bakan var. Fatma Şahin başta kadına yönelik şiddet konusu olmak üzere, birçok kronik toplumsal sorunun çözümü için sonuç alan ve kararlı adımlar atan bir bakan. 75. Yıl ÇOGEM türü merkezlerin kapatılacağı hakkında haberler duyulduğunda, kaygılara hızla yanıt vermiş, merkezlerin kapatılmayacağı, daha da işlevselleştirileceği yönünde aileleri rahatlatan açıklamalarda bulunmuştu. Şimdi 75. Yıl ÇOGEM Ramazan Bayramı’nı takip eden günlerde kapatılacak. Kuruma giden resmi yazı böyle söylüyor.
Kurumsal değişim ve dönüşüm süreçlerinde detaylar hayati önem taşır. Daha iyisini yapmak için uğraştığını sananların, bunu yapamadığı gibi, mevcut olanı da heder ettiği çokça görülmüştür. Mevzuat hazretlerinin sicili epeyce bozuktur bürokrasi tarihimizde. ÇOGEM’ler hakkında verilecek karar birçok çocuğun geleceğini olumsuz yönde etkileyecek sonuçlar doğurabilir.
Bakan Şahin’in en azından 75. Yıl ve benzeri stratejik noktalardaki bazı ÇOGEM’lerin özel durumunu bir kere daha değerlendirerek faaliyetlerini keşke mümkün olsa da daha geniş olanaklarla sürdürmesine karar verebileceğine inanıyorum. Bunun için 75.Yıl’da korunan çocuklardan birkaçıyla biraz zaman ayırıp sohbet etmesi yeterli olacaktır diye düşünüyorum.
Tarlabaşı ve çevresini yeniden imar ederken, eldeki insani kazanımları yitirmemeye özen gösterilmeli. Kentsel dönüşümün akılcı, kalıcı ve insani bir çözüm niteliği kazanması, sosyal dönüşüm projeleriyle eşgüdümlü uygulanmasına bağlıdır.
Paylaş