Paylaş
15 yaşındaki Başar Oktar’a ait bu sözler. Buz pateninde 40’dan fazla madalya almış genç bir sporcu...
“Boks ve okul ikisi birlikte gitmeyecekti. Ben boksa öncelik verdim. İkisine zaman ayırmak imkânsızdı. Okuldan çıkıyorum, dört buçukta antrenmana gidiyor ve sonrasında inanılmaz yoruluyordum. Sonra ders çalışmam zaten çok zordu. Üniversiteye hazırlanamadım...”
Bu sözler de 18 yaşındaki Tuğrulhan Erdemir’e ait. Boksta; Yıldızlar, Gençler Dünya ve Gençler Avrupa Şampiyonu Tuğrulhan.
Amatör spor branşlarına verilmesi düşünülen devlet desteğine ilişkin haberi okuyunca, bu iki genç sporcumuzun açıklamalarını da hatırladım... Amatör spora verilmesi düşünülen yeni devlet desteğine göz atalım önce... Maliye Bakanı Naci Ağbal açıkladı: Maliye, kulüplere amatör spor branşlarında kullanmak üzere ödeme yapacak. Kulüplerin ödedikleri ücret-gelir vergisi stopajını, koşullu olarak tekrar kulüplere beş iş günü içerisinde geri ödeyecek (vergi iadesi yapılacak). Kulüpler bu aldıkları vergi iadesini, amatör branşların harcamalarında kullanacak. Maliye Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı kulüplerin devletten sağladıkları bu kaynağın amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını denetleyecek. İlgili yasa tasarısı şu an Meclis’e de gelmiş durumda. (Torba Yasa Tasarısı ile, 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna eklenecek EK 12. Madde)
Maliye Bakanlığı’nın Gençlik ve Spor Bakanlığı ile beraber geliştirdiği model, kulüplerce amacına uygun kullanıldığında kuşkusuz amatör branşların gelişmesine katkı verecek ve dolayısıyla topluma geri dönüşü olacaktır...Peki, bu devlet desteği daha kapsamlı ele alınamaz mı? Amatör spor branşlarına maddi desteğin yanında, eğitim desteği de verilemez mi? Destekten kastımız; maddi değil, okulu ve sporu bir arada yürütmeleri için gençlere imkânlar sağlanması... Hazır hükümetin gündemine amatör spor branşları gelmişken Başar ve Tuğrulhan’a da kulak verilemez mi?
Konu daha kapsamlı ele alındığında aslında Milli Eğitim Bakanlığı’nın devreye girmesi gerekecek... Başarılı genç sporcularımızın açıklamaları ortada... “Okulu ve sporu birlikte yürütmek neredeyse imkânsız” diyorlar. Milyonlarca öğrencisi olan ülkenin milyonlarca sporcusu da var demektir. “Okul mu, spor mu?” sorusuna, gençlerin gönül rahatlığıyla “ikisi de” cevabını verebilmeleri gerekir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri; sporcuları, kulüpleri, federasyonları, akademisyenleri dinleyerek “okulun ve sporun birbirine engel olduğu değil, birbirini tamamladığı” modeller ortaya koymalı. Başar ve Tuğrulhan, zaten kendi yaşamlarından yola çıkarak kayıplarını, zorluklarını, durumun vahametini ortaya koymuş. Bu iki gencimizden başlayarak, amatör sporcuların “okul ya da spordan” yalnız birini tercih etme zorunlukları engellenmeli.
Kariyer mi, çocuk mu? İkisi de...
Genç sporcuların yaşadığı ikilemin benzerini birçok anne de yaşamıştır... Çalışan kadınlar, anne olduktan sonra “Kariyer mi, çocuk mu?” sorusuna “her ikisi de” cevabını vermekte zorlanıyordu... Bu konuda yasal düzenleme yapılarak çalışan annelere önemli kolaylıklar sağlandı. (İş Yasası Md.13 ve
Analık İzni Veya Ücretsiz İzin Sonrası Yapılacak Kısmi Süreli Çalışmalar Hakkında Yönetmelik-8 Kasım 2016 tarihli Resmi Gazete-)
Çalışan anneler; bebeği ilkokul çağına gelene kadar, işyerlerinde ‘kısmi süreli’ çalışabiliyor artık. Kısmi süreliden kastedilen: Ya haftanın tüm iş günlerinde belirli saatlerde çalışılacak ya da haftanın bazı günleri çalışılıp bazı günleri ise çalışılmayacak. (Tam süreli çalışmanın üçte iki oranına kadar yapılan çalışma)
Sporcu gençlerimizin yaşadığı “okula mı, spora mı devam edeceğim” ikilemi, bana çalışan annelerin “kariyer mi çocuk mu?” ikilemini de hatırlattı. Dileriz; çalışan annelere getirilen yasal güvence ve kolaylıklar, öğrenci sporculara getirilmesini önerdiğimiz güvence ve kolaylıklara da örnek olur.
Paylaş