Türbanlı kızlara içten bir sesleniş

EY türbanlı genç kızlar...

Siz ki liseyi bitirmiş, tam üniversiteye girip bir biçimde yırtacakken türban yasağıyla karşılaşmışsınız.

Allah’ın şanslı kulu olmadığınız için Ramsey’den filan bir burs ayarlayıp kapağı Amerika’daki bir üniversiteye de atamamışsınız.

Şimdi size düşen şudur:

Evinizde kös kös oturup biçki dikiş temrinleriyle uğraşmak ya da küçük kardeşlere bakıcılık yapmak.

Yani...

"Hayırlı bir kısmet" için muazzam bir bezginlik içinde beklemektesiniz...

Peki...

O zaman gelin sizinle biraz konuşalım:

Ne diye bu duruma isyan etmiyorsunuz?

Türban yasağını kaldırmak durumunda olanlardan hesap sormak neden aklınıza gelmiyor?

Yoksa... Yoksa...

Merkez Bankası’nın tepesine atanacak olan adamın karısının türbanlı olmasına fit misiniz?

Yoksa... Yoksa...

"Varsın benim için yasak devam etsin, nasıl olsa benim gibi yaşayanlar devletin tepesinde! Bu bana yeter" mi diyorsunuz?

Neden türban yasağını kaldırmak durumunda olanlara şöyle seslenmiyorsunuz:

"Bırakın devlet bürokrasinin her kademesine eşi başörtülü adamlar atayarak bana mesaj vermeyi de, benim hayatımı karartan yasağı kaldırın."

Neden iktidardakilerin karşısına dikilip haykırmıyorsunuz:

"Bize ne Merkez Bankası’nın başına getireceğiniz adamın eşinin başındaki örtüden? Siz önce bizim sorunumuzu çözün. Bunun için bizden oy aldınız."

Görmüyor musun?

Siz böyle demedikçe.

Siz bilinçlenmedikçe.

Muhataplarınızın işi ne de kolaylaşıyor.

Önce Merkez Bankası’nın başına eşi türbanlı bir adamı getiriyorlar...

Ardından türbana alerji duyan çevreler malum argümanlarla tavır koyuyorlar.

Ve bu bıkkınlık veren oyunun seyircisi olan sizler, otomatik olarak kendinizi iktidarın yanında hizalayıveriyorsunuz. Peki bu devran hep böyle sürüp gidecek mi?

Bu oyun hep böyle devam mı edecek?

Lütfen çıkın ve şöyle haykırın:

"İstifa ediyoruz. Artık biz bu oyunda yokuz."

Masonlar acayip etkili mi demiştiniz

BUNDAN böyle her kim çıkıp da "Birader, sen masonları küçümsemekten vazgeç! Adamlar acayip etkili ve dayanışmacı... Medya onların kontrolünde" filan derse.

Bunu diyen adama önce "Hadi oradan" diyeceğim, ardından da şu soruyu soracağım:

"Medyayı kontrol altında tutan bir grup, karizmasını fena halde çizen bir skandalın tüm ayrıntılarının gazete ve televizyonlarda çarşaf çarşaf çıkmasına izin verir mi? Bu kadar dayanışmacı bir grup, kendi arasında ’porno seyrettin / seyretmedin’ düzeyinde tartışma yapar mı? Hadi yaptı diyelim. Bu tartışmanın kamuoyuna yansıtılmasına izin verir mi?"

Ayşe Kulin’in promosyonu

İFŞAATI okuduğumda gözlerime inanamadım...

Aşağı yukarı şöyle bir şeydi:

"Ünlü romancımız Ayşe Kulin’den bomba gibi açıklama: En yakın arkadaşım burnumun dibinde kocamı götürdü."

Şaşkındım.

Öyle ya...

Bayram değildi, seyran değildi. Ayşe Kulin gibi bir yazar, neden birdenbire Gönül Yazar samimiyetine ya da Ahu Tuğba açıksözlülüğüne sardırmıştı? Neler olmaktaydı?

Neyse ki çok geçmeden durum anlaşıldı:

Meğer hem bayrammış, hem de seyran.

Literatürümüzün ’hanımefendi’ yazarı Ayşe Kulin, son kitabını piyasaya sürmüş, promosyon yapmaktaymış.

Eh, "Kocam beni aldattı" dese yeterince elektrik yaratmayacağını bildiği için.

Tabii ki "Götürmüş" diyerek elektriği garantilemiş.

Madem bu bünye "Kaseti çıkan fantezi müzik sanatçısının promosyon uğruna yapay skandal çıkarması" yöntemine alışmıştır...

O halde...

Kitabı çıkan yazarın promosyon uğruna ifşaat patlatmasına da alışmalıdır.

Yani demem o ki:

Çok görmeyelim ve canı gönülden bir "Helal olsun" çekelim.
Yazarın Tüm Yazıları