Paylaş
YENİLENMEZ DİYENLER: Her şeye rağmen “Bu seçim yenilenmez” diye tahminde bulunanlar da var... Tahminleri bu doğrultuda olanlar şöyle diyorlar: “Siz bakmayın iktidar yetkililerinin seçim yenilensin diye ardı ardına açıklamalar yapmalarına... Onların asıl amacı, seçimin yenilenmesi değil... Asıl amaçları şu: Seçimle ilgili şaibe imajını pekiştirmek ve bağımsız yargı vurgusu yapmaya imkân bulmak...”
*
YENİLENME KARARI ÇIKARSA: İktidar blokunun işi hiç de kolay olmayacaktır. Çünkü YSK’nın aldığı kararın, hakka ve hukuka uygun olduğuna kamuoyunu ikna etmek gibi çok zorlu bir görevleri olacak...
*
İKTİDAR NEYE GÜVENİYOR: Sandığa gitmeyen AK Parti seçmenin bu sefer sandığa gideceğine güveniyor, bir... İstanbul’un kaybedildiğini gören AK Parti seçmeninin bu kez yeterince mobilize olacağına güveniyor, iki... “Nasıl olsa Binali Yıldırım kazanır” diye gevşek duran AK Parti seçmenin bu sefer işi sağlama alacağına güveniyor, üç...
*
MUHALEFET NE YAPAR: Boykota ihtimal veren pek yok gibi... Ancak çeyrek asır sonra ilk kez kazanmanın tadını almış olan muhalefet seçmeninin, iktidar seçmenine göre daha motive olduğu da bir gerçek... Seçim yenilenirse muhalefetin en önemli teması tabii ki “mağduriyet” olur.
*
SEÇİM BIKKINLIĞI: Vatandaşta bir seçim bıkkınlığı var... Bu bıkkınların iktidara mesafeli bir tutum içine girme ihtimali var... Ancak iktidar bloku, “AK Parti kaybederse muhalefet erken seçim ister” diyerek bu seçim bıkkınlarını kendi yanına çekebilir. İşin böyle bir tarafı da var.
SÜLEYMAN SOYLU: BİR YANI ŞEFKAT, BİR YANI GÜVENLİK
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu’nun bölge halkıyla diyaloğunu, esnafla temasını, bölgede görev yapan polis ve askerlerle kurduğu ilişkiyi falan dikkatle izledikten sonra...
Şunları rahatlıkla söyleyebilirim:
*
Süleyman Soylu’nun bölge politikasını iki cümleyle özetlemek mümkün: BİR: Teröre karşı amansız ve ödünsüz bir tutum... İKİ: Bölge halkına karşı aşırı anlayışlı ve şefkatli bir yaklaşım...
Süleyman Soylu’nun bu yaklaşımı bölgedeki güvenlik politikalarına da yansımış: Polisler de askerler de... Hem güvenliği asla ihmal etmiyorlar, hem de şefkati hep ön planda tutuyorlar.
BİR OFLU, BİR AKÇAABATLI BİR MAÇKALI ÇUKURCA’DA
ÜÇÜ de çocukluk arkadaşıymış... Gelmişler Çukurca’ya... “Zap Sofrası” diye bir lokanta açmışlar... Ortamları şahane... Yemekleri enfes... Üç ay önce açtıkları lokantadan memnunlar... Çukurcalı gençlerle birlikte çalışıyorlar... İşlerini öyle seviyorlar ki... Yaptıklarında abartılacak ve şaşılacak hiçbir yan yokmuş gibi davranıyorlar. “Allah Allah! Sen kalk Karadeniz’den gel burada böyle bir iş yap” falan diyenleri feci yadırgıyorlar.
GÖZLERDE MUTLULUK YÜREKLERDE UMUT
Çukurca’da sağımıza bakıyoruz: Bisiklet yarışçıları... Solumuza bakıyoruz: Yaman akan Zap Suyu’nda rafting yapanlar... Arkamızdaki paintball sahasında Türk takımı ile İran takımı maç yapıyor... Üstümüzde yamaç paraşütçüleri...
Bütün bu manzara-i umumiye içerisinde Çukurca ahalisinin genciyle yaşlısıyla gözlerinde mutluluk, yüreklerinde umut var.
Ölmenin, öldürmenin, anaların gözyaşlarının, terörün, karamsarlığın yerini alması gereken manzara bu... Fakat biz daha bu manzaranın tadına doyamadan “küt” diye geliverdi şehit haberleri...
KADINLAR VARDIR KADINLAR HER YERDE
HAKKÂRİ’de görev yapan özel harekât polisi Yeşim Kalender, “Kadınlar vardır, kadınlar her yerde” sloganının sembolü gibi...
Hikâyesi enteresan: 26 yaşındaki Yeşim Kalender’in eşi de özel harekât polisi... Keskin nişancılık konusunda kendisini geliştiren Yeşim, bu alanda ders verecek noktaya gelmiş. Amirleri gülümseyerek, “Yeşim, eşine de keskin nişancılık dersi veriyor” diyorlar.
Paylaş