Üzerimize taş yağdıracak bir olay: Müslüme olayı
İddialar korkunç... Söylenenler felaket... Haberler kan dondurucu...
- Müslüme’nin babası, meğer dedesiymiş.
- Müslüme’nin annesi, kayınpederim bana tecavüz etti demiş.
- Müslüme’nin abisi de dedesinin çocuğuymuş.
*
Bu korkunç iddialar, bu felaket söylentiler, bu kan dondurucu haberler...
Yeni soruları da gündeme getiriyor:
*
- Acaba Müslüme’nin ölümünde dedenin rolü var mı?
- Acaba zavallı Müslüme’ye yönelik bir tecavüz söz konusu mu?
- Acaba bu mide bulandırıcı gelişmelerden sorumlu olan sadece dede mi?
- Acaba ailenin diğer fertlerinin de sorumlulukları var mı?
*
Bakmayın böyle serinkanlı bir şekilde soruları sıraladığıma.
Bu soruların her biri...
- Kıyamet koparacak cinsten sorular.
- Üzerimize taş yağdıracak cinsten sorular.
*
Bu dede, bu aile...
İnsanlığımızdan utandırdı bizi.
*
Bu dede, bu aile...
Yüzlerce yıllık göçerlik geleneğini sürdüren güzelim Yörüklerimizi perişan etti.
*
Bu dede, bu aile...
“Al sana Anadolu irfanı” falan diyerek koca bir Anadolu’ya saldırmak için el ovuşturanlara alan açtı.
*
Müslüme’nin fotoğrafına bakıp...
“Sebep olanları Allah kahretsin” demekten başka bir şey gelmiyor elimden.
CUMHURİYETİN SAVCISI İŞTE BÖYLE OLMALI
KALABALIKTA terör estiren metro magandası, mahkemede bayağı bir alttan almaya başlamıştı.
“Benim elimde bıçak yoktu” diye alenen yalan söylemeler, “Asıl onlar bana vurdu” diye yan çizmeler falan.
*
Fakat karşısına Fatmagül Yörük isimli bir Cumhuriyet Savcısı çıktı.
Ve metro magandasına, hukuki olarak net biçimde dersini verdi.
*
- “Sen sadece o iki kadına değil, orada bulunanların tümünün özgürce yaşama hakkına saldırdın” dedi.
*
- “Sen sadece orada bulunanlara da değil, tüm kadınların sokakta bulunma ve devam etme hakkına saldırdın” dedi.
*
- “Küfür de şiddettir. Sen ulu orta küfürler ederek bireylerin toplum yaşamının akışına duydukları güveni örseledin” dedi.
*
Ve en sonunda da...
“Senin bütün bu suçlardan tutuklanman gerekir” diyerek noktayı koydu.
*
Her zaman “Tutuklama cezaya dönüşmesin” derim.
Fakat bu olayda tutuklama cezaya dönüşsün istiyor ve Savcı Hanım’a yazdığı bu muhteşem sevk yazısından dolayı tebriklerimi iletiyorum.
SÜLÜN ZULÂL
PROFESÖRLÜĞÜ sahte çıkmıştı Zulâl Atalay Yalçın’ın.
*
Musa Kesler’in dünkü Hürriyet’teki haberinden anladık ki...
Doçentliği de yüksek lisansı da sahteymiş.
Hatta ve hatta...
Üniversite diploması da sahte çıkabilirmiş.
*
Fakat aşk olsun Zulâl Hanım’a.
Bunca sahteliğe rağmen işlerini nasıl da tıkır tıkır yürütmüş.
Pes doğrusu.
*
Kendisine “Sülün Zulâl” diye hitap etmemek için kendimi zor tutuyorum.
‘KEŞKE’LERİNİZ OLSUN
“HAYATTA hiç ‘keşke’m olmadı” diyenlere bakmayın siz.
Hayatta ‘keşke’leriniz olmalı.
Keşke denmeden yaşanan bir hayat, ot gibi bir hayattır.
MAĞAZACIYIM BEN
FOTOĞRAFTAN beğeneceğim, sipariş vereceğim, üç gün gelmesini bekleyeceğim...
Hiç bana göre değil bu süreç.
*
Daha önce yazmıştım, yine yazıyorum:
Mağazacıyım ben.
*
Vitrine bakacağım, bir satış görevlisi eşliğinde reyonları gezeceğim, dokunacağım, deneyeceğim, fiyatını soracağım, “İndirimde mi bu ürün?” diye sorular soracağım ve en sonunda paketi elime alıp eve doğru yola koyulacağım.
Benim için süreç budur.
*
Şöyle bir etrafıma bakıyorum:
Benim gibilerin sayısı çok. Z kuşağından bile benim gibi düşünenler var.
*
Ve bu veri, içimi umutla dolduruyor.
“Ölmez mağazacılık, ölmeyecek” diyorum.
ALIŞMIŞLAR MGK’DAN UYARI GELMESİNE
MİLLİ Güvenlik Kurulu’ndan şöyle bir açıklama geldi:
*
“Türkiye’nin yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaşabileceği tehditler değerlendirilmiştir.”
*
Bazıları yadırgamış Milli Güvenlik Kurulu’ndan çıkan bu açıklamayı.
*
Normaldir yadırgamaları.
*
Çünkü onlar alışmışlar, MGK’dan...
“Türkiye’nin ekonomi politikalarında yapılan yanlışlar nedeniyle hükümet uyarılmıştır” türü bildiriler çıkmasına...
*
Yadırgamaları bu nedenledir.
