Yok artık Ali Bayramoğlu

ERTUĞRUL Özkök’e vurmak tabii ki serbesttir...

Hiç çekinmeden, hiç kasmadan vurulabilir Ertuğrul Özkök’e...

Zaten vuruluyor da...

Haberin Devamı


* * *

Ertuğrul Özkök’ün...
 

* BİR: 20 yıllık süreç içinde attığı manşetler mercek altına alınabilir...


*
İKİ: Gazetecilik anlayışı yerden yere vurulabilir...


*
ÜÇ: Görüşleri, yaklaşımları darmadağın edilebilir...


*
DÖRT: Kendisinden 28 Şubat’ın hesabı sorulabilir...


Hepsi anamızın ak sütü gibi helaldir bize...


Ama helale haram karıştırılınca...


En azından ben “Yok artık Ali Bayramoğlu” derim...


Çünkü ortada bir haksızlık varsa...


Bu haksızlığın “dilsiz şeytan”ı olmak istemem...

* * *


Ertuğrul Özkök’e vurmanın bir ölçüsü olmayacak mı?


Bir kırmızı çizgisi?


“Artık bu kadarı da ayıp oluyor” denilen bir noktası?


Laikçinin lakap takanına, iftira atanına, gerçekleri tersyüz edenine, ihbarcısına, haksızlık edenine lafımızı söyleyeceğiz de...

Haberin Devamı


Aynısını bir “liberal” yapınca, kendisine “demokrat” diyen yapınca...


“Ali Abi’ye ayıp olur şimdi” falan diye susacak mıyız?


Tabii ki hayır...

* * *


Ne demiş Ali Bayramoğlu?


Şunu demiş:


“Hrant’ın vurulmasına giden yolun taşlarını döşeyenler, vurulduktan sonra onu vuranları sokak serserisi ilan edip katille empati ilişkisi kuran ve bugün davanın birkaç kişiye sıkışmasının ön çabasını gösterenler, Özkökgiller başta olmak üzere, tüm dolaylı ve doğrudan suçlular kem gözlerle olup biteni izlemeye devam ediyor.”


Ne çıkıyor bu “gözbağcı” cümlesinden?


Ne çıkacak?


“Ertuğrul Özkök ve onun gibiler, Hrant cinayetinin dolaylı ya da doğrudan suçluları arasında...”


Neden?


Çünkü Özkök, Hrant’ın cinayete kurban gitmesinin ardından “katille empati ilişkisi” kurup, katili “sokak serserisi” ilan etmiş.


Nereden çıkarıyor bunu Ali Bayramoğlu?


Ertuğrul Özkök’ün Hrant cinayetine yönelik şu analizinden:


“Umarım bu cinayetin arkasında gayet profesyonel bir siyasi cinayet şebekesi vardır... Eğer durum buysa endişelenecek bir durum yok... O şebeke er ya da geç ortaya çıkarılır... Toplumun bazı kesimlerine sirayet etmiş bir nefretten söz edilemez... Ama eğer bu cinayet mahalle kahvesinde okey oynayan bir lümpenin kafasının bozulması sonucu işlenmişse o zaman endişe duymalıyız... Çünkü o zaman hepimizi tehdit eden bir hastalıkla karşı karşıyayız demektir... Bu hastalığa neyin yol açtığını hep beraber bulmalıyız.”

Haberin Devamı


Bu yaklaşım, bu analiz Ertuğrul Özkök’ü ve Özkökgilleri “bir cinayetin doğrudan ya da dolaylı suçlusu” yapar mı?


İnsaf bunun neresinde?

* * *


Ali Bayramoğlu’nun bir iddiası daha var...


Neymiş?


Hrant’ın yönettiği Agos Gazetesi Sabiha Gökçen’in yetimhaneden alınmış bir Ermeni kızı olduğunu haber yapmış...


Bu haberin Agos’ta yayınlanmasından 15 gün sonra Hürriyet olayı manşete taşımış...


Ali Bayramoğlu bu konuda da “Nedense iki hafta sonra” notunu koyarak kafaları karıştırmak istiyor.


O haberin Hürriyet’te çıktığı günü bugün gibi anımsıyorum:


Haberi Hrant’ın da yakın dostu olan Hürriyet muhabiri Ersin Kalkan hazırlamıştı... Ersin, haberi Hürriyet’e hazırlarken Hrant’la birlikte çalışmıştı...

Haberin Devamı


Yani Hrant da haberin Hürriyet’te yayınlanmasını istiyordu... Peki bu durumda...


Haberin yayınlanmasından sonra ortaya çıkan tepkilerin sorumluluğunu Hürriyet’e yüklemek insafla ne kadar bağdaşır?

* * *


“Antidemokratik eğilimler besleyenler”in...


“Kesin inançlılar”ın...


“Asker goygoycuları”nın...


Kin yazılarına...


Nefret yazılarına...


Husumet yazılarına alışmıştım...


Ali Bayramoğlu’nun kin, nefret, husumet ve intikam yazılarını gördükçe...


Şöyle diyorum:


Demek ki kinden, husumetten, nefretten gözü dönmüş olmak ile demokrat olmak, liberal olmak arasında bir fark yokmuş...


Demek ki bu biraz da mizaç meselesi imiş...

Yazarın Tüm Yazıları