Paylaş
Ey “bize artık başörtüsünden söz ettirecek malzeme sunulmuyor” diye dövünen, ah vah eden AK Partililer.
Ey başörtüsü üzerinden yükselmek için etrafta malzeme kollayan Sayın Başbakan Davutoğlu!
Ey “biri başörtüsüne bir laf etse de meydanlarda bize konu çıksa” diye bekleyen Sayın Cumhurbaşkanım!
Hepinize müjdeler olsun.
İstediğiniz malzemeyi hem de en âlâsından Ayşenur Arslan Hanımefendi, sizlerin kullanıma arz etmiş bulunmaktadır.
*
Yer: Halk TV ekranı...
Ayşenur Arslan ekranda.
Almış karşısına Enver’i...
Verip veriştiriyor başörtüsüne.
*
O bıktığımız, o aştığımız, o gündemden düşürdüğümüz, o çoktan bıraktığımız, o güveler yemiş başörtüsü tartışmasını, sandığının en dibinden çıkarıp ortaya atıyor Ayşenur Arslan...
Diyor ki:
“Başörtüsü simge... Başını örten kadın özgürlüğünden vazgeçer... Başörtüsü şöyle... Başörtüsü böyle... Başörtüsü de başörtüsü... Başını örten... Baş... Örtü” falan filan...
*
Ey asgari ücret tartışmalarından bunalan...
Ey taşeron işçi meselesinden sıkılan...
Ey ekonomik vaatler karşısında daralan...
Ey halkın geçim derdinin gündeme getirilmesi karşısında bocalayan.
Ey “saray” tartışmalarının açılmasından rahatsız olan...
Ey emekliye iki maaş vaadiyle baş etmeye çalışan...
Ey “kaynak nerede, kaynak nerede” diye sormak durumunda kalan...
Saygıdeğer AK Partililer!
İşte size Ayşenur Arslan Hanım’dan mükemmel bir pas...
Lütfen değerlendirin.
Ve atın golünüzü...
*
Tabii bu arada Ayşenur Arslan Hanımefendi’ye minnettarlığınızı esirgemeyi de unutmayın.
O olmasa... Bu golü atamayacaktınız.
Ey Gürsel Tekin... Eğer Fuat Avni gibi olacaksan
EY Gürsel Tekin...
Koskoca ana muhalefet partisinin önemli bir ismi olarak “Türkiye’yi Suriye’de savaşa sokacaklar” dedin.
Fakat bu iddian fos çıktı.
*
Maksadın neydi?
Neden böyle salladın?
Seni kim aldattı?
Bilmiyorum.
*
Ama bildiğim bir şey var:
Eğer canın Fuat Avni’cilik oynamak istiyorsa...
Şunlar şart:
*
Attın mı, az biraz tutturacaksın.
Sekiz attıysan, en azından dördünü tutturacaksın.
Sekiz atıp sekizinde de karavana yapmayacaksın.
Öyle bir atacaksın ki... Dostun da, düşmanın da “Vay be! Adam bildi” diyecek.
Öyle usturuplu sallayacaksın ki... “Gürsel Tekin söylüyorsa kesin doğrudur” denecek.
Sürekli tam isabet sağlayacaksın ki... Adamlar “Yahu bu Gürsel Tekin’e bu bilgileri kim sızdırıyor” falan diyecek.
Her defasında hedefi öyle vuracaksın ki... Adamlar “Gürsel Tekin bir konsorsiyumdur” falan diye açıklama yapacak.
*
Aksi takdirde...
Fuat Avni değil başka türlü bir Avni olman kaçınılmaz olur.
İstifa demek için iştahla bekliyorum
İNGİLTERE’de kaybeden üç partinin genel başkanının anında istifa etmesinden çok etkilenmiş durumdayım.
*
Şimdiden söyleyeyim:
Darılmaca gücenmece olmasın.
Seçimde başarısız olan partilerin genel başkanlarına istifa çağrısı yaparım.
Ve istifa etmelerini sağlayana kadar vıdı vıdı yaparım.
Ahmet Sever aradı
ABDULLAH Gül’e uzun dönem danışmanlık yapan Ahmet Sever aradı.
Dedi ki:
“Abdullah Gül kitabı” yazdığım doğrudur.
Kitabın basıldığı doğrudur.
Kitabın dağıtıma hazır olduğu doğrudur.
*
Sonra da ekledi:
“Yazınızda yanlış olan şu: Gül, bana ‘eğer kitabı seçimden önce basarsan bütün ilişkimiz biter’ demedi. Gül’ün böyle bir üslubu yoktur. Bana sadece ‘Kitabın dağıtımını seçim sonrasına bırakırsan memnun olurum’ dedi”.
Ah İhvan, vah İhvan
SUUDİ Arabistan’la al takke ver külah olduğumuz günden beri...
Dört parmak unutuldu.
Esma unutuldu.
“Ey Sisi” unutuldu.
“Ey darbeciler” unutuldu.
*
Ve olan galiba
İhvan’a oldu.
Hoşuma giden şeyler
“Bir insanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için uyandırmak şarttır” sözünü okudum. Tolstoy’a atfediyorlar. Pek beğendim.
*
Milliyet’te Serpil Çevikcan şahane bir Yalçın Akdoğan röportajı yapmış. Bu tür röportajlar olmasa... Yalçın Akdoğan’ı “çatık kaş hükümet dedikleri zat” gibi algılayacağız.
*
“Sosyal âlemde rastladım. HDP’liler bir slogan üretmişler. Şöyle bir şey: “Barajı yıkmak için kazma küreğe ihtiyaç yok, DEMİR’imiz var, TAŞ’ımız var”. Fena slogan değil.
Tahin
“ŞU İstanbul’da doğru dürüst bir Ortadoğu mutfağı yok mu yahu?” diyenler!
Müjde! Artık var.
*
Rixos Pera Oteli’nin içinde “TAHİN” diye bir restoran açıldı.
Bu restoranda...
“Falafel”in en orijinalini...
“Kıbbeh Sajivye” denilen iç köfteyi...
“Shawarma” adlı Lübnan dönerini...
“Humus”un beş çeşidini...
Bulabilirsiniz.
*
Bu arada hatırlatayım:
Bütün yemekler Suriyeli iddialı bir gurme olan Charlie Arslanian’ın denetiminden geçmekte.
Ama bu vicdansızlık
HÂKİMİ suçla... Tamam.
Hâkimi gözaltına al... Tamam.
Hâkimi hapse tık... Tamam.
Peki ama Hâkim’in doktor
eşini Bezm-i Alem Hastanesi’nden atmak, çocuklarını kreşlere sokmamak da neyin nesi?
*
“Merhamet imanın yarısıdır” denir.
İmanınızın yarısını mı kaybettiniz?
Paylaş