Yavuz Ağıralioğlu olayının yorumu

Sürekli örselendi, sürekli itildi, sürekli kakıldı, sürekli ötekileştirildi.

*

Galiba İYİ Parti için...

Çokça milli, çokça yerli, çokça HDP karşıtı, çokça bu topraklara özgü kaçıyordu.

Oysa Yavuz Ağıralioğlu...

Diliyle, üslubuyla, müktesebatıyla, yaklaşımıyla, duruşuyla...

AK Parti seçmenini en çok etkileyebilecek potansiyele sahipti.

Sırf bu açıdan İYİ Parti’nin onun üzerine titremesi gerekirdi.

*

Şöyle bir örnek vereyim:

*

Bahadır Erdem’i dinleyen bir AK Parti seçmeninin kafası hiç karışmaz, partisine sımsıkı yapışmaya devam eder.

*

Yavuz Ağıralioğlu’nu dinleyen bir AK Parti seçmenin kafası karışabilir, en azından “Acaba mı?” der.

*

Meral Akşener, bir kez daha Yavuz Ağıralioğlu’nu görevden almış.

Bir kez daha itip kakmış yani.

*

Bu olaydan benim çıkardığım üç sonuç var:

*

BİR: İYİ Parti... Çok büyük kayıptadır.

*

İKİ: AK Parti... Çok büyük olmasa da kazançtadır.

*

ÜÇ: Yavuz Ağıralioğlu... Bu kadar itilip kakılma karşısında “Zillet bize yakışmaz” diyerek izzet ve ikbal ile çekilmeyi düşünmelidir.

BEYNİM YANDI

BEREN Saat, Ankara’da iklim değişikliğiyle ilgili düzenlenen törende bir konuşma yapmış.

Beren Saat’in telefonundan okuyarak yaptığı konuşmasında geçen bir cümleyi, aynen aktarıyorum:

*

“Müsilaj, bir üniversite öğrencisinin aydınlık zihninin üzerini kaplamaya çalışan başörtüsü üzeri peruk gibi berrak denizin üzerinde duruyor.”

*

Hiçbir şey anlamadım bu cümleden. Beynim yandı.

Beren bacım! Biz vasat herifleriz. Yapma bize böyle zulüm. Biraz yalınlaş.

IŞITAN GÜN

GALATASARAY yöneticileri arasında Işıtan Gün diye çok tartışılan biri var.

Bense “isim bilim” açısından olaya yaklaşıyorum:

*

“Işıtan” diye bir isim nasıl akla gelmiştir? “Gün” soyadıyla enteresan bir birleşim olacağı mı hesaba katılmıştır? Bu isimle kafa bulunmuş mudur? “Işıtan” ismi, kadın ismi olarak da düşünülebilir mi?

*

Sonuç: Benim galiba bu tür ıvır zıvır konulara ayıracak bol vaktim var.

MASA KURMAK

MADEM...

Masa kurmak, arabuluculuk yapmak, bir araya getirmek konusunda çok mahir olduğumuzu kanıtladık.

O halde neden Dolmabahçe yakınlarında bir masa kurup...

Cüneyt Arkın ile Orhan Gencebay gibi iki devi barıştırmak kimsenin aklına gelmiyor?

NOBEL NE ZAMAN GÜNDEME GELİR?

Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları bir kez daha Türkiye’de buluşursa...

Erdoğan, Putin ile Zelenski’yi dev zirve konusunda ikna ederse...

Putin/Zelenski zirvesi, Türkiye’de gerçekleşirse...

Ve tüm bu süreçlerin ardından mis gibi bir barış çıkarsa...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Nobel Barış Ödülü verilmesi söz konusu olabilir.

Ama durun bir dakika!

Nobel’i de abartmayalım.

*

Barış adına doğru dürüst hiçbir adımı bulunmayan Obama’ya bile “Nobel Barış Ödülü” verilmişti.

Bu açıdan bakıldığında...

Bu ödülü çok da abartmaya gerek yok yani.

BEN ARTIK ŞUNA ÇOK İKNA OLDUM

ABD’nin derdi...

Ukrayna’da ölen bebekler, Zelenski’nin iktidarı, yıkılan şehirler, yollara düşen Ukraynalılar falan değil.

*

ABD’nin şu anda tek derdi şu:

Savaş mümkün olduğunca uzasın, Putin gitgide daha çok zora düşsün, Rusya bir daha toparlanamayacak şekilde gerilesin...

*

Buna tam olarak ikna olmam biraz geç oldu...

Ama en azından güç olmadı.

BRUCE WİLLİS

HASTALANMIŞ. Konuşma yetisini kaybetmiş. Aktörlüğü bırakmış.

Son yıllarda izlediğim Bruce Willis filmlerinin hepsi o kadar kötü, o kadar B sınıfı, o kadar tahammülfersa idi ki...

Hastalığına ne kadar üzülsem de aktörlüğü bırakmış olmasına duyduğum memnuniyeti gizleyemeyeceğim.

DÜŞMANIMI NASIL YAKIN TUTACAĞIM

MEŞHUR bir racon var.

“Dostunu yakın tut, düşmanını daha da yakın” diye.

*

Nasıl olacak bu iş?

Dostum zaten yakınımda da düşmanımı nasıl yakın tutacağım?

Düşman bellediğim şahsa, “Hiç arayıp sormuyorsun abi. Bir araya gelelim. Yemek yiyelim. Muhabbet edelim” falan mı diyeceğim?

İyi ama ben bir iki muhabbetle hemen gevşer, düşman bellediğim şahısla can ciğer kuzu sarması olurum.

*

Geçen akşam Tarafsız Bölge’de Hakan Bayrakçı, Sun Tzu adlı Çinli generalin asırlar öncesinden gelen bu sözünü hatırlattığında...

Aklımdan geçti bunlar.

*

“Baba” filminde uygulaması kolaydı bunu.

Sırf bu sözü hayata geçirmek için Sicilyalı aile reisi gibi de davranılmaz ki!